Mehmet Mehmetoğlu Kolej'inde yeni bir gün. Okula geleli bir hafta oldu ve birkaç kişi dışında kimseye alışamamıştım. Zaten okulun ilk günü bayılmam sınıfta baya dalga konusu olmuştu. Herkes beni HADİ Bİ DE BAYIL İSTERSEN FERIHAAA! diye çağırıyordu. Bu sinirlerimi bozmaya başladı. Birce ve salak grubuna haddini bildirmeliydim. Birce ve salak grubu demişken, grubun diğer üyeleri Elis ve Durusel'di. Hepsinin babası zengin ve varlıklı kişilerdi. Ailelerinden aldıkları bu sınıfsal ayrıcalık onlara nedense fazladan özgüven aşılıyordu. Bizi bir böcek gibi ezmek onlara zevk vericekti fakat unuttukları bir şey vardı. Ben sivrisineğim ve kaşındırırım. Beni öldüremezsiniz çünkü asla göremezsiniz. Asıl sinir olduğum kişi ise Çağan. Okulun ilk günü beni iterek bayılmama sebep olan o su aygırı. O ise Baturalp adında sert bakışlı, az konuşan ve okula motorla gelen bir çocukla arkadaş. Yalnızca onunla konuşuyor. Onunla konuşmadığı zamanlarda ise ben, Giray ve tantana Ferman'a bulaşmakla meşgul. Bu arada Ferman'a tantana ismini verdik. Çünkü tek başına aşiret düğünü gibi. Asla yorulmadan her şeye atlayıp, yorum yaparak bizi çileden çıkarsa da sevimli ve iyi birisi. O yüzden onunla da takılmaya başladık.
Okula servisle gelip gidiyorum artık. Servis şoförümüz Nurullah abi sürekli uzun hava açarak bizi depresyona sürüklemeye ant içmiş gibi. Gelirken dayanamayıp 'Offf yeter abi, açsana şuradan bir uzi bir çakal bir Dilan Polat... Enerciiiimiz yerine gelsinnn' dememle Giray'ın 'al benden de o kadar ya içimiz şişti burada' demesi bir oldu. Zorla Dilan Polat enercii şarkısını açtırıp öyle girdik okula. Tüm okul bizim servise bakıyordu. 'Engiiiinnn bana şarkı al'kısmında servisten indim. Birce babasının arabasından inerken' Eee yuh artık Dilan Polat mı, nerenin varoşusunuz siz yaaa' diyerek güldü. Offf bu kızdan hiç hazzetmiyorum. Azkabandan kaçmış bir ruh emici adeta. 'Varoşluk değil de eğlenmeyi biliyoruz diyelim canım, sana miymiy şarkılarınla iyi kopmalaaar' diyip yanından geçtim. O sırada Baturalp'te motorundan iniyordu. Kaskını çıkarırken bana gülümsediğini gördüm. Bu da aşık bana diye içimden geçirirken ayyyy o da ne Çağan'ın suratını görünce midem bulandı birden. Ben ve Giray'a bakarak ' En sevdiğim top ve onun Feriha' sı da okula teşrif etmişler. Siz hala değiştirmediniz mi okulunuzu gırnatasız cabbarlar'
Araya girerek 'Neden değiştirelim, burdan gitmesi gereken birileri varsa, onlar da sizsiniz' diyerek Giray'ı çektim ve okula girdik. İlk ders matematikti. Matematik hocamız Orhan hoca, sanki Pisagor'u yutmuşta içinde hipotenüsü kalmış gibi bize davranıyordu. Neden bu kadar nefret ederek bakıyordu, anlam veremiyordum. Yani yapacağın tek şey bir şeyleri bir şeylerle toplamak bazen de çıkarmak. Hayat gibi... Eziyet gibi geçen bir 40 dakikanın sonunda kulaklarımızdan eriyerek çıkan beynimizi toparlamak amacıyla kantine gittik. Tantana Ferman, bana ve Giray'a çikolata almak için sıraya girdi. Onu beklerken aniden ensemde bir acı hissettim. Giray birden dönerek 'Naaaptigini zannediyorsun sen' diye Çağan'a bağırdı. Çağan su şişesini benim enseme atmıştı. Bunu idrak etmem bir 20 saniyemi almıştı. Sırıtarak 'Ben çöp kutusuna atacaktım, senin boyun kısa diye denk geldi, napabilirim' diyip gülmeye başladı. Onunla beraber tüm kantin bana gülüyordu. Birden Giray yan masamızda duran şeker dolu kaseyi alıp Çağan'a fırlattı. O sırada Baturalp'i önüne çekince şeker kasesi Baturalp'i kafasında kırıldı. Her şey bir anda olmuştu. Şok içerisindeydim. Kantinde ooooo gibi sesler yükselmeye başlamıştı. Ferman elinde çikolatalarla 'Karama zam gelmiş haa. O yüzden ülker çikolatalı gofret aldım diyip aramıza daldı. Hepimize boş bakışlar atarak ' Burada yine noldu yaa yetmedi mi kavganız' der demez Baturalp ejder alevi bakışlar atıp Giray'a doğru yürümeye başladı. Kafasından akan kana aldırış etmeden Giray'ı yakasından tuttu ve duvara yapıştırdı. O sırada ben de birden Baturalp'e vurmaya başladım. 'Bırak onuuu çek o piss ucube ellerini arkadaşımın üzerinden' Baturalp Giray'ı bırakıp bana döndü ve al arkadaşını gidin burdan diye üzerimize bağırdı. Sinirliyken ne de yakışıklıydı. Arkadan birden düdüklü tencere tıslaması sesiyle Birce geldi.Bizi işaret ederek 'hocam işte burdalar, okulumuzun huzurunu bozuyorlar, bakın Baturalp' in kafası yarılmışş' diyerek Baturalp' e doğru koştu. Baturalp'in yarasına bakmak istedi ama Batu onu iterek 'abartılacak bir şey yok, bana dokunma' diyip kantinden bir hışımla çıktı. Keşke Batu'ya o kadar yükselmeseydim. Sonuçta kazaya kurban gitmişti. Yine her şeyin suçlusu Çağan'dı. Aslında Giray'ı böyle bir tepki vermesi de beni oldukça şaşırttı. Ferman, Giray'ın yanına giderek; 'İyi misin knk, niye bulaşıyosunuz bu haspamlara'
Giray' İlk önce onlar başlattı, hep susup oturacak değiliz ya' o sırada Birce'nin arkasından müdür gelerek 'Sizzz! İkiniz derhal odamaa' diye bağırarak beni ve Giray'ı odasına çağırdı.
'Ama tek suçlu biz değiliz, Çağan başlattı. Onu da çağırın' diye müdüre çıkıştım.
Müdür sanki ucu açık elektrik kablosuna dokunmuş gibi titreyerek ' Sennn bana ne yapacağımı nasıl söylersin, hadsiz, terbiyesiz' diyerek tüm kantinin ortasında beni aşağıladı.
Herkesin içinde ağlamamak için kantinden koşarak çıktım. Ardımdan Giray ve Ferman geldi. Ferman 'Hadi bugün okulu asalım, zaten kalırsak işler büyüyecek' dedi. Okuldan kaçma fikri o an için iyi bir fikirdi. Ama yalnızca o an için. Çünkü biz okuldan kaçınca Müdür ailelerimizi arayıp okulda çıkan kavganın tüm sorumluluğunu ve okuldan kaçmamızı bahane ederek bizi disiplin kuruluna sevk etti. Evet o şişko, bunak, yetersiz bakiye, shrek kulaklı adam bizi okuldan atmak istiyordu.
Bu okulda güzel bir gün hayal miydi, neden her şey tersimize işliyordu ki???
Ama benim pes etmeye hiç niyetim yoktuuu. İsterlerse her köşeden gelsinler. Bu köşe kapmacanın galibi ben olucaktım. Hemm Müslüm babanın da dediği gibi;
YAKARSA DÜNYAYI GARİPLER YAKAR!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SALLAPATİ HAYATLAR
HumorNe derler bilirsiniz. Bazen hayatı sallapati yaşamak gerekir ki yaşam anlamsızken bir anda anlamlaşabilsin.