Gözlerini üzerimden ayırmayan sarışına diktim gözlerimi.
Ulan ne bakıyorsun, demek isterdim ama nazik bir insan olmak öğretildi bana.
Sarışın olması daha çok sinirlendiriyordu beni, sarışın sevmem.
Telefonumu arka cebime sokup ona doğru ilerledim yüzüme nezaketen bir gülümseme takınıp. "Pardon, tanışıyor muyuz acaba?"
Yaslandığı otobüs durağından çekti omzunu, dikeldi. "Hayır ama tanışmak isterdim açıkçası."
Ağzımı açıp reddedeceğim sırada otobüsüm geldi. Gülümseyip "Üzgünüm, otobüsüm geldi." deyip cevap beklemeden otobüse yöneldim.
Bulduğum boş bir koltuğa oturup kafamı cama yasladık ve gözlerimi kapattım. Dershaneye gidiyordum ve bugün dersim sabah başlıyordu.
Her zaman özene bözene çıkardım dışarıya, sabahçı günlerim hariç. Bütün enerjim düşüktü bu yüzden ve hiç bir şeye tahammülüm yoktu.
Yanıma birisinin oturduğunu hissettim ve gözlerimi açıp baktım.
amk sarışını.
Kaşlarımı çattım. O da elini uzatmış tokalaşmayı bekliyordu. Zorla elimi kaldırıp elini tuttum. "Ben Kerem."
Hoşgörümü buraya kadar koruyabilmiştim maalesef. Soğuk bir şekilde ismimi söyledim sadece. "Özgü."
Kaşlarını kaldırıp yine konuşmaya başladı. Oysa yeterince belli etmiştim konuşmak istemediğimi. "İlk defa duyuyorum, ama çok güzel bir isimmiş."
Şahsen ismimi beğenmiyordum. İnsanlara söyleyince şaşırmaları, yanlış anlamaları ve tekrar ettirmeleri iyice soğutmuştu beni. Ama yine de teşekkür etmeliydim. "Sağ ol."
"Konuşmayı pek sevmiyorsun herhalde."
Gayette severdim. "Yanılıyorsun, sarışınlarla konuşmayı sevmem."
___
Aniden yazmaya başladığım bir şey bu. Yaklaşık yarım saat önce heveslenip yazdım ve şimdi yayınlayacağım.
Bi tık kendi hayatımla bağdaşlaştıracağım. Ama genel olarak bir kurgu.
Beğeni ve yorumlarınızı eksik etmeyin 💌