Cok utanarak yazdım.. Yorum atmazsaniz bir daha smut falan yazmam😾
Altındaki pantolon ona gittikçe dar gelmeye başladığında, dayanamayıp altını da çıkarmış kendini sadece boxer ile bırakarak, bedenini yatağa sürtmeye başlamıştı.
Tam o sırada ise minho içeri girmiş, gördüğü görüntüyle ise sırıtmıştı.
"Sanırsam günümüz uzun olacak bebeğim"
📎
"M-minho.."
Oğlan eline geçirdiği ilk yastığı bacak arasına sıkıştırıp bedenini yatakta hareket ettirmeye devam ederken, minho üstünü tamamen çıkarmış, yüzü kızarmış olan çocuğun yanına gitmişti.
Kocası, eşinin bacak arasına yerleştiğinde, gördüğü görüntüyle yutkunmuş, bunun hayal ettiğinden bin kat daha güzel olduğuna kanaat getirmişti.
"Çok güzelsin Lee jisung"
Küçüğü yatakta kıvranırken, büyüğü onu izlemeye devam etmiş, ardından artık başlaması gerektiğini sızdıran aletinden anlamıştı.
Jisung ıkınmaya devam ederken minho ona bakmış, çocuğu sertçe çenesinden kavrayarak kendi gözünün içine bakmasını sağlamıştı.
"Ne istediğini söyle bana"
"Min.."
"Söyle güzelim hadi"
"Minho ben.."
Kocası, eşinin yüzüne daha çok yaklaşıp nefesini yüzüne vererek konuştuğunda, eşi fazlasıyla etkilenmiş bir şekilde yanağını sertçe tutup konuşmasına engel olan kocasına bakmıştı.
"Evet sen?"
"Ben, seni istiyorum"
Zar zor çıkan sesiyle içindeki nefesini veren oğlan, herşeyden habersizce büyüğünün pis sırıtışına bakmıştı.
"İstediğini vereceğim o zaman"
Minho, çocuğun bacak arasında terden ıslanmış olan yastığı alıp fırlatırcasına attığında, jisung'un bacaklarını yırtarcasına iki yana ayırmış, oğlanın inlemeleri eşliğinde kendini ait hissettiği yere yerleştirmişti.
Azdırıcının yarattığı ağır etkiyle konuşamayan küçüğü, kırmızı yanaklarıyla ve ıslak saçlarıyla, bir ressamın çizemeyeceği en güzel sanat eseri olurcasına ona sunulmuştu.
Ama büyüğü, küçüğüyle oynamak, onun bedeni zevk içinde kıvranırken kendisine yalvarmasını istiyordu.
"Eğer beni gerçekten istiyorsan, kurallarıma uymalısın Lee jisung. Seninle küçük bir oyun oynayacağız tamam mı?"
Eşi, kasıklarında hissettiği ağır acı ve sızlama etkisi ile cevap bile veremezken, minho çantasından getirdiği vibratörü çıkarıp oğlanın bacak arasına yeniden yerleşmişti.
"Şimdi jisung'um, ben bunu içine sokacağım tamam mı? En erken ne zaman boşalırsan, o zaman başlayacağım. Kendine dokunursa asla ama asla başlamam haberin olsun"
Kocası, elindeki büyük vibratörü eşinin içine yolladığında, çocuk büyük bir çığlık atmış, neredeyse yırtılmak üzere olan deliğiyle ağlamaklı sesler çıkarmıştı.
Oğlan, sevdiğinin içindeki oyuncağın titreşimini sonuna kadar açmış, oyuncağın tamamını oğlanın içine göndermişti.
Jisung zevk noktasına baskı yapılmasıyla titremiş, içinde son derece titreyen şeyle kalçasını yatağa sürtmeye devam etmişti.
"Hadi ama, böyle giderse ne zaman boşalacaksın? Sabaha kadar bekleyemem ben."
Küçüğü kendini zorlarcasına ıkınmaya başladığında, aniden fışkırtarak büyüğünün üstüne boşalmış, ardından içinde titremeye devam eden vibratörle nefesini tutmuştu. Ta ki,
Minho onu sertçe içinden çıkarana kadar..
Oğlan aniden içinden sertçe çıkarılan şeyle birlikte çığlık atmış, onun gözlerinin içine bakan yapılı bedenin bakışları içinde resmen ezilmişti.
"Fazla ses çıkarıyorsun sanki? Ağzını kapatmaya ne dersin?"
Kocası cümlesini bitirdiğinde, oğlanın üstüne doğru eğilip dudaklarına kapanmıştı.
İkili birbirlerine değen dudaklarıyla titremiş, ardından minho'nun zorla dudağını hareket ettirmeye başlamasıyla, öpüşmeye başlamışlardı.
Jisung üstündekinin öpüşüne karşılık vermiş, ardından minho'nun ağzının içine inlemişti.
Oğlan, çocuğun ağzını açmasını fırsat bilerek dilini çocuğun ağzına itmiş, dillerini buluşturmuştu.
Altta olan diline dolanan et parçasıyla gözünü geriye atmış, tüm kontrolü üstte olana vermişti.
Minho altında gittikçe büyümeye devam eden şişlikle birlikte, çocukla olan öpüşmelerini yarıda kesmiş, ardından kendini bir kaç kez sıvazlayarak hasta olduğu o pembe deliğe konumlandırmıştı.
Jisung içine girmeye başlayan koca sertlikle resmen bağırırcasına çığlık atmış, büyüğünün sonuna kadar kendini itmesiyle birlikte gözünden akan yaşları durduramamıştı.
Kocası ise hissettiği darlıkla inlemiş, çocuğun içindeki giriş çıkışlarını hızlandırmıştı.
Oğlan en sonunda çocuğun içine boşaldığında, altındakinin aletini bir kaç kez sıvazlayamış, onun da gelmesiyle kendini rahatça eşinin yanına atmıştı.
İkili yeni sevişmenin yorgunluğuyla sadece tavana bakarken, minho kafasını yana çevirmiş, ardından jisung'un yanağına küçük bir öpücük kondurup konuşmaya başlamıştı.
"Bu daha ilk turdu, seni o kadar kolay bırakacağımı falan düşünmedin herhalde?"
{...}
Kapının çalınmasıyla birlikte, gözlüklü adam içeri 'gir' komutu vermiş, ardından içeri giren asistanıyla adamın bakışları kapıyı bulmuştu.
"İstediğim dosyalar hazır mı?"
"Evet efendim, gördüğünüz gibi burada ki çocuk lee jisung, yani eski soy adıyla han jisung"
"Peki çıkabilirsin"
Adam elindeki dosyayı incelerken, uzun zamandan sonra resmini gördüğü çocuğun fotoğraftaki gülüşüne bakıyordu.
"Han jisung.."
...
Nasılsınız kuzularım? Beni özlediniz mi?
Uzun zamandır yb atamamamın sebebi son zamanlarda biraz psikolojik olarak kötü durumda olmamdı, ama geri geldim 💋💋
Yb için 155 vote🥰
Takip ederseniz çok sevinirim, beş yuz olmamiza cok az kalmış ve doğum gunume kadar kitlemizi beş yüze tamamlamak için istiyorum 🤭💗
Hepinizi çok seviyorum 💓
Ece kaçar 😽
ŞİMDİ OKUDUĞUN
one house two enemy / minsung
أدب المراهقينünlü iki şirket olan Han ve Lee şirketlerinin rakip şirketleri geçebilmesi için, şirketin sahiplerinin birbirlerine düşman çocukları Han jisung'la Lee minho evlendirilmeye karar verir... "hayır baba, asla o minho bozuntusuyla evlenmem!" "Kapa çeneni...