Veda

13K 829 62
                                    

Mantık Evliliği 2 - Final

Sonunda kızımı kucağıma aldım. Allah'ım bu, dünyanın en güzel duygusu... Annemin 'anne olunca anlarsın' dediği şeyler bir bir anlam kazanmaya başladı. İnsan evlendiğinde bencilliği bir nebze kenara atıyor zaten ama bir çocuk dünyaya getirmek... İşte bu tamamen başka bir şey.

Artık hayatım tek bir yörüngede ilerliyor. Tabi Uğur'un da benden bir farkı yok bu konuda. Hatta eksiği yok fazlası var.
Bir insan nasıl olur da 4 aylık çocuğa kocaman bir barbie bebek evi alabilir ki?

Oyuncak alımına karşı değilim, zamanı gelince kızıma en güzellerini almak istiyorum hatta. Ama bunun bir sırası var yahu. Yağız'a diye çıkıp kendimize oyuncak almaya da benzemiyor ki bu. Ha, Uğur barbielerle oynayacaksa o ayrı.

"Hayatım, kızımız uyudu."

Saat gecenin ikisi ve nöbet sırası Uğur'daydı. Gerçi bu nöbetler şuan için pek bir işe yaramıyor çünkü ne olursa olsun dayanamayıp ben de kalkıyorum sıra Uğur'da olsa bile. E çocuk acıkmış olabilir sonuçta Uğur emzirecek değil herhalde!
Ana yüreği ya! Dayanmıyor işte, ağlamasını duyar duymaz beşiğin başına dikiliyorum. Tabi daha küçücük olduğu için aynı odayı paylaşıyoruz hanımefendiyle. Biraz büyüsün özene bezene döşediğimiz odasına yollayacağız küçük prensesimizi.

"Uğur," diyerek döndüm gözlerinden uyku akan kocama.

"Efendim hayatım?" dedi ama daha çok 'Ne söyleyeceksen söyle de uyuyayım.' diyormuş gibi geldi.

"Ya şimdi bizim yanımızda kalıyor ya Zeynep..."
"Evet?"
"Ne zaman odasına geçecek?"
"Bilmem. Biraz büyüyünce herhalde."

Vay be! Adamdan zeka fışkırıyor. Bu nasıl oldu da benim aklıma gelmedi!

"Orasını biliyoruz herhalde. Kaç yaşında yani onu soruyorum."
"Bilmiyorum hayatım. Sabah internetten araştırırız olur mu?"
"Didemler 6 aylıktan ayırdılar çocuğun odasını ama ben o kadarını erken buluyorum Uğur. En azından bi yaşını doldursun çocuk. O ne öyle kovar gibi hemen ayırmak!"

Bana baktı ama gözlerini açık tutmakta zorlandığı belliydi.

"Bunu sabah konuşalım mı hayatım?"
"Sabah da konuşuruz da ben ne diyorum bak. Bu çocuğa oyuncak aldın sen ama Zeynep onunla oynayacak yaşa gelene kadar bu oyuncak antika diye anılmaya başlayacak. Eskiyecek yani hayatım. Ambalajını açmasan da nereden baksan bi beş senesi var yani bunun."

Uğur kafa salladı.

"Haklısın hayatım. Artık uyuyalım mı?"
"Uyuyalım da şey iki gün önce annem gitti ya Hafize Anne gelmeye başladı haliyle. Bugün Mehlika Hala aradı. Ben gelir bakarım bırak sen Hafize'yi dedi. Ne yapacağız Uğur?"

Uğur'un cevap vermesi baya uzun sürdü. Tam uyudu mu acaba diye ona doğru yaklaşıyordum ki "Yaparız ya... Yarın işe gideceğim ya ben hani. Uyusak mı?" dedi esneyerek.

Ne uyku meraklısı oldu bu adam da iyice ya...

"Ya uyuyalım tabi hayatım geç oldu da Mehlika Hala'ya bir çözüm bulalım. Hafize Anne iyi bakıyor Zeynep'e de Mehlika Hala iyice yaşlandı. Bana yardım edemez ki..."
"Aşkım, sen çok yoruldun hadi uyu, düşünme bunları şimdi."

'Ayy, adam nasıl da beni düşünüyor...' derdim de yemedim canım. Uykusu gelen kendisi. Ben zaten hamileliğin son zamanlarından beri alışığım gece uyanmalarına. Bünye aşırı bir tepki vermiyor yani, düzeni oturttum. Neyse adamı da daha fazla uyanık tutmayayım. Yazık sesi de çıkmıyor zaten, iyi yonttum bak düşününce.

"Tamam hayatım hadi uyuyalım." deyip yorganın altına girdim ve arkamı döndüm Uğur'a. O da kolunu uzatıp arkamdan sarıldı ve klasik uyuma pozisyonumuzu aldık.

Ama uykum ara sıra Yağız'a okuduğum masallardaki gibi Kaf Dağı'nın arkasına saklanmıştı anlaşılan bu gece. Bir türlü bulup da getiremedim.
Yatarak olmayacağını anlayınca kalkmaya karar verdim. Uğur'un kolunun altından yavaşça sıyrıldım ve ses çıkarmamaya özen göstererek odadan çıktım. Gerçi ses çıkarsam da Uğur'un uyanacağını sanmıyorum şuan için. Bu aralar benim uykum hafifledikçe onunki ağırlaştı. Tabi benim bünyem uykusuzluğa alıştı. Onda ise uykusuzluk daha çok uyuma isteği yaratıyor. Bünyesi duruma alışacağına nasıl daha çok uyurum diye programladı kendini. Cumartesi 7'de kalkan adam gitti sabah uyanmamak için kulaklarını yastıkla kapatan bir adam geldi.
Ama yiğidi öldür hakkını yeme, konu Zeynep olunca ne uyku düşünüyor ne bir şey... Neredeyse kızımı kıskanacağım o derece ilgili bir baba oldu. Bir de ilk tecrübemiz olunca ikimiz de diken üstünde oluyoruz her konuda.
Zeynep ağladığı an ikimizin de aklı çıkıyor. Gerçi hem annem hem de Hafize annem defalarca dedi bebeklerini dili de ağlamaktır. O da böyle anlatıyor derdini diye ama... İnsanın içi cız ediyor o ağlamayı duyunca. E malum artık anneyim ben rahatlıkla 'ana yüreği işte dayanmıyor' diyebilirim.
Bak bunun da ayrı bir zevki varmış. Yani anne olmak zaten dünyanın en güzel şeyi. Bir anda hayatının merkezine oturan küçücük bir insan oluyor. Ayrıca senden bir parça, canından bir can resmen... Küçük mucizemiz... Ama bunun yanında anne olunca söylenen sözleri söylemek de ayrıca keyifli oluyormuş. Kızım kırk günlük olduğunda kırk uçurması denen şeyi gerçekleştirmek üzere Didemlere gittiğimizde mesela konuştuğumuz konuların tamamen değiştiğini fark ettim. Artık ikimiz de evli mutlu çocuklu sınıfına girdiğimizden eskisi gibi dedikodu yapmak yerine çocuk bakımı konularına değinmeye başladık. E tabi sarı ördeğim benden daha tecrübeli olunca bu konuda bana da yardım ediyor. Okul da bitince sohbetlerimizin odak noktası çocuklarımız ve kocalarımız oldu.

Düşünceler içinde mutfağa gidip su içtim. Ardından ne yapacağımı bilemeyerek Zeynep'imin odasına daldım. Biricik kızım benim...
O biricik olduğundan odasına da baya özendik. Deniz Halası gitmeden önce duvarlarına resimler bile çizdi kızımın. Tamamen ona özel bir yaşam alanı oldu yani.
Denizler ne yapıyor bu arada acaba? Şimdi arasam saat kaçtır orada? Neyse neyse rahatsız etmeyeyim şimdi onları da. Bu saatlerde kalkmak her gece yaptığım şey değil mi artık? Birkaç gün sonra ararım nasılsa.
Kafamda düşüncelerle kızımın odasından da çıktım, gece gece evde tek başına dolaşmak biraz ürküttü beni. Ben de uzatmayıp yatağa yattım. Uyku tutmuyor tamam da bu saatte yapabileceğim bir şey de yok ki...
Ben de yapılabilecek en masrafsız şeyi yaptım ve hayal kurmaya başladım.
Önceden Uğur'la bir araya gelmem de hayalden ibaretti. Sonra evlendik. Hayallerin gerçekleşebileceğine bu sayede inandım ben de. Gerçi artık isteyecek bir şeyim de kalmadı. Sadece kızımın mutlu günlerini görmek istiyorum. Büyüdüğünü, önce ilk adımlarını sonra ilk aşklarını... Bu babayla ilk aşkı nasıl olacak o da muamma ya...
Yok yok. Benim kızım annesi gibi sessiz bir şey olmayacak. Zaten Didem diyor biraz daha büyüsün ben ona ne numaralar öğreteceğim diye de... Ay, yok! Kızımı Didem'e bırakırsam da kötü. Çocuğum açısından bir sorun yok. Sadece mağaza mağaza dolaşırken yorulabilir ama Uğur aldıkları şeyleri gördükçe delirir gibi geliyor. Ah, o günler bi gelsin de hele...

-

Mantık Evliliği 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin