Jisung'dan
"Minho evde misin?""Evdeyim Hyunjin bir sorun mu var?"
"Seni görmek istiyorum."
"Teşekkürler ama ben kimseyi görmek istemiyorum."
"Ne dedi?"diye sordum Hyunjin'e.
"Bir şey demedi gidelim biz."
Hyunjin cümlesini tamamladığı an Minho'nun evine doğru yürümeye başladık. Korkuyordum beni bir daha görmek istememesinden korkuyordum.Sessiz geçen beş dakikanın ardından Hyunjin sessizliği bozdu.
"Anlatcak mısın?"
"Neyi?"
"Neyden bahsettiğimi gayet iyi biliyorsun Han Jisung öyle değil mi?"
Hyunjin kararlıydı.Her şeyi duymak istiyordu."İki yıl önceydi.Lisedeki ilk yılım bitmişti.Yaz tatili gelmişti.O zamanlar Felix adında çıktığım bir çocuk vardı.Her şey çok güzeldi.Ama ben bir gün aniden rahatsızlandım.İşte o zaman öğrendik bir hastalığım olduğunu.Günlerce hastane de yattım.
Sürekli ilaç alıyordum.Sürekli uyukluyordum.Ama her şeyi duyuyordum.Her şeyi biliyordum.Felix sürekli odamdaydı.Sürekli ağladığını duyuyordum.Sürekli benimle konuşuyordu.Bu şekilde bi kaç ay geçti.Birden gözlerimi açtım.Uyandığım an Felix'i sordum.Koşa koşa odama girdiğini hâlâ hatırlıyorum.İşte onu gördüğüm an keşke hiç açamasaydım gözlerimi dedim.Neşeli,umut dolu olan, gözleri ışıldayan çocuk gitmiş,yerine bir ceset gelmişti.Tüm umudunu ve neşesini yitirmiş,gözleri solmuş bir ceset gelmişti.Birbirimize sıkı sıkı sarıldık.Son kesmiş gibi.
Günler geçiyordu,günler geçtikçe zamanım daralıyordu,zamanım daraldıkça,Felix soluyordu,o soldukça ben kendimi suçluyordum.Neden bilmiyorum ama hem kendimi suçlu hissettim.Eğer Felix ile birlikte olmasaydım bu kadar üzülmeyeceğini
düşündüm.Onu kendimden uzaklaştırdım,sonsuza kadar.