girls just want to have fun - gxg [tamamlandı]

memnuniyet (😋)

düzenlendi

......

"Hassiktir. "

Evet, dediğim ilk şey buydu.

Ama şoka girmiştim ne yapsaydım!

Dikkatim tamamen dağıldığından ve karşımdaki sarı gözlere daldığımdan az önce yemek üzere olduğum kadının üstündeki hareket etmesini engelleyen büyü de kalkmıştı.

Tabi ben bunu yeteneğini kullanarak yakınımızda bile olmayan bir hançeri enseme sapladığında fark ettim.

Dişlerimin arasından tıslar gibi bir inleme çıktı. Yarı vampir olduğumdan gümüş bana zarar veriyordu ancak ölmem için yeterli değildi, ki bu iyi miydi kötü müydü cidden bilmiyordum.

Ölmüyor olmam canımın yanmadığı anlamına gelmiyordu!

Hızla arkama dönüp göğsüne kaburgalarını çatlatabilecek bir tekme savurdum ve enseme saplanmış hançeri sertçe çekerek gırtlağına sapladım. Ani bir nefes verdim.

Yalan söylemeyeceğim, her an bayılabilirdim.

Kadının yerde yatan bedeninin etrafında hızla büyüyen kan gölüne bakarak yutkundum ve soğuk bedenimde hissettiğim sıcak ellerle kapattım gözlerimi.

Saçlarımı kenara çekerek hançerin bıraktığı açık yaraya baktı. Gümüş olduğu için iyileşmesi de uzun sürecekti, hatta izi de kalırdı büyük ihtimalle.

"Özür dilerim. "

Yavaşça ona döndüm ve yüzündeki ifadeyi okumaya çalıştım. Elleri hâlâ saçlarımın uçlarına dokunuyordu.

"Az önce adamlarından birinin gıtlağını deştim, neden sen özür diliyorsun? "

Yani, özür dileyecek en son kişi oydu şuanda. Bir kere hiçbir şey yapmamıştı ki.

"Mühürlüme saygısızlık etti. Hem başta seni öldürmeye çalışan da kendisiydi. O yüzden özür dilerim. "

Ufak bir tebessüm yüzüme yayıldı ve kafamı öne eğdim biraz utandığımdan. Çok tatlıydı çünkü ama tebessümüm kısa sürdü. Başımı öne eğdiğim için enseme iğrenç bir ağrı girdi, kısık bir inleme kaçtı dudaklarımdan.

Eğer hançer yarasını boydan boya yalamasaydı söylenecektim biraz. Ama sıcak dili bütün acımı unutturmuş ensemdeki karıncalanmaya bakılırsa yaramı da iyileştirmeye başlamıştı.

Öncesinde bir uyarı iyi olurdu aslında. Değişik bir duygu vücudumu sararken tüylerim diken diken oldu.

"Artık acımaz. " dedi ve kendine çevirdi beni. "Bana adını bahşetmeye ne dersin? "

Tavırları hoşuma giderken belime kayan ellerine karşılık boynuna doladım kollarımı. Yüzümü iyice yüzüne yaklaştırdım. "Eylül. " diye fısıldadım.

Benden etkilenmesini istiyordum.

Yutkunuşu bana zaferimi gösterirken ihtiyacım olmasa bile heyecanla nefeslendim. Parmaklarımı saçlarının arasına geçirdim ve hafifçe çekiştirdim.

Elleri kalçalarıma inerken vücudumu vücuduna yapıştırdı. "Benimkini sormayacak mısın? "Benim gibi fısıldamıştı ama lanet olsun ki bunu kulağımın altına üfleyerek yapmıştı.

Ayrıca nasıl bu kadar güzel kokabilirdi. Sanki bütün ormana onun ferah kokusu yayılmış gibiydi, koku dört bir yanımı sarmıştı.

Karnım istekle karıncalanırken inler gibi adını soruşuma verdiği cevap dudaklarıma saldırmak ve kalçalarımı sıkmak oldu.