nineteen

1.8K 256 505
                                    

İkili toplantı odasına girdiğinde ise, yıllardır görmedikleri kişinin aniden ortaya çıkmasıyla içlerinden aynı küfürü savurmuştu.

"Siktir"

📎

Jisung kardeşinin yıllar sonrasında, babalarının mirası için yüzsüz gibi gelmesiyle göz devirmiş, minho ise ona takık olan bu kızı görünce derin bir iç çekmişti.

"Ah hyungie, görüşmeyeli yıllar oldu değil mi?"

Kendilerinden bir yaş küçük olan kızın ayağa kalkmasıyla, sincaba benzeyen çocuk, kendi kız kardeşini tiksinircesine süzmüş, ardından minji'nin ona sarılmasıyla bedenini bir adım geri çekmişti.

"Niye bu kadar soğuksun sunbae?"

"Nedenini biliyor olmanı umuyordum minji, sonuçta yıllar sonra 'miras' için karşıma çıkıyorsun ve.."

Çocuk, kocasının elini omuzuna koymasıyla birlikte duraksamış, ardından konuşmasını sürdürmemeye karar vererek, kendiyle birlikte minho'yu da alıp minji'nin tam karşısına oturtmuştu.

"Minho sunabe, sende hala hiç değişmemişsin, hatta eskisinden daha da fazla yakışıklı bir suratın var"

"Bana bildiğim şeylerden bahsetme."

Kız, büyüğünün ona karşı olan tavrına kaşlarını çatmış, bir iki saniye sonra ima yaparcasına abisine bakmıştı.

"Siz evli olduğunuza emin misiniz? Aranızdaki soğukluk buradan bile hissediliyor, tamamen zıt kutuplarsınız"

"Zıt kutuplar birbirini çekermiş derler"

Üçlünün konuşması, içeri giren avuklarla ve mirasçıyla bölünürken, içeriye hyunjin dahil bir kaç kişi daha girmişti.

{...}

"Nedense bu gün çok yorucuydu"

"Katılıyorum jis, bu yüzden aklımda mükemmel bir plan var"

Oğlanın gözü, kocasına doğru dönerken tek kaşını kaldırmış, aklını okumaya çalışır gibi gözlerinin içine bakmıştı.

"Küçük bir süpriz"

"Nedense bana hizmetli elbisesi giydirdiğinden beri, bu gün sana hiç güvenesim gelmiyor"

"Hadi ama jis, güven bana ikimizde uzun zamandan sonra çok rahatlayacağız"

"Peki"

"Ama gözlerini bağlamam gerekiyor"

Jisung, minho'ya 'ciddi misin?' dercesine baktığında, minho cebinden kırmızı bir kurdale çıkarmış, ardından kuradeleli ipi oğlanın gözüne bağlayarak onu arabaya doğru yönlendirmişti.

İkili arabaya bindiğinde, eşi sabırsızca gözünü açmak için yalvarıyor, kocası ise buna katiyen izin vermiyordu.

"Minho-ya hadi ama"

"Ne kadar da sabırsız bir adamsın, görende beş yaşında çocuk zanneder"

"Yarım saatir yolda olduğumuza yemin bile edebilirim, o yüzden kendi düşüncelerini kendine sakla"

"Lee jisung sadece bekle, yolun bitmesine iki dakika anca kaldı"

Minho arabayı park edip ilk önce kendisi indiğinde, arka bagajdan alması gereken sepeti almış, sonrasında ise jisung'u da arabadan indirerek esen ferah rüzgarla birlikte ağacın altına -örtünün üstüne- oturtmuştu.

"Lee minho artık şu gözlerimi açabilir misin?"

Çocuk, gözündeki kurdalenin gitmesiyle, ilk olarak görüş açısına giren yiyeceklere, daha sonra yere oturmuş bir vaziyette onu izleyen yunan tanrısı oğlana bakmıştı.

"Nasıl? Hepsini ben hazırladım"

"Bu, gerçekten çok hoş Lee, düşünceliğin için teşekkür ederim"

"Ne demekk"

Büyük görünümlü olan, küçüğüne hiçte iyi olmayan bir sırıtma atmıştı.

Çocuk iştahla yemeğini yerken, oğlan arada ona bir bakış atıyor, sanki davranışlarında değişiklik bekler gibi kıvranıyordu.

"Minho, bu ramenin tadı, neden bana fazlasıyla değişik geliyor? Sanki içinde farklı bir aroma var?"

"Sana öyle gelmiştir ya, biraz fazla acıktık bence, hem sabah doğru dürüst kahvaltı da yapmadık"

"Aslında doğru, ama sen neden yemiyorsun?"

"Oh, ben çok aç değilim ama senin karnını doyurmak istedim"

Eşi, kocasında bir gariplik olduğunu anlasada, sesini çıkarmamış. Sonuçlarını düşünmeden yemeğini yemeye devam etmişti.

{...}

Jisung yemeğini bitirdiğinde, kendini iyi hissettmemiş, ardından yüzünün kızarmaya başlamasına engel olamamıştı. Artıdan, kasıklarında hissettiği acıyla inlememek için kendini tutmuş, yerinde kendi kendine hareket etmeye başlamıştı.

"İyi misin?"

"M-minho, ben o-otel t-tuvaletine g-gidip g-geliyorum"

Küçüğü hızla kalkıp koşmaya başladığında, büyüğü ilacın sonunda etki ettiğini anlamış, çocuğun peşinden gitmişti.

Çocuk otele girdiğinde, gördüğü ilk görevliye koşarak tuvaletin yerini sormuştu.

"Acaba t-tuvaletiniz n-ne t-tarafta"

"Ah, siz bay Lee'nin eşi olmalısınız. Bay Lee ikiniz için özel bir oda tutmuştu. Dilerseniz oranın anahtarı.."

"Çok t-teşekkür e-ederim"

Jisung anahtarı hızla görevlinin elinden kaptığında, uçarcasına odaya gitmiş, minho'nun neden bir oda tuttuğunu bile sorgulamadan kendini beyaz ve ferah olan yatağın üstüne bırakmıştı.

Oğlan, hissettiği sıcaklıkla aniden tişörtünü çıkarmış üst bedenini çıplak bırakarak ıkınmaya devam etmişti.

Altındaki pantolon ona gittikçe dar gelmeye başladığında, dayanamayıp altını da çıkarmış kendini sadece boxer ile bırakarak, bedenini yatağa sürtmeye başlamıştı.

Tam o sırada ise minho içeri girmiş, gördüğü görüntüyle ise sırıtmıştı.

"Sanırsam günümüz uzun olacak bebeğim"

...

Abi ya şunları yazarken çok utanıyorum he

Ama neyse neyse, bir sonraki bölüm ✌️

Takip ederseniz çok sevinirim 🤭

Yb için 150 vote (düşürdüm gene iyisiniz)

Ece kaçar 😽

one house two enemy / minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin