behind the palace walls

701 78 137
                                    

•••

Gizlice girdiği koridorda sırtını duvara yaslayan Felix sessizce ilerledi, saray sütunlarına asılmış süslerin ve kumaşların altından geçip soluklandı. Attığı her adımda koridora birileri giriyor, yakalanma tedirginliğini arttırıyordu. Ortalık durulduğu sırada ileriye bir adım atmıştı ki yürüme sesleri duvarlara çarptı, koridorun akustiğinde yükselip kalp atışları hızlanmış adamın nefes selerine karıştı. Felix çıktığı sütunun ardına kendini attı, sol eli ile ağzını kapayıp nefesini tuttu.

Adımlar gittikçe yaklaştı, takırtıların arasına bir kadın sesi karıştı. "Ah mübalağa ediyorsunuz genç adam," Kadının kıkırtısı havada dağıldı. "bunlara hiç gerek yok."

Gittikçe yaklaşan sesler kulaklarının uğultusunda boğuldu, yanı başından gelen adamın sesini zar zor duydu.

"Güzellikte olduğunuz gibi şaka yapmakta da bir numarasınız leydim."

Ayak sesleri sarışın adamın ardına saklandığı sütunun önünde kesildi, kendini saklamaya çalıştığı sütunun ardında duran ikiliyi kaskatı durarak dinledi.

"Bir madama leydi demek çok yakışıksız." Yeni bir kıkırtı sırtını sütuna dayamış kadının dudaklarından firar etti, ardındaki kaçak komutandan bir haber karşısındaki flörtöz adama elini uzattı.

"Beni affedin madam," Adam kendine uzatılan eli tutup, "güzelliğinizin büyüsünde gencecik bir leydiden farkınızı ayıramadım." diyerek parmaklarına bir öpücük kondurdu.

Felix, sonunda tanıdık sesin kim olduğunu anladığında sessizce soluklanıp başını yasladığı yerde kımıldattı. Tam rahatlayıp gitmelerini bekleyecekti ki koridorda, çok yakınlarında bir takırtı işitti. Süslerden düşen yuvarlak boncuk mermer zemine çarptı, sekti, sekti ve sekip tıkırtılarının eşiğinde dehşetle gözleri irileşmiş Felix'in ayak ucunda durdu. Sesi duyan kadın telaşla çekilip karşısındaki bedene baktı, adamın parmağını dudaklarına götürüp sessiz olmasını işaret etmesiyle sütunun arkasına ilerlemesini izledi.

Gergin adam geniş sütunu yavaş adımlarla geçti, önce yerdeki boncuğu ardından ise çıplak ayakların sahibini gördü. Göz göze geldiği komutanına şaşkınlıkla baktı. Kadının yanlarına geldiğini işittiğinde yüzüne bir gülümseme yerleştirdi, arkasını dönerek meraklı kadına yaklaştı.

"Sadece süslerden biri düşmüş," Madamın elini güven verircesine tutu. "endişelenecek bir şey yok ama balo başlamak üzeredir. Sizin önden gitmeniz daha iyi olur."

Kadın yakalanmamalarının verdiği rahatlıkla gülümsedi, başını sallayarak son bir şey daha söyledi, ardından genç adamı geride bırakarak kocasının yanına balo salonuna gitti. Onun gitmesiyle sütunun arkasına geçen beden Felix'e baktı, etrafını son kez kontrol edip karşısına çömeldi. 

"Komutan Alonzo, burada ne işiniz var?!"

Gerginliğin verdiği kafa bulantısıyla sessizce gülen Felix, "Asıl sana sormalı, işinin Roberto'yu izlemek olduğunu sanıyordum." deyip Changbin'e gözlerini kısarak baktı. "Madamlarla eğlenmek değil Nicolo."

Changbin işten kaytarmasının ortaya çıkmasıyla gözlerini kaçırırken toparlanıp asıl konuya döndü, "Bunu boş verin, bana sizin aceleyle saraya döndüğünüzü söylemişlerdi." deyip bakışlarını Felix'in yüzüne çıkardı. "Düşman topraklarında ne işiniz var?" Komutanın cevabını beklerken onu sessizce süzüp gömleğinin yer yer kızıla boyanmış kumaşına kaşlarını çatarak baktı, kalın sesi duymasıyla dikkatini sözlerine verdi.

"Neyden bahsettiğini bilmiyorum, ön safların çadırından kaçırıldım," Bundan utandığını belli etmemek için yüzünü buruşturdu. "Kansız Roberto'nun adamları tarafından."

behind the palace walls, hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin