Saatlerdir aynanın karşısında hazırlanıyordum. Söylemiştim, sabahçı olmadığım günlerde kendime oldukça özenirdim. Seviyordum güzel görünmeyi.
Saçımı hallettikten sonra maşayı bırakıp saate bakmaya koştum. Otobüse 10 dakika kalmıştı. Durağa gitmem zaten o kadardı. Hızlıca evden çıkıp durağa koşar adım gitmeye başladım, bir yandan da çantamı kontrol ediyordum. Su almayı unutmuştum.
Neyse otomattan alıveririz artık.
Durağa gelince soluklanıp oturdum. Sarışın geldi oturdu yanıma.
Yahu bu ne gurursuzluk!
"Bugün niye bu kadar güzel olmuşsun?"
Yüzümü buruşturdum. Nasıl bir iltifattı bu? "Teşekkür ederim."
"Güneşi sever misin?"
Ne alakaydı şimdi bu soru? "Evet."
Yalan değildi, güneşi ve yazı severdim.
"Güneşte sarıdır." demesiyle gözlerimi devirdim. Ulan sarıyı değil sarışın erkek sevmiyorum.
"Sarışın erkekler bana çekici gelmiyor. İlgi alanım esmerler, lütfen bu konuyu daha fazla uzatmayalım." Sonunda insani bir şekilde açıklamamı yapabilmiştim. Umarım irtibatımız artık son bulur.
"Ne yani bu yüz de mi sana çekici gelmiyor?"
Bir anda gözlerimin önüne geçmesiyle kafamı geri çektim. Çok ciddi bir şekilde yüzüme bakıyordu.
Arkada beliren otobüse kaydı gözüm ve onu ittirip otobüse ilerledim. Arkamdan o da ayaklandı. Allahım yeto.
Otobüs otobüs olalı bu kadar kalabalık olmamıştır. Bütün şehri toparlamış gelmişti resmen. Of çekip bir yerlere sıkışıp yer edinmeye çalıştım ama herkes zaten tepiş tepişti. Otobüs sarışını almadan kapıyı kapattı. O ise şaşkınlıkla bakıyor ve kapıyı tıklatıyordu. Yüzüme kocaman bir gülümseme yerleşti.
Bu arada adı neydi ya bu sarışının?
Hah kerem.
Otobüs doluluktan dolayı Keremi almayıp ilerlemeye başlamıştı. Yüz ifadesi aklıma geldikçe gülümseyesim geliyordu.
İlk dersin sonuna geldiğimizde giriş kata indim su almak için. Otomat kapı girişindeydi. Parayı atıp suyu vermesini beklerken kapı açıldı.
amk sarışını.
Gözlerimi kaçırıp suyumu aldım ve kaçtım koşar adımlarla. Sınıfıma çıkıp sırama geçtim.
Dünyanın en boş sınıfındaydım. 12 kişi olmamıza rağmen anlaşılmaz bir gürültü vardı her seferinde. Herkes o kadar gürültülü, o kadar dersten bağımsızdı ki aile zoruyla geldikleri çok belliydi.
Bende aile zoruyla geliyordum ya.
En azından biraz vicdan yapıp çalışmaya çalışıyordum ama.
Duyduğum seslerle pür dikkat kesildim. Koridordan sarışının sesi geliyordu. Biriyle konuşuyordu. Beni mi arıyordu acaba? Hemen kafamı sıraya gömüp uyuyormuş gibi yapmaya başladım. Onları dinlemeye çalışırken gözlerim çoktan kapanmaya başlamıştı.
Gözlerimi bağıran biyolojiciyle açtım. Başıma gelmiş bağırarak konu anlatıyordu şerefsiz. Bana inat yaptığını bildiğim için kafamı kalkmaya zorladım. İnatlaşmanın sonu rehberliğin yanıydı maalesef.
Bir kaç gün sonra deneme olacaktık ve bu denemeyle sınıflarımız yeniden düzenlecekti. Seviye sınıfıydı yanı bizim düzen.
Tüm hocalar elimizden geldiğini yapmamızı söylüyordu. Benimse elimden gelen bir hiçti.
Tüm dersler bittiğinde annem arabayla almıştı beni. Otobüs ve keremi çekmekten kurtulmuştum.
Telefonumdan instagrama girdim ve keremin adını arattım. Karşıma yüzlerce hesap çıkmıştı. Soyadını da bilmiyordum ki.
Kerem bizim oralarda oturuyordu yüksek ihtimalle. Benim bindiğim duraktan bindiğinde göre. Acaba nerede oturuyorda hiç karşılaşmadık?
_____
Bu sefer bi tık uzun yazdım.
Lütfen hikayeyi arkadaşlarınızla paylaşın. Büyüsün istiyorum kitap.