orman

2.9K 102 26
                                    

düzenlendi

...

Adımlarımı biraz daha hızlandırırken sessiz olmaya özen gösteriyordum, tavşanların ya da diğer hayvanların korkup kaçmasını istemiyordum çünkü. Özellikle tavşanların.

Kanları bir ayrı lezzetli oluyordu da onların.

Aslında dolaşmaya çıkmıştım ama susadığımdan bir süredir kendime taze kan arıyordum. Zaten evde durasım da yoktu çok. Bu civara yeni taşınmıştık ve hâlâ çoğu yeri bilmiyordum.

"Yemin ederim kendimi keseceğim! Bi tane hayvan olmaz mı koca ormanda ya! "

Gerçekten tuhaftı çünkü hiçbir canlı yoktu.

Tavşan da yoktu!

Birkaç dakika daha yürümemin sonunda burnuma gelen kan kokusuyla mutluluk çığlığı atacaktım neredeyse. Ağzım yüzüm yamulmuştu resmen susuzluktan. Yorulmuştum da. "Daha da buraya geleni siksinler. " diye mırıldandım kendi kendime.

Marketten alırdım artık kanımı, ne yapayım.

Normalde zaten marketten alıyordum hep ama evimizin bu kadar yakınında bir orman olması heycanlandırmıştı biraz beni.

Kan kokusuna yaklaştıkça burnuma başka bir şeyin daha kokusu doldu. Tanıdığım bir kokuydu bu.

Şeyin kokusu... Şey...

Kurt!

Dikkatlice ileriye bakarken ne olur ne olmaz diye bir ağacın arkasına saklandım. Devasa bir kurt adamın birinin boğazını parçalıyordu. Tüyleri kana bulanmıştı. Anlamadığım şey dibine girene kadar kurdun kokusunu alamamış olmamdı.

Ben yarı şeytandım be! Duyularım çok keskindi benim, imkansız gibi bir şeydi bu.

Saklandığım ağacın ardından sessizce kurdu inceledim. Büyüklüğünden özel bir mevkisi olduğu kesindi, ayrıca alfa olduğu kızıllaşmış kahverengi tüylerinde kendini belli eden koyu sarı gözlerinden anlaşılıyordu. Çoktan öldüğü belli olan adamı dişleriyle kavramış, durmadan sağa sola savuruyordu.

Adam ne yaptıysa fena öfkelenmiş gibiydi.

Kurda o kadar odaklanmıştım ki kafamı hedef alan gümüş hançerden son anda kurtulabildim. Transa girmiş gibi izlediğimden geç hareket edebilmiştim ve hançer kulağımı sıyırmıştı. Kurtulmak için yana attığım adım yüzünden artık önümde bir ağaç da yoktu.

Mal gibi birbirimize bakıyorduk şuan kurtla. Harika bir gün oluyordu cidden(!)

Kurt kilitlenmiş bir şekilde bana bakıyordu ama doğal olarak bunu vampir oluşuma yordum. Sonuçta o bir kurttu, türlerimiz birbirinden pek haz etmezdi.

Aslında bu düşmanlık olaylarını çok da sikime takmıyordum. Genel olarak canlıları sevmediğim için türü gram umrumda olmuyordu ama yine de diğer türlerin vampirleri sevmeyişini bir nebze de olsa anlayabiliyordum. Ben olsam ben de kendimi sevmezdim.

Ay zaten sevmiyordum, doğru.

Gözlerimi yavaşça kurttan çekip üniformasının yanından başka bir hançer çıkaran kadına baktım. Kurdun tam arkasında duruyor ve bir şeytanmışım gibi bana bakıyordu.

Yarı şeytanım şekerim, farkı kavrarsak. Fifty fifty yani. Baba tarafı şeytan, anne tarafı vampir benim.

"Sakin ol şampiyon, köpekçiğinle bir derdim yok. " dedim ellerimi havaya kaldırırken. "Kan kokusunu merak ettim sadece. "

Yalan söylememi gerektiren bir durum yoktu sonuçta. Bir vampir olarak kan kokusunu takip etmemden daha doğal bir şey yoktu.

Köpekçik lafıma pek sevinmiş gibi durmuyordu. Ama beklediğim gibi saldırdığı kişi ben olmadım. Arkasını dönüp üniformalı kadına hırlamaya başladı.

"Efendim o bir vampir. " dedi kadın 'kendinize gelin' der gibi. Zihinlerinden konuşuyorlardı sanırım. En azından kurt öyle konuşuyordu bence.

Ben öyle duymuştum hep yani, kurt formuna dönünce öyle konuşuyorlarmış. Ama birisi bu hikayeyi götünden uydurmuş da olabilirdi tabi. Kurt olmadığımve kurtlarla arkadaş olmadığım için  bu saatten sonra da öğrenebileceğimi pek sanmıyordum.

Kadın bıkkınca nefes verirken çaktırmadan geri geri gitmeye başladım. Birkaç adım attıktan sonra kadının gözleri beni bulunca şirince gülümseyip siyah saçlarımı kulağımın ardına yolladım.

"Adam lazım değilse iki hüptüreyim mi? "Dedim şirin şirin. "Kan şekerim düştü de. "

Zaten kaç saattir susuzluktan dilim damağım kurumuştu. İki yudum alsaydım da bir kendime gelseydim bari.

Gözlerini devirdi ve 'iğrenç vampir' diye mırıldandı. Kurttan güçlü bir hırlama daha gelirken güldüm. Ne sanıyorsa kendini, pek bir özgüvenli davranıyordu.

Bakın anladığınızı düşünmüyorum. Açım, susuzum, yorgunum ve sinirliyim. Pek hakaret kabul edecek havam yok yani! Sinir bozukluğuyla kadının dibinde bitip o daha gözünü bile kırpamadan sol gözüne yumruğumu geçirdim. Ne olduğunu kavrayabildiğinden bile emin değildim.

Vampir olmak da işe yarıyordu arada.

Kadının savrulduğu yere yürürken arkamdaki kurt aklımdan çıkmıştı. Şiddetli duygu değişimleri yaşayan biriydim zaten, biraz kendisini hırpalamam gerekiyordu yoksa nah sakinleşirdim. Hem bana ilk saldıran da hakaret eden de oydu. Suçlu olan ben değildim bu yüzden.

"Bana bak kendini bulutların üstünde gören değersiz bok parçası, saatlerdir kana susuz bir şekilde bu amına koyduğumun ormanında yürüyorum ben. Aç ve sinirli bir vampirin nasıl sülaleni sikebileceğini uygulamalı olarak göstermemi istemiyorsan çeneni kapalı tut ve siktir git burdan. "

Kadın yerinde doğrulmaya çalıştı ama kılını bile kıpırdatamadı. Sanırım yetenekli insanlardan biriydi sadece. Karşımda bu kadar çaresiz kaldığına göre yeteneği de bir sike yaramıyordu.

Gümüşlerle ilgili bir şeydi muhtemelen, çünkü hançeri bana doğru yollarken elini kaldırdığını görmemiştim.

Dediklerim karşısında ağzını bile açmadı. Moralim bozulurken dudaklarımı yaladım. Karşımdaki hiç tepki vermeyince de eğlenceli olmuyordu ki! Korkup kaçsaydı bari, o bile yoktu.

Elimi boğazına sararken hareket edememesini şeytan genlerime borçluydum ama görünüşe göre 'akşam yemeğim' bunu bilmediğinden panikledi ve kalp atışları deli gibi hızlandı. Yarı şeytan olduğumdan basit büyükeri kolaylıkla yapabiliyordum ama iş biraz da büyük ve zorlu büyüker olduğunda ebemi gördüğüm de olmuştu.

Gözlerim zevkle parıldadı. Birazdan dişlerimi geçireceğim boynunda gezdirdim dilimi. Köpek dişlerim olabildiği kadar sivrileşti ve gözlerim kan kırmızısına döndü.

Eğer arkamdan "Yeter bu kadar. " diye homurdanmasaydı, kurdun varlığını çoktan unutmuştum. Dönüştüğü yetmiyormuş gibi üzerine kıyafet bile geçirmişti.

Sahi, kıyafetleri nerden bulmuştu ki?

Birkaç hızlı adımda yanıma geldi ve ellerimi tutarak beni yemeğimden uzaklaştırdı.

Vücuduma bir elektrik dalgası yayılırken gözlerim şokla büyüdü. Beynime aynı anda o kadar çok şey doldu ki birkaç saniyeliğine bayılacağımı bile sandım.

Aynı anda gözümün önünden geçen görüntüler ve kulaklarıma dolan sesler başıma ince bir ağrı soktu ama çok geçmeden her şey yok oldu.

Gözlerimi açtım ve bana beklentiyle bakan gözlerini inceledim.

Mühürlümün gözlerini.

..........

simdi yari vampir yari seytan olan ana karakterimizin mührü dokunana kadar anlamamasinin sebebi bi kurt olmamasi tm mi

kurt ablamiz goz goze gelince direkt muhru hissetti ama vampirimizin dokunmasi gerekti

neyse by

girls just want to have fun - gxg [tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin