Remus küçüklüğünden beri 'tuhaf' birisi olduğunu düşünmüştü.
Isırıldığı zaman ilk başta durumu tam olarak kavrayamamıştı. Ufak belinde geniş bir yer kaplayan pençe izleri? Ama sonra ilk dolunayını geçirdi.
Korkunçtu ancak bunu herkesin yaşadığını düşünüyordu. Bu yüzden görmezden gelmeye çalıştı.
Ailesi diğer çocuklar ile konuşmasına izin vermiyordu ve Remus bunun nedenini o zamanlar kavrayamamıştı. Daha beş yaşındaydı, diğer çocukların da kendisi gibi olduğunu zannediyordu.
Herkes kendisi gibi ise ne diye onlarla konuşmasına izin vermiyorlardı?
Ve herkesin kendisi gibi olduğunu düşündüğü zaman sorun yok gibiydi. Evet çok fazla acı çekiyordu. Evet yara izleri güzel değildi. Evet ağlıyordu, bundan nefret ediyordu. Ama bir tesellisi vardı, bunları sadece kendisi yaşamıyordu.
Sonra yedi yaşına gelip, yaşıtları ilkokula başladığı zaman birşeyler artık onu huzursuz hissettirmeye başlamıştı.
Odasının penceresinden sırtında çantaları ile ebeveynlerinin ellerini tutan çocukları gördüğü zaman sıra ne zaman kendisine gelecek diye beklemeye başladı.
Sıra asla kendisine gelmedi.
Ailesi ona evde eğitim vermeye başlamıştı. Remus daha fazla dayanamayıp babasına ne olduğunu sormuş, ilk defa kendinin farkına varmıştı.
Korkunç hissediyordu. Sadece kendisi bir canavara dönüşüyordu. Sadece kendisi kendini pençeliyordu. O çirkin ve biçimsiz izler sadece kendisinde vardı. Bu acıyı sadece o çekiyordu.
Diğer herkes normaldi ve o ruhuna yapışmış bir canavar ile yaşayan tek kişiydi.
O kadar korkunç hissediyordu ki. Babası olanları anlattığı zamandan itibaren tam iki hafta boyunca aynaya bakamadı. Her gece ağlıyordu ve ailesi buna karşı birşey yapamadılar.
Hope, her gece oğluna ne kadar güzel olduğunu hatırlatmak için yatağına gelir, Remus'a her "güzel çocuğum" dediğinde oğlan gözyaşlarına boğulurdu. Arkasını dönerek başını yastığa gömer, nefes bile alamayacak hâle gelene kadar ağlardı.
Hope çocuğuna karşı her zaman çok hassastı ve böyle durumlarda onu rahatlatmak için ona sarılmaya çalışırdı.
Ama Remus, sanki her an dönüşebilirmiş gibi annesinden uzak durmaya çalışırdı.
Hope, oğlunun bu hâli karşısında tam mânâsıyla yıkılıyordu ve buna hiçbir tepki vermeyen kocasına karşı öyle bir nefret biriktiriyordu ki.
Lyall Lupin fazlasıyla bilindik bir adamdı ve mahkeme karşısında kurtadamlara karşı olan söylemlerinden sonra oğlunun durumunu hiçkimseye açıklayamazdı.
Konumuna böyle bir zarar veremezdi.
Elbette oğlu için bütün çözümleri aradı. Sonuçta sonsuza kadar saklayamazdı. Remus büyüdüğü zaman, onu tavan arasında kilitlemek artık bir işe yaramazdı. Ve Lyall itibarını bu şekilde zedeleyemezdi.
Ve Hope ondan öylesine nefret ediyordu ki. Küçük çocukları yukarıda daha yedi yaşındayken kendine olan güvensizliğinden ağlarken uyuya kalmıştı ve Lyall hiçbir tepki vermeden aşağıda yemeğini yiyordu.
Hope dayanabilecek gücü kendinde bulamıyordu. Ama büyücülük dünyasına dair bildiği şeyler sınırlıydı ve oğlunun durumuna nasıl müdahale edebilirdi bilmiyordu. Sadece Remus için, diyordu kocasını her görüşünde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑴𝒂 𝑷𝒆𝒓𝒍𝒆 𝑼𝒏𝒊𝒒𝒖𝒆 ᵂᵒˡᶠˢᵗᵃʳ
FanfictionRemus Lupin insanlardan sadece likantropisini değil yönelimini ve hislerini de saklamak zorundaydı çünkü kendisi bile ne olduğundan emin değildi. Kendisi ile ilgili çok fazla soru işareti vardı ve bunları kendi içinde çözmeye çabalaması çok zordu...