Eskilere hasret

155 10 54
                                    

Taehyung'dan

Jennie çökmüştü.

Toparlanamayacak kadar kötü bir haldeydi.

Hıçkırarak ağlıyordu duvarın dibinde. Jimin Jennie'ye sarıldığında Jennie hemen karşılık verdi ve başını Jimin'in omuzuna yasladı.

"Jennie'm. Güzelim. Hadi gel elini-yüzünü yıkayalım. Biraz kendine gel, ha? Annen seni böyle görmesin. Yoksa o da çok üzülür."

Jennie'nin cevabı yürek burkan türdendi.

"Üzülmez. Benden nefret ediyor. Kendi.. Kendi kızını bile hatırlamıyor. Kanından-canından olan kızını unuttu 1 dakikada."

Duraksadı. Ardından devam etti.

"Canım yanıyor, Jimin. Gerçekten bu sefer canım çok daha fazla yanıyor. Göğüsüm sıkışıyor. Ben.. Ben ne yapacağım?"

Jennie fazlasıyla çaresizdi. Tek varlığı annesiydi.

Babası denen piç, 5 yaşında Jennie ve annesini terk edip, gitmişti.

Jennie'nin çocukluğu kolay geçmemişti. Babası onu terk ettiği gün çok yalvardı babasına. 'Geri dön' diye çok ağladı. Ama bir faydası olmadı.

Annesi bu olaylardan sonra intihara kalkıştı.

Minik Jennie, daha 5 yaşında, annesini  kanlı bedenini hastaneye taşımak zorunda kaldı.

Hem de tam 3 kez.

Bu yüzden çocukluğundan beri psikolojik destek görüyordu, ama, ne fayda.

5 yaşından beri her gece kabus görerek uyanıyordu. Bu zorlukları yenmesine, ben yardım etmiştim.

Hoş, boşandıktan sonra bir anlamı kalmamıştı. Çünki, benim yüzümden kabusları yine baş kaldırmıştı.

Bir çuval inciri berbat etmiştim.

Jennie başını kaldırıp bana baktı. Buruk bir gülümseme yerleştirdi yüzüne.

"Neden buradasın?"

Düşündüm. Ne diye bilirdim?

'Seni aldattım ama yine de sana destek olmaya geldim, çünki, piçin tekiyim' falan mı?

"Ben.. Seni merak ettim."

Jennie histerik bir şekilde güldü.

"Hah, komikmiş"

Ardından kafasını yeniden duvara yasladı. Tırnaklarını avuç içlerine batırdı.

Derin bir sessizlik çöktü.

Sessizliği bozan Suga hyung'ın sesi oldu.

"Nini'm, kızlara haber vereyim mi? İster misin, minik kuşum?"

Jennie cevap verdi.

"Gerek yok oppa. Onlar çekimdeler. Benim yüzümden işlerini aksatmasınlar."

Ardından devam etti.

"Ayrıca, siz de gitseniz iyi olur. İşinizi-gücünüzü bırakıp benim için geldiniz. Teşekkür ederim. Ancak, daha fazla oyalanmayın. Yeni MV için hazırlanıyorsunuz sonuçta."

Namjoon hyung ağzını açtığı an, Jennie burnunu çekip, onun konuşmasını engelledi.

"Hayır oppa, itiraz istemiyorum."

Fakat, Jungkook bu konuşulanları tınlamıyormuş gibi konuştu.

"Aç mısın, prensesim? Senin için ramen alayım mı? Ya da ne istersin? Söyle onu alayım."

"Jungkook, gerek yok. Aç değilim."

Jungkook şüpheyle bakınca Jennie kendini kanıtlamaya çalıştı

"Gerçekten aç değilim. Aç olsam, yemek sipariş ederim"

O sırada doktor tekerlekli sandalyeyle birlikte dışarı çıktı.

Sandalyede Jennie'nin annesi oturmuştu.

"Bayam Kim. Annenizi taburcu ede biliriz. 1-2 ilaç yazdım."

Ardından elindeki reçeteyi uzattı.

"Bu ilaçlar, kriz anında, unutkanlık geçirdiğinde ve ya depresyon sırası kullanılması gereken ilaçlar. Geçmiş olsun"

Jennie annesine baktı.

Annesi duygu barındırmayan gözlerle Jennie'ye bakıyordu.

Jennie'nin gözünden bir yaş süzüldü yanağına doğru.

Acıyla harmanlanmış bir ifadeyle konuştu Jennie.

"Beni.. hatırlamıyorsun değil mi?"

Annesi cevap verdi.

"Hatırlamaz olur muyum hiç?"

Jennie'nin gözlerinde umut ışığı belirdi.

"Sen benim kızımı döven, o canisin"

Jennie'nin gözlerindeki umut ışığı söndü.

Jennie kafasını iki yana salladı.

"Hayır, ben o değilim. Ben senin kızını dövmedim. Ben senin kızının ta kendisiyim, anne."

Annesi Jennie'ye baktı.

"Benim kızım asla senin gibi şımarık ve yalancı biri olamaz. Pislik!"

Jennie sendeledi ve koşarak lavaboya girdi.

İşte Jennie, o an anladı, annesinin bir daha asla eskiye dönemeyeceğini..

__________________^-^____________________

Normalde bu gün yb atmıştım ve gece atmayı planlamıyordum. Fakat son bölümde yb isteyen bir okuyucum olduğu için bebeimi kıramadım. Yani, bölüm aceleyle yazılmıştır ve iyi bir bölüm olmamış ola bilir. Bir hatam varsa, affola.

❖ƬʜᴇDifficult Life༻ᴛᴀᴇɴɴɪᴇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin