19

835 59 60
                                    

"Mingyu!"

Wonwoo, kocasının ismini o gelene kadar tekrar etmeye devam etti. "Mingyu! Mingyu! Mingyu, diyorum! Kime diyorum Mingyu! Buraya gel!!!"

Mingyu salondan çıkarken suratını buruşturdu, Wonwoo adını mı ezberliyordu? Yoksa yine kavga mı etmek istiyordu? Alfa koşarak yukarı fırladı. Yine ne olmuştu? Ses tonu o kadar yüksekti ki karşı eve bile ses gittiğine herkes emindi. Gerçekten de can sıkıcı bir hâl alıyordu ancak Mingyu, hamile Wonwoo'ya karşı sabırla yaklaşıyordu.

Mingyu kapıyı açıp bıkkın bir tavırla iç çekti. "Yine boşanmak mı istiyorsun?" Göz devirdi. "Tanrı'm, Wonwoo, bu konuyu konuşmuştuk. Bir daha bunu söylemeyecektin."

Wonwoo somurtarak kafasını iki yana salladı. "Çilek ve çikolatalı pasta yemek istiyorum." Bütün gün canı çilek ve çikolatalı pasta istemişti, uyanır uyanmaz, kahvaltıdan sonra, televizyon izlerken, hatta oyun oynarken bile hep aklını meşgul eden şey buydu.

Mingyu gülümsemesine engel olamadı. "Hemen alacağım."

Omega dudaklarını şımarık bir tavırla büzdü. "Hayır, bebeğim babasının yaptığı pastayı istiyor." Yavaşça eli karnını okşarken Mingyu'ya masum olduğunu umduğu bir bakış atmıştı.

Mingyu gözlerini kıstı. Okuduğu hamilelik kitabına göre aşermek için erkendi. "Bebek mi yoksa sen mi istiyorsun?" Wonwoo'yu sorguya çekti, omega bugünlerde hamilelik durumunu kullanmaya başlamıştı.

Wonwoo bağırdı. "Ne fark eder?! Yiyecek olan benim!" Ne yani bebek isterse pastayı yapacak ama Wonwoo isterse yapmayacak mıydı?

Wonwoo'nun bu halleriyle irkilen alfa
kafasını salladı. "Tamam, hemen yapacağım."

Wonwoo homrudandı. "Yaptığından emin ol."

Alfanın kaşları çatıldı. Yaptığından emin ol mu? Tanrı'm bu omega ile işler gerçekten de zordu. Wonwoo bu kadar güzelken neden bu kadar kötüydü? Hani dışı güzel olanın içi de güzel olurdu? Hani güzellik kalbin yansımasıydı? Tanrı Wonwoo'nun iç güzelliği dışına vursaydı kesinlikle dünyanın en korkunç yaratığı ortaya çıkardı. Mingyu düşünce ile titredi.

Yine de Mingyu ona karşı sabırlı olmaya devam edecekti, ne de olsa duygu değişikliği ve ani öfke patlamaları kaçınılmazdı. Doktor bunu söylemişti, kulak ardı edilemezdi. Stresten uzak durması gerekiyordu, bu yüzden Wonwoo'yu alttan almalıydı ancak Wonwoo herkesi strese sokuyordu. Odadan çıkarken omeganın kendisine seslendiğini fark etti.

"Gyugyu..."

Gyugyu? Sesindeki cilveli ton ve yeni takma isimle Mingyu erkeksi bir şekilde sırıttı. Pekâlâ, bunu sevmişti ve Wonwoo'nun bunu yatakta da kullanmasını isterse omega bunu ona çok görmemeliydi.

Mingyu omzunun üzerinden ona baktı. "Evet, bebeğim?"

Wonwoo dudaklarını büzdü. "Öpücük vermeden mi gidiyorsun?"

Mingyu'nun gülümsemesi genişlerken buna katlanabileceğini fark etti. Wonwoo'yu gerçekten de çok seviyordu ve günün sonunda bir kedi yavrusu gibi öpücük ve ilgi bekleyecekse bütün gün boyunca bir şeytandan farksız olması Mingyu için pek de sorun değildi.

Birkaç adımda yatakta yatan Wonwoo'nun yanına varan Mingyu, onun dudaklarını yumuşakça öptü ve geri çekilirken onun yumuşak, dolgun yanağını okşadı. Muhtemelen kilo almaya şimdiden başlıyordu çünkü son zamanlarda gerçekten de iyi bir iştaha sahipti.

Mingyu dizlerinin üzerine çöküp Wonwoo'nun karnıyla yüz yüze geldi. Omega, nefesini tuttu ve alfanın ne yapacağını merakla bekledi.

"Nasılsın bakalım ufaklık?"diye sordu Mingyu, Wonwoo'nun karnını yavaşça okşadı. "Anneye iyi bakıyorsun, öyle değil mi, onu çok yorma, anlaştık mı?"

Sweet&Sour/ Meanie [Omegaverse] ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin