İLK GÜN

36 5 4
                                    

Dünyanın en kötü gününe uyandım. Daha doğrusu uyanamadım. Zaten hiç uyuyamamıştım ki. Lanet olası Kulhuallahu ehad sıcakları birkaç gündür uyutmuyor. Bu da yetmezmiş gibi annem aşağıdan;
'Yeter bu kadar uyuduğun. Kalk artık! Okulun ilk günü bari geç kalma.'
diye söylenmeye çoktan başlamıştı.
İstemeyerek de olsa yatağımdan çıktım. Bence yataktan çıktığım için bana Nobel, Oscar belkiiii Altın Kelebek ödülü verebilirlerdi. Çünkü bu başlı başına bir başarı benim için. Okul kıyafetlerimi giyinip aynadan şöyle bir kendime baktım. ALLAHİMMMM ŞU İĞRENÇ OKUL KIYAFETLERİNİN İÇİNDE BİLE HARİKAYIM!!
Kendime olan hayran bakışlarımı bir kenara bırakıp masamın üzerindeki makyaj malzemelerimle güzelliğime güzellik katmaya karar verdim. Önce çilekli lipbalmımı sürdüm. Offf kokusu o kadar güzel ki... Keşke çilekli lipbalm olsam ve kendi dudaklarımda parlasam. Biraz kapatıcıyla yorgun ve uykusuz gözaltlarımı kapatıp rimelişkomu sürdüm. Aynadaki kendime göz kırpıp aşağıya indim. Annem yine peynir, zeytin ve reçel masaya koyup iş için evden çıkmıştı. Tek başıma kahvaltı yapmayı sevmediğim için birkaç zeytin ağzıma atıp çıktım. Bari annem tost yapsaydı diye düşünüp dururken otobüs durağına vardım. Offf yine tüm memleket otobüs sırasında bekliyordu. Yanımda bekleyen dayı terminal ve ekşi peynir gibi kokuyordu. Nefesimi tutup otobüs çabucak gelsin diye içimden hatim indirmeye başladım. Neyseki otobüs hemen geldi. Arkamdaki dayı olacak insan müsveddesi beni ittirip otobüse bindi.
'HEYYYY dayı napiyosun yaaa. Görmüyor musun önünde insanlar var.' diye bağırdım.
Dayı 'Şu gençliğe bahhh ya! Saygı sıfır. Ne olmuş yani senden önce bindiysem! Zeeee kusaaagi işte.' diye bana çıkıştı.
Dayiii diye sinirli bir atak yapacakken yanımdaki çocuk; 'boşver ya, arkada insanlar bekliyor. Siz geçin artık bence' diyip beni hafif iterek otobüse soktu. Pufflayarak kartımı çıkardım. Fakat o da ne BAKİYENİZ YETERSİZDİR, LÜTFEN YÜKLEME YAPINIZ sesiyle irkildim ve utancımdan buzdolabı sırtlamış gibi hissettim. Tam o sırada az önce konuşan çocuk benim yerime de basarak boş koltuklardan birine geçip oturdu. Süperman miydi bu çocuk? Hem beni dayıyla kavganın eşiğinden kurtardı hem de utancımdan geberirken yerime otobüs kartını bastı. Galiba ben biraz salağım. En ufak centilmen harekete tav oluyorum resmen. Ben böyle düşünürken bi anda otobüs tıka basa doldu ve nefret dolu bir 15 dakikanın ardından nihayetoo okula vardım. Otobüsten inerken aynı çocuğun da benimle beraber indiğini gördüm. Offf kalbim hız treni mi? Neden bu kadar hızlı atıyor. Hemen bu durumu evrenden bir işaret olarak algılayıp çocuğa selam verdim. 'Heyy süper herooo aynı okuldayız galiba'
Çocukta gülümseyerek; 'Süper hero mu hahaha marvel evreninde miyiz'
Ben ' Ha marvel evreni ha Özel Mehmet Mehmetoğlu Koleji' diye saçma bir espri yapmaya çalıştım. O da tebessüm ederek 'Bu arada ben Giray' dedi. Ben de elimi uzatarak 'Bensu, memnun oldum.' dedim. Hangi sınıfta olduğunu sordum. İkimizde aynı devre ve aynı sınıftaymışız. Aslında kötü başlayan bu günüm giderek güzelleşiyordu. Giray'la aynı anda sınıfımıza gittik. Baya hoş sohbet bir çocuk. Ama fazla kibar. Çok üzerler bunu diye düşündüm. Her neyse sınıfa girince cringe kahkahalarla birkaç kızın kendi arasında sohbet ettiğini gördüm. Bi anda nasıl bu kadar samimi olabilmişlerdi anlayamamıştım. Ben Giray'ın yanına oturarak hocanın gelmesini bekledim. O sırada kızların dönüp dönüp bize bakıp sessizce konuştuklarını fark ettim. Nedense ilk izlenim olarak onları sevemedim. Sınıf iyice doldu ve zil çaldı. Kendimi ortama çok yabancı hissediyordum. Ortaokul arkadaşlarımı şimdiden özledim. Moralimin düştüğünü görünce Giray ' Ne oldu birden sustun jar jar bings'
'Jar jar bings mi, o da ne car car konuşan anlamında miiii' diye sinirli bakışlarla ona baktım. O sırada önümüzde oturan çocuk heyacanlı bir şekilde 'Jar jar bings mii! Yıldız savaşlarını ben de çok severim. Burada böyle taste sahibi birilerini görmek beni çok mutlu etti' diye lafımıza daldı. Ve birden sohbet hiç bilmediğim bir yere evrildi. Çocuk ve Giray yalnızca yıldız savaşlarını konuşuyorlardı. Çocuğa çok sinir oldum. ' Senin adın ne, sohbetimize birden dalıp ismini söylemedin de'
'Haaa ben mi, ben Ferman, sizlerin adı ne? Bu arada kusura bakmayın ben böyle dalarım hep.' demesiyle hocanın sınıfa girmesi bir oldu. Hoca çok tatlı bir şekilde sessiz olmamızı söyleyip kendimizi sırasıyla tanitmamizi istedi. 12 kişilik sınıfız zaten. Yemek takımı gibi. Hemencecik tanışma merasimi bitti. Ferman dönüp' memnun oldum arkadaşlar' dedi. Bize kibar yaklaşmasına rağmen nedense onu hiç sevemedim. Sinsi bakışlıydı ve burnu güzeldi. Burnu güzel olan erkek mi olur ya! Sen erkeksin bi kere! Bunları düşünürken bi anda teneffüs zili çaldı. Giraya 'okulu gezelim mi?' diye sordum. O sırada Ferman yine havası kaçan balon gibi aramıza girerek 'ben daha önceden gezdim, gelin sizi gezdireyim.' dedi. Adının Birce olduğunu öğrendiğim cringe kahkahalı kız grubunun sarışın kafalısı bana dönerek ' Yalnız bu okul gez gez bitmez, o ayağındaki çakma jordanlarla hiç hiç bitmez tatlım' diyip arkadaşlarına dönerek güldü. Jordanlarımın çakma olduğunu nereden anlamıştı ki. Ben onları sosyete pazarından gayette yüksek fiyata almıştım bi kereee. Kızların gülmesine daha fazla dayanamayarak 'En azından benim Jordanlarım çakma, senin gibi karakterim ve saçlarım çakma değil' diyip göz devirdim. Arka sıradaki bir çocuk ' ooooooo kavga varrrrr' diye bağırarak ortalığı velveleye verdi. Birce üzerime yürüyerek ' Sen benim kim olduğumu biliyor musun' diyerek yakamı tuttu. O sırada Giray araya girerek' Hanımlar lütfen size yakışmıyo bu hareketler' dedi. Arka sırada bağıran ve adı Çağan olan çocuk 'sana noluyo bırak kızlar kavgalarını etsin' diye Giray'a yükseldi. Giray metanetini koruyarak 'İlk günden kavga çıkması ne kadar doğru. Dört sene boyunca beraberiz. Güzel anlaşalım. '
Çağan lafa dalarak ' Neden anlaşmak zorunda olalım ki! Sen bu kolejin barış elçisi mi seçildin, ne bu top top hareketler.'
Giray'ı ilk kez bu kadar sinirli gördüm.
'Öncelikle laflarına dikkat et. Senin gibi insanların cinsel yönelimleriyle dalga geçen dağ ayıları yüzünden onlarca çocuk intihar ediyor.' dedi.
Çağan ' ahahahaha bu cidden topmuş heee, şu laflara bak.'
Giray birden Çağan'ın üzerine atladı ve kavga etmeye başladılar. Birce düdüklü tencere gibi çığlık çığlığa bağırmaya başlayarak koridora koştu. O sırada Ferman ve ben araya girip kavgayı ayırmaya çalışırken Çağan beni iterek yere attı. Olayın şokuyla mı yoksa kafamın yere sert çarpmasından dolayı mı bilmiyorum, bayılmışım. Gözümü açtığımda revirdeydim. Giray endişeli gözlerle bana bakıyordu. 'Ne oldu ya? Öldüm de cennete mi düştüm, bu huri de pardon nuri de kim? Giray gülümseyerek;
' Bari bu durumda espri yapmaya çalışma, nasıl hissediyorsun iyi misin?

'Evet, şu anlık iyiyim. Galiba bu kurtlar sofrasında son iyi günlerim.'

Giray' la birbirimize bakıp derin bir iç çektik. Cidden de daha okulun ilk günü olaylı geçmişti. Sonraki günleri tahmin bile etmek istemiyordum...

SALLAPATİ HAYATLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin