Tolga tekrar aynı sokakta ilerliyordu. Yağmurlu, sessiz,karanlık bir sokakta. Gideceği yer belliydi. Sevgilisi Berin'in yanına yanına gidiyordu. Her zamanki oturdukları bankta bu gün yine buluşacaklardı. Orası onların dertleşmek için genelde gittiği bir yerdi. Ama Tolga'nın takip edildiğinden haberi yoktu. Berin'in yanına gittiğinde Berin'in ağladığını fark etti. Berin'in yanında oturdu ve ona sarıldı. Ne için ağladığını sorduğunda ise "Bugün annemin ve babamın öldürüldüğünü kendi gözlerimle gördüm. Polise şikayet etmeye korkuyorum. Bu kişiler beni de tehtit ediyor. Eğer bana birşey olursa beni hatırlamak için buraya gel, gökyüzünü seyret." Cevabını aldı.
Tolga ani bir kararla telefonunu çıkartıp polise şimayet etmek için numarayı tuşladı. Konuşmak için uzaklaştı. Bu sırada Tolga'yı takip eden adamlar bunu fırsat bilerek Berin'i kaçırmaya yeltendiler. Berin'i tehdit eden kişilerdi bunlar. Tolga banka geri döndüğünde ise Berin'i göremediği için endişelendi. Anlattığı şeylerden dolayı korkmuştu ve Berin'i görmemesi iyice endişelendirdi onu. Polisler Tolga'yı önemsememiş, onu ciddiye almamıştı.
Tolga eve gittiğinde ise Berin'i aramıştı. Telefon kapalıydı. Gece uyuyamadı. Aklı Berin'deydi, her zaman olduğu gibi.
Sabah olduğunda polisleri arayıp sevgilisinin kaçırıldığını, birkaç kişi tarafından önceden tehdit edildiğini ve o kişilerin ailesini öldürdüğünü anlatmıştı. Polisler bu sefer gerçekten Tolga'yı ciddiye alarak soruşturmayı başlattı. Tolga'nın yapması gereken şey beklemekti. Veya grubu araştırabilirdi. Online bir polis sitesinden bu grup hakkında birkaç bilgi edindi. 4 kişi olmalarını,kendilerini "The Four" diye tanımlamalarını ve bu tarz birsürü suça bulaşıp hâlâ arandıklarını öğrendi. "Berin'e nasıl yardım etsem" düşüncesini aklından çıkartamıyordu ama elinden hiçbirşey gelmeyeceğini düşünüyordu. Sonuçta polislere haber vererek yapabileceği şeyi yapmıştı. Daha ilerisi Tolga'yı aşardı.
The Four'u biraz daha araştırdığında ise üyeleri hakkında bazı bilgiler öğrendi. Ama gerçekler çok daha farklıydı.