aruna

6.8K 220 496
                                    

Ellerin kanlı, ruhun kara, günahla sevişiyor her bir nâmelerin

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Ellerin kanlı, ruhun kara, günahla sevişiyor her bir nâmelerin. Oysa gözlerinin içindeki o kahverengiler henüz karanlığından bir parıltı çalmamış, saf bir renk gibi parıldıyordu. Kandırıyorsun beni, herkes uzak dur diyor. Ama sen öyle demiyorsun, hem de ne âlâ kalbim de katılıyor sana.

Uzun yıllar önce bir yemin ettim herkesin önünde. Kameralar, izleyen profesörler de dahil bütün okul oradaydı. Ağzımdan çıkan o yemini, elimi havaya kaldırıp ant içmemi kuş uçmaz bir sessizlikte izlemişti. Annem babam da oradaydı. Büyük bir heyecanla küçük kızlarının sonunda hayaline kavuşmasını izliyor, ikisinin de gözleri yaşarıyordu.

Onlara bakarken kafamda mavi püsküllü kepim, annemin aldığı beyaz elbisemin üzerinde ise kepimin renginde cüppem vardı. Bundan on yıl önce, o gün herkesin önünde ettiğim yemin yıllara meydan okudu. Yaşamak isteyen herkesi yaşatabildiğim kadar yaşattım. Hayallerimi gerçekleştirdim, uykusuz gecelerim, yorgunluktan bayıldığım molalarım, ölüm haberlerini ailelerine vermek zorunda kaldığım hastalarım da oldu.

Bazen acıydı bazen de çok tatlı. Her gün bu iş için tanrının beni kulu yapmasını düşünmem normal mi? Çünkü ben her gün bunu düşünüyorum. Tanrıyı seviyorum, bana hayalimi bahşetti. Peki sen seviuor musun Tanrıyı sevgilim? Sana bu karanlık hayatı bahşetmiş.

Usulca attım adımlarımı, karanlık her bir yanda, köpek uğuldamaları de keza. İkinci kez geliyorum buraya. Sabaha karşı bir telefon aldım, ekranda yazan o numarayı görmek yüreğime yine bir fiske vurmuştu. İlk kez görmüyordum bu numarayı ayrıca son da olmayacaktı. İçten içe bu bana doğru geliyordu, fakat yanlış gelmeliydi.

Elimdeki kahverengi deri çantaya parmaklarımı geçirdim. Üstümde sıcak bir yaz akşamı olduğundan mütevellit siyah, sade, askılı bir elbise vardı. Güçlü basan ayaklarımda ise her zaman giydiğiğim beyaz spor ayakkabılarım var. Siyah saçlarım açık sırtımda savruluyor, birazdan işe koyukduğumda bileğimdeki tokayla toplanmayı bekliyorlardı.

Yine birinin hayatı için buradaydım, öncesinde olduğu gibi. Bu hayat aşşağılık işlerin peşindeki, zararlı bir kişiye ait olsa bile bunu yapmak zorundaydım. Hem, o istiyordu. Onun adamıydı. Kırmızı bültende ismi yazan bir adam.. bana tek bir sözcüğüyle kendini bir melek gibi gösterebilirdi.

Oysa bütün pis işler onda, kanlı paralar hesabındaydı. O kara gözlerini ilk kez hastanede gördüm, yüzünü görünce şaşırmıştım doğrusu. Her tarafta aranan bir adam insan içindeydi. Bu bana tuhaf gelmişti, ki hâlâ öyle geliyor. Fakat şimdi dâhi onun neden o gün yakalanmadığını bilmiyorum. Bir sır olarak kalacaktı.

Omzundan vurulu, saçları ter içinde, o lanet güzel yüzünün üstünde çizgi çizgi kanlar.. onu ilk kez o zaman gördüm. Zayıf duruyordu değil mi? Oysa hiç değildi, gömleği kanlar içinde olsa bile sadece omzunu tutuyor, yüzünde küçük de olsa bir acı ifadesiyle kendini sağlam bir şekilde taşıyordu.

arunaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin