"riki hadi kalk işe gitmemiz gerekiyor hadi..."
"birazcık daha uyuyayım mı ya..."
"seni eve kilitleyip çıkarım."
"tamam, kalkıyorum... bekle."
o yüzünü yıkayıp hazırlandıktan sonra birlikte çıktık. yolda bir sandviç alıp kahvaltı ettik çünkü zaten geç kalmak üzereydik ve evde yemeye vaktimiz yoktu.
şirkette geçirdiğimiz süre boyunca işime odaklanamadım. kendim hakkında düşünüyordum. riki'ye gerçekten güveniyor olmam onunla bir ilişkiye girmeye hazır olduğumu gösterir miydi? aramızdaki yakınlığa zarar gelir miydi? bunları düşünmekten aklımı kaybedecek gibi olmuştum. en sonunda iş çıkışı heeseung'a gitmeye karar vermiştim, ona sormaya.
riki nereye gittiğimi soracak biri değildi ama yine de ona heeseung'a gideceğimi söyledim. başını salladı, "iyi eğlenceler, selam söylersin." söylediği tek şey buydu. o an bunu sunghoon'a söylemiş olsam bana heeseung'a niye gittiğim gibi saçma şeyler soracağını hatırlayıp kendi acınası ilişkime güldüm. sunghoon doğru kişi bile değildi, sadece kaderin bana hayatta insanlara kolayca güvenmemem gerektiğini anlamam için verdiği biri olmalıydı.
heeseung'a gittiğimde, ahır gibi olan evinde oturacak bir yer bulmak için çok uğraştık.
"gerçekten şu evini toplasan keşke..."
"yaşayıp gidiyorum ben... hem sen evimi boşver telefonda önemli bir konu var dedin ne oldu dökül hemen..."
"sunghoon'u gördüm, dün."
"yanına falan mı geldi o piç?"
"hayır. gelmedi, uzaktan gördüm jay'le yemek yiyorlardı."
"ee?"
"sanırım ona karşı hiçbir şey hissetmiyorum. hiçbir şey. nefret bile..."
"sinirli değil misin?"
"onun yüzünden başıma gelenlere sinirliyim. ona karşı kişisel hiçbir duygum yok."
"anladım, bu iyi bir şey değil mi??"
"iyi bir şey olmalı... düşünüyordum da, sence riki'ylr bir ilişkiye hazır mıyımdır?"
"bunu ben bilemem. ama sunghoon'u tamamen atlattığına eminsen denemekten zarar gelmez gibi. ona güveniyorsun, o da sana güveniyor."
"onun da bana karşı böyle hissettiğinden emin miyiz? riki'yle aramı bozmak istemem."
"ben eminim. sana karşı çok düşünceli. sunghoon'u anlattın ya, o yüzden bir adım atmıyor. eğer artık ilerleyebileceğinden eminsen adım atan kişi sen olmalısın. çünkü o atmayacak."
"anladım. haklısın sanırım. riki'yi arayıp dışarı mı çağırsam?"
"olabilir? tanrım inanamıyorum minik bebeğim jaeyun sonunda her şeyi atlatabildi!"
"kes sesini..."
ve heeseung'ı bir süre azarlayıp kendisine sevimli bir ayak attıktan sonra riki'yi aradım.
"alo efendim?"
"riki nasılsın?"
"seni duydum daha iyi oldum sen?"
güldüm. "ben de, müsaitsen buluşalım mı? sana söylemem gereken bir şeyler var."
"öyle mi, müsaitim. buluşabiliriz tabii."
"parka gidelim mi? ya da ben direkt sana gelebilirim evdeysen. heeseung'ın evi sana çok uzak değil."
"sen bilirsin bana ikisi de uygun."
"evine geleyim o zaman?"
"tamamdır bekliyorum."
gitmem 10-15 dakika sürmüştü. yol boyunca nasıl söyleyebileceğimi düşünmüştüm. gerçekten ilginç bir durumdu. bunları tekrar düşüneceğimi asla düşünmemiştim.
"hoşgeldin."
"hoşbuldum."
riki'nin tek odalı minik ve samimi evini her zaman çok sevmiştim. küçük olması nedensiz bir şekilde güvenli hissettiriyordu.
"ee bana ne söylemen gerekiyordu? meraktan ölmeme az kaldı da.."
güldüm. "şey... aslına bakarsan. nasıl söyleyeceğimden çok emin değilim."
"sorun değil dümdüz söyle."
"öyle de çok tuhaf olur ya..."
"söylemezsen daha tuhaf olacak bence."
"bak, aslında dün sunghoon'u gördükten sonra bundan emin oldum. ona karşı gerçekten en ufak bir nefret bile hissetmiyorum. gerçekten hiç kimse oldu benim için. ve bunu düşündüğümde, sana karşı ne hissettiğimi düşündüm.
"sen bana gerçekten çok iyi geliyorsun. seninle vakit geçirmeyi gerçekten çok seviyorum. sana güveniyorum ve seninle güvende hissediyorum. senden hoşlanıyorum. gerçekten. benimle çıkmayı düşünür müydün?"
riki ani sorum üzerine bir süre gülümseyerek yüzüme baktı.
"efendim?"bu sorusu üzerine kahkaha atmıştım. "benimle çıkar mıydın diye sormuştum?"
bu sefer kahkaha atan o olmuştu. hızlı bir hareketle bana sarıldığı için yere düştük. "sonunda onca şeyi atlatabilmene o kadar sevindim ki..."
bu soruma cevap olmuştu, aklımda kalan şüpheleri tamamen silen bir cevaptı. o doğru kişiydi. onun doğru kişi olduğuna dair en ufak bir şüphe duymuyorum artık.
hayatımın bundan sonraki döneminin daha iyi olacağına eminim. çünkü bu defa etrafımda sadece güvendiğim kişiler var. kader yüzüme gülmeye karar vermiş olmalı.
o gece evime dönerken, bilekliğimi çıkarttım. sunghoon'u anımsatan tek eşyamı. artık ona ihtiyacım yok. onun varlığına ihtiyacım yok. riki'nin enerjisi benim için yeterli.
_______
05.08.23
bunu da ayin 4unde yani dun atmam gerekiyodu hic hatirlatmamissiniz neyse bu bolumu cok seviyorum jaeyunum mutluluklar omrumm
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✓ fate ⌗ jake × sunghoon ×(riki)
Fanfictionbizim kaderimizde birlikte olmak yoktu. [story] ©jadedstilll - 2023