İlk Victory kickoff kurgum umarım beğenirsinn!
~Keyifli okumalar📃
Bu duygu abartılmaya layık mı gerçekten?Eskiden sorsalar ya basitçe cevap verir ya da fazla düşündükleri fikirlerim arasındaydı. Zira bir kısmı doğruymuş. Belki fazla düşünmek aşkın parçasıdır diyenler olur ama... Düşünmeden nasıl aşık olucaz? Nasıl sevicez? Düşünmeden aşık olabilir mi bir insan? o gülümseme olmadan.
Aşk eski Bir yalan...
Omzuma dokunan el ile başımı kaldırdım. Gözümü tam açamadım. Gözlerimi ovuşturarak esnedim. Bir çift şefkatli göz bana bakıyordu.
Bana bakıp ayrı bir kahkaha patlattı. Sorar gözlerle ona baktım. Telefonunu çıkarıp bana uzattı. Kamerada kendime baktım. Alnımın üzerinde iz kalmıştı. Resmen harita çıkmıştı.
"Uyudum deme bana." dedi yumuşak sesiyle. Etrafta hafif bir uğultu vardı. Öğrenciler kendi aralarında konuşuyorlardı. Fazla kişi yoktu. 7 kişiydik sınıfta. Ahh evet cezaya kalmıştık.
Derste öğrencilerin oyununa gelmiştik. Sensei Hime'nin sinirinin yansıması olarakda cezaya kalmıştık. Genelde pek iç açıcı değildir ama bugün tam fazladan ders çalışma havamdaydım.
"Hayır ya kitabı okumaya dalmışım."
Kitabı ona doğru sallayıp hafif gülümsedim. Kaldığım sayfaya ayracımı yerleştirdim. O esnada gözüme kitaptaki cümle gözüme takıldı.
-Beğendiğiniz bedenlere hayalinizdeki ruhları koyup, aşk sanıyorsunuz... Yazık.
İnsanlar aşkı ne kadar basitleştirmiş böyle... Baktıkça utanıyorum. Aşk, kendini taşıyamayacak herkesin dilinde. Belkide o kişilerden biri ben olucam...
Hafifçe boğazımı temizleyip kitabı çantama koydum. Gül kurusu saçlarımı toplayıp peçemlerimi önümde serbest bıraktım.
Cezaya kaldığımızda genelde herhangi bir belgenin özetini veya tez görüşünü yazardık. Onun için bir deste kağıt önümüze aldık.
Kapanan kapının tok sesi sınıfta yankılanmıştı. Herkes önüne dönüp üzerini düzeltti. Sınıfta sadece Bayan Chika'nın topuk sesleri vardı. Cat-eye model gözlüklerinin arkasında ki disiplinli bakışları insanın içini ürpertiyordu.
"Ben kaçar büyük patron geldi." Gülümseyip el salladım. Herkes tekli sıralarda oturmuştu.
Tagi ile birbirimize bakıp hafifçe güldük. Uyarı üzerine önümüze döndük. Ellerimi ciddilik ile birleştip Bayan Chika'yı pür dikkat dinlemeye başlamıştım.
(...)
Son cümlelerimi yazıp kağıdı bıraktım. Bileğim dehşet bir şekilde acıyordu. Hafifçe döndürmeye başladım. Sol elimle sağ elimin bileğine masaj yapmaya başladım.
"Son 5 dakikanız!"
Uyarı üzerine kağıdıma pardon kağıtlarıma bakmaya başladım. Kağıtlarımı toplayıp Bayan Chika'nın masasına bıraktım. Tagi benden önce çıkmıştı. Beni beklememesini söylemiştim. Çantamı alıp sınıftan sessizce çıktım. Kollarımı açıp gözlerimi sıkıca kapattım.
"Ohh be sonunda bitti!" Sesim koridorda yankılanınca gözlerimi yavaşça korkarak açtım. Kimse yoktu elbet ama bayan Chika'a hala sınıftaydı. Birden içimi bir korku kapladı. Arkama bile bakmadan olduğum yerden tüymeye başladım...
Bahçeye çıktığımda nefes nefese kalmıştım. Merdivenlerden hızlıca inip okula baktım. Sanırım yırtmıştım. Nefesimi düzene koymaya çalışıyordum. Suyumu alıp birkaç yudum aldım.
"Bu ne telaş böyle?" Gelen ses ile irkildim. Bugün bi sağlam geçse herkes hayalet gibi.
"Sen miydin Ryuuji? Ödüm koptu." Gülümseyip yanıma geldi. Gözlüğü ona ayrı bir hava katıyordu. Halbuki sadece gözlerinin yorulmasını engellemek içindi.
"Birini mi bekliyordun?"
"Hayır. Yani evet Bayan Chika." Başını ile onayladı. O da biliyordu. Ne kadar gözde öğrencilerden olsada kendiside birkaç kez cezaya kalmıştı."Nasıl geçti?"
"Açıkçası zordu. Gerçi kolay olsa ceza olmazdı.""Geç oldu hadi eve. Kendini kaybetmeden yürü Takatou" diyip başımı okşadı. Bunu genelde Ouzou daha çok yapardı. Diğerleride ondan görüp yapmaya başlamışlardı.
"Sen neden hala okuldasın?"
Dediğimde ellerini cebine yerleştirip öğretmenler odasında ki balkona baktı. Reika'da ordaydı. Bize bakıyordu. El sallayıp gelmesini söyledim. Azıcık bağırmış da olabilirim.Yüzünü önce buruşturup sonra arkasına baktı. Gülümseyip balkondan ayrıldı.Yanımıza gelip sarıldık. Mor renk saçlarından çok güzel bir lavanta kokusu geliyordu. Ayrılıp bana sevgi dolu gözleri ile baktı.
"Bir şeyler içmek ister misin? " Bu sözüne gülmüştüm.
"Çok isterdim. Fakat birileri az önce 'hadi eve Takatou' demişti"
Reika, Ryuuji'ye bakıp gülümsedi.
"Haklı. Geç oldu birazdan güneş batar.Eve gitsek iyi olucak. Hem daha ödevler var."
" Cezanın üstüne bir de ödev mükemmel gider. Değil mi Takatou?" Ryuuji hala bana takılıyordu. Reika bu halimize gülüp elimi tuttu. Okuldan çıkıp yürümeye başladık.
Onlar da evlerine yürüyerek giderlerdi bazende bisikletle. Evlerimiz yakın değildi. Bilakis uzaktı ama yol ayrımına kadar bazen birlikte yürürdük.
Kota bazen kardeşlerinden bağımsız tek başına çıkardı. Aynı okullarda değildik. Ama ara sıra bizim okulun öğretmenlerine bazı konuları danışmak için gelirlerdi. Geçen hafta iki okul birlikte bir proje yapılacağı duyuruldu. Ama daha konu dahil söylenmedi.
Yol ayrımı geldiğinde ikisine veda ettim.
"Hafta sonu parka gidelim mi?" Gülümseyip başımı salladım.
"Diğerlerine haber vermeyi unutmayın!!"
Diyip telefonumu elime aldım. Birkaç mesaj gelmişti. Onları cevaplamaya başladım. Birden yüzüme çarpan beden ile telefon elimden düştü. Sinirle ve endişe ile eğilip telefonu aldım.
"Kusura bakmayın." Demişti kibar ses. Yanıma eğilip yardım etmek istedi. Zaten bir telefon neyime yardım ediceksin?! Hışımla yerden kalktım.
"Birşeyin yok ya" demişti.
"Biraz dikkat etseni-" diyemeden önümdeki bedene gözüm kitlendi...
_________________
Merhaba!! Nasılsın?
İlk bölüm olduğu için biraz kısa yazdım. Umarım beğenmişsindir.
Favori karakterin?
En sevdiğin kısım?
Taorin var mı?
İlk kurgum Arkadaşını etiketler misin?
Okuduğun için teşekkürler ederim görüşürüz💗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Night Glow |Victory Kickoff
RomanceKendini kandırma hepsi bir oyun! Seni sevdiğini söylemesi başka şey, gerçekten sevmesi başka...