12.06.2012Hava iyice kararmıştı babası koltuga uzanmış maça bakıyordu.Neredeyse 1haftadır dışarı çıkmamıştı Gece,bu onun icin bir ilk degildi ama canı hic bu kadar sıkkın olmamistı.
Annesi de babasina uyum saglamaya calisiyordu.Her dedigini yapiyor hic bir sozunu ikiletmiyordu.Zaten öyle bir sansida yoktu.Cok erken evlenmisti annesi hep ezilmisti kaynanasi tarafindan,ogluda annesinin gozune girebilmek icin iyice kotu davranmisti annesine.Babası uzun boylu ela gözlüydü Geceye göre ama annesine göre babasının göz rengi tarif edilemezdi kopkoyu yeşil derdi annesi sanırım nasıl bakarsan öyle görürsün misali ve uzun bir adamdı.Severek evlenmişti annesi o adamla ne yaparsa yapsın hala engel olamıyordu gönlüne.
Saat 10 a geliyordu ve babasının horultusu ve annesinin gözünün gidip gidip gelmesiyle Gece de kendi odasına geçti.Yarınki planı belliydi çantasının alabildiğince yiyecek ve kıyafet doldurmuştu.Annesi üzülürmüydü en çok buydu kafasını karıştıran soru, babasını hiç düşünmedi bile.Unutulurdu zaten bir süre sonra..
11 yaşındayken babasından ilk tokatı yemişti sebebi ise yemeğin hepsini bitiremediği içindi ama sonra babası gelip saçını karıştırmıştı bu hareketle bi anda babasına olan kızgınlığı geçmişti ilişkileri böyleydi babası döver söver sonra da gönlünü almak için saçlarını karıştırırdı.Böyle yapmayı da uzun zaman önce bırakmıştı zaten.
Kararındanvazgeçmiycekti. Okuycak ve avukat olcakti en büyük hayali buydu.Sanirim kacma dusuncesindeki en buyuk payda buydu okumak istiyordu annesi gibi ezilmek en ufak seyde susturulmak en agrina giden seydi.
'8.sinifida bitir bi sonra okuldan alcaz kiz dedigin evde oturur!' babasinin sozleri aklindan bi an olsun cikmamisti.
Sabah erken uyandi 6ydi saat evden hemen cikmasi gerekiyordu yoksa annesi babasina kahvalti hazirlamak icin kalkicakti.Ustunu giydi ve hizli adimlarla evden cikti.Mahalledeki herkesi tanıyordu dikkatli bir şekilde ve koşar adımlarla ordanda uzaklaştı.
Doğduğundan beri İstanbuldaydı ama hiç biryeri bilmiyordu.
Uzun bir koşmanın ardından artık güvende hissettim kendimi burada kimse tanımazdı sonuçta beni.Çantanın ağırlının böyle olacağını hiç düşünmedim fıtık geçircem az sonra ama dayanmam lazım daha yeni başlıyoruz..
Korkularım var tabiki nerede kalcam hiç bilmiyorum ama okuldan çıkışlarda okula 1-2 km uzaklıkta tontiş yaşlı kadının evi var orası en güvende olacağım yer galiba.
İyice yorulmuştum,sonunda küçük ,beyaza boyanmış,çatısı çökmüş olan eve gelmiştim. Kapıya bir kaç kez vurdum ama açan yoktu biraz daha bekledim vee sonunda açıldı.
Tontişim karşımda duruyordu kamburu çıkmıştı ve yüzüde epey bi kırışmıştı.Eskiden baya güzelmiş hep anlatırdı.Sanırım gençliğinin ondan alamadığı bir gözlerinin maviliği birde o güzel huzur veren sesi vardı.
Gözlerini pörtleterek "Hayrola kızım bu saatte seni buraya getiren nedir"
"Tontişim beni içeri alsan da öyle konuşsak"
"Geç yavrum bende sana bişeyler getiriyim açsındır"dedi ve ben odaya geçene kadar o da elinde ekmek ve salamla geldi.
"Ee kızım anlat bakalım." En baştan herşeyi eksiksiz anlattım ve hiç düşünmeden "tabi kuzum istediğin kadar kalabilirsin" demişti.
Onu bir anne gibi görüyordum daha çokta bir baba.Beni okuldan bir kac kizin hirpalamasindan son anda kurtarmisti.
Sadece 1 oğlu vardı onun da eşini kalp krizinden kaybetmişti her aklına geldiğinde gözünden bir iki damla yaş akar ve 'hayırlısı buymuş' kuzum derdi.
Bana kuzum demesini seviyordum.Çok içten geliyordu.Neredeyse her okul çıkışı evine gelir ve dertleşirdik.Aramızda değişik ama güzel bir bağ vardı.
Bunları düşünürken uykunun güzel kollarına kendimi bıraktım ve uyumaya başladım.