❝kollarına düştüm bu gece❞
Hogwarts yeni yılına muhteşem bir sabahla uyanmıştı. Kuşlar Yasak Orman'nın yüksek ağaçlarında cıvıldaşıyor, güneş her bir pencereden içeri sızıp uykucuları gıdıklıyordu. Herkesi bekleyen yeni bir gün, yeni maceralar ve önlerinde kocaman bir okul yılı vardı. Kale yeniden ona hayran bakışlarla bakan renk renk öğrencilerle dolmuştu.
Mcgonagall huzurla sabah çayını yudumluyor, bisküvilerini yiyor ve Daily Propeth'e göz gezdiriyordu.
Henüz kimsenin bir şeyden haberi yoktu. Huzurlu sabahın oldukça tadını çıkarmaya çalışıyorlardı.
Ancak Çapulcular da kendi tarzlarında bu 'huzurlu sabahın' tadını çıkarıyorlardı.
Hogwarts'ta son yıllarıydı. Ve bu son yılı olabildiğince unutulmaz kılacaklardı. Hogwarts tarihinin gelmiş geçmiş en unutulmaz, en komik, en eğlenceli ve en göz kamaştırıcı grubu olacaklardı. Bunun için çok çaba harcamalarına gerek yoktu aslında. Zaten en unutulmaz öğrenciler olarak Mcgonagall'ın zihnine kazınmışlardı. Hogwarts'ın koridorları dile gelse Çapulcular'ı anlatmaktan Hogwarts'ın kuruluşuna vakti kalmazdı. Portrelerle dertleşsek ağlamaktan boyaları solardı.
Amaçlarına pek tabii ulaşmışlardı anlayacağınız.
Şimdiyse coşkulu kahkahaları kalın duvarlara çarpıyor, tüm okulu inletiyorlardı. Slytherin dostları için muhteşem bir yeni okul yılı hediyesi hazırlamışlardı. Ve sonuçları görmek için sabırsızlanıyorlardı.
"Sadece Sümsükus'un kusmuk yeşili suratıyla büyük salona girdiğini hayal edin!" Sirius'un cümlesinden sonra yükselen kahkahaları birinin dikkatini çekmişti.
"Günaydın, beyler."
Sirius ve James'in arkası dönüktü. Ancak Peter ve Remus rahatlıkla sesin sahibini görebiliyorlardı. Bu sebeple ikisi yüzlerine yayılan koca gülümsemeye engel olmadılar. Sirius arkasını döndüğünde imza sırıtmasını yerleştiriverdi dudaklarına. "Aman Tanrım, saçtığınız ışıklar güneşi bile geçti, Minnie!" James de Sirius gibi sırıtırken gözlüklerini düzeltti. "Üç koca ay ışıltınızdan uzak yaşamak tam bir işkenceydi, efendim."
McGonagall bu afacanlarla uğraşmaya adeta bayılıyordu. İçinden yükselen gülümseme isteğini bastırdı, yalnızca silik bir tebessüm vardı dudaklarında. "Bay Potter, drama yeteneğinizin epey artmış olduğunu görüyorum." Sirius kendisinden bahsedildiğini anladığında gururla göğsünü kabarttı. "Biz bizeyiz Minnie, resmiyete gerek var mı?"
Peter, arkadan fısıldadı. "Umalım da saçtığı ışıklarla bizi kör etmesin." Remus, Peter'e kıkırdarken çaktırmadan elindeki haritayı arka cebine yerleştirmeye çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
in your arms | remus john lupin
FanfictionHepsi saçmalıktı, hepsi. Korkunç bir rüyaydı. Belki garip bir halüsinasyondu. Çölde susuz kalmış bedevi gibi serap görüyordu. Sözcükler o kadar uzuyordu ki fiziksel dünyada sonunun gelemeyeceğini düşünmeye başlamıştı. Gözleri buğulanıyordu, doğruyu...