4

1.5K 110 484
                                    



let the world Burn

Ellerimizden kayıp giden mutluluğumuz sevgilim, bizden intikam almak istedi günahkarlar. Beni seni kollarında öldürmek, son nefesimde seni görmemi bana şükür kıldılar. Kayıp giden nefeslerim ile her şey düşüyor, bizimle beraber hiçbir şey kalmayacak. Sen bu dünyayı yakacaksın, öfkeni hissediyorum.

Her şey düşüyor, gidişim sana en büyük yara olacak. Kudretlisin, yıkılmazsın, yakarsın ve yıkarsın. Ama şimdi çok acıyor, benim yaram seni acıtıyor. Benim ölümüm senin ölümün sayılıyor.

🥃

Sırtından kanları aktı, yine de yüzünde huzurlu bir ifade vardı. Son nefesini vermek istediği adamın kolunda, göremeyen gözleri onun gözyaşlarındaydı. Kara gözlerini bir saniye olsun karısından ayırmıyor, ilk kez birinin karşısında ağlıyordu.

Ona kucağında, arabadan her durum için hazır tuttuğu kıyafetlerden beyaz bir gömleği üstüne geçirdi. Bir yandan koca elleriyle kıyamayarak yarasına bastırıyor, heryerini sevdiğinin kanı yapıyordu. Lalisa bu endişeli halini, gözyaşlarını gözünü kırpmadan izledi, bu yaradan daha çok acıttı.

Gülümsedi.

Kana bulanan elini kocasının yanağına götürdü. Elini tenine değdirdiği an, koca bir dağ avucunda ufalandı sanki. "Sorun yok.." sesi derinden, kalbinin orta yerinden yankılandı. Kanlı parmakları ile gözyaşlarını temizledi, görüşü gitgide bulanıklaşıyor, vücudu uyuşuyordu.

"Acımıyor." Lalisa görüşü tamamen bulanıklaştığında yine de gözlerini ondan ayırmadı.

Jeongguk yanağındaki zayıf eli tutarak sıktı ve kanını umursamadan öptü. "Sana bir şey olmasına izin vermeyeceğim," koskoca adamın sesi bir kadının eline titrediğinde durmaksızın ağladı. Güçlü olmak şimdi o kadar kolay değildi. "Korkma Lalisa, hiç bir şey olmayacak sevgilim..." sesi titriyordu, kadının ıslanan alnına durmadan zavallı öpücüklerini bıraktı.

Lalisa artık onu göremiyordu, yine de gülümsedi.

"Sorun yok.." dedi yine.

Sorun yok çünkü acımıyor, hiçbir şey hissedemiyorum.

Jeongguk tekrardan derin, yanık sesini duyduğunda gözlerini sıkıca yumdu. Bir yandan eliyle yarasına bastırıyor, bir yandan çağırdığı adamlarının gelmesini bekliyordu. Kuş uçmaz bu tenha yerde koca Jeon Jeongguk yardım dilenecek vaziyetteydi çünkü ellerini karısından ayırıp arabayı kullanamazdı.

Jeongguk'un kalbini en kökünden vurmuşlardı. Aldığı soluklar anlamsız, kalbinin göğsünün altında şiddetle atması lüzumsuzdu. Acının altında başka bir duygu yatıyordu, herkesin yıkımı olacak bir duygu, karanlığa neden hükmettiğini kanıtlayan bir güçtü. Kadının sırtından akan kanlara baktı. "Her bir damlası kadar kan kusturacağım size.." yaşlı gözleri öfkeden titrediğinde bunun son olduğunu biliyordu.

Hiç hissetmediği kadar karanlık, önüne gelecek herhangi birini yok edecek kadar öfkeli hissediyordu.

"Patron!" Jeongguk dışarıdan Namjoon'un sesini duyduğunda yutkundu fakat gözlerini bir an olsun gözleri hala açık ama hissedemeyen, duyamayan karısına baktı. Elleri vücudundan düşmüş, parmaklarının ucundan kendi kanı damlıyordu. Jeongguk'un yüreği hiç olmadığı kadar ufalandığında Namjoon'a baktı.

arunaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin