Güneşin denize kavuştuğu zaman, hikayesinden bir sayfasının daha koptuğunu hissederdi. Boşa gitmiş, belki ucuz bir kalemle karalanmış, kırışık bir kağıt parçası gibi.
Önünde durduğu marketin camından yansımasını izledi. Aç ve beş parasız bir adama göre gayet iyi gözüküyordu. Felix, her zaman iyi görünürdü.
Ahlaki değerlerinin çöktüğünü biliyordu lakin bu seviyeye geleceğini pek de hayal edemiyordu. Marketin kapısını araladı, iyi görünümlü bir genç olarak içeri girdi. Rafların arasında yavaş yavaş gözden kayboldu.
Hırsızlık yapmak konusunda hiç deneyimi olmadığının hatta kısa süre önce bunu ayıplayacağının farkındaydı. Ama şimdi, hayat onu farklı bir yere getirmişti. Sanırım değerlerini gerçekten kaybetmişti.
Eline aldığı market sepetine gözüne kestirdiği birkaç yiyeceği doldurdu. Göstermelikti bunlar. Son olarak eline birkaç abur cubur paketini aldı. Yavaşça üstüne giydiği geniş kürkün içine doğru itekledi. Lakin aniden yanağına değen nefesle elindeki sepeti bir anda yere düşürdü.
"Senin gibi güzel çocuklar böyle kötü alışkanlıklara sahip olmamalı."
Arkasını döndüğünde kalp atışlarının hızlandığını hissediyordu. Gerçekten birine yakalanmıştı. Ama "O.." diye düşündü içinden. "Acaba beni ele verir mi?"
"Sen.. beni mi takip ediyorsun?"
Hyunjin sadece gülümsetip göz kırptı. "Sen hırsızlık mı yapıyorsun?" Aniden yüksek çıkan sesi yüzünden endişelenip hemen Hyunjin'in ağzına ellerini kapadı güzel çocuk. "Lütfen sessiz ol, lütfen.."
Uzun boylu olan onun ellerini yavaşça tutup ağzından çekti lakin bırakmadı. Sağ elini tutup dudaklarına götürdü. "Bir şartla." Felix öpücükten hoşlanmazcasına hemen elini çekip üstüne sildi. "Söyle."
"Beni de dahil et planına."
Tek kaşını kaldırıp onun anlamsız istediğini düşünmeye başladı Felix. Ne yapacağı hakkında pek bir planı yoktu lakin akıllıca hareket etmek onun hayatının büyük bir parçasıydı. Bir serseriyi daha plana ekleyebilirdi.
"Neden böyle bir şeye katılmak isteyesin?"
"Çünkü senle bir şeyler yapmak hoşuma gidiyor."
Daha fazla söze gerek olmadığını düşündü Felix. Bu sapık serseri işine yarayabilirdi. Ona aklındaki şeyi anlattı. Yapacakları şey basitti.
"Hem güzel hem zekisin demek.." Felix onu orada bırakıp planı uygulamak adına doldurduğu sepetiyle kasaya doğru ilerledi. Hyunjin raflara yasladığı kolunu çekti ve onun peşinden ilerledi.
Kasaya geldiğinde bir anda bayılan Felix ile herkes onun başına toplandı. Tabiki numara yapıyordu lakin bu konuda gerçekten inandırıcıydı. Elindeki sepeti tekrar yere düşürmüş, planına başlamıştı.
Hyunjin ise bir anda çocuğa doğru koştu. "Sevgilim!! Açılın lütfen, o benim sevgilim." Bu kısım planlarında bu şekilde değildi lakin Hyunjin işe eğlence katmayı severdi.
Herkes güzel çocuğun başında toplandığında ve endişeler arttığında Hyunjin doğaçlamasına devam etti. "Ah sevgilim... seni gece bu kadar zorlamamalıydım."
Felix bir anda gözlerini açıp ona baktı. Daha sonra durumu fark edip baygınlıktan yeni kurtulmuş gibi davranmaya başladı. Hyunjin ise gülmemek için dudaklarını ısırıyordu. Vatandaşlar Felix'e geçmiş olsun dileklerini ilettiğinde birkaç dakika daha oyalanıp hiçbir şey almadan marketten yavaşça çıktılar. Tabi bu diğerlerine göre öyleydi. Bu kargaşada kimse Felix'in kürkünün altındakileri görememişti.
Rahatladığını hissetti lakin yanındaki gülen çocuğu gördüğünde onun omzuna doğru yumruğunu savurdu. "Ne salak adamsın sen! Öyle şeyler denir mi?"
"Ama sevgilim... kızmamalısın bana."
"Sen gerçekten çekilmezsin."
Felix onunla işinin bittiğini düşündüğü için daha fazla uzatmadan geldiği yöne doğru ilerledi. Lakin arkasından ona yetişen hızlı adımlar sayesinde yalnız kalamamıştı. "Hani nerde benim payım?"
Felix omzunun üstünden baktı ve kürkünün içine sıkıştırdığı abur cuburlardan birini çıkardı. Hyunjin ise gülüp onun elini tekrar kürküne doğru itti. "Ciddiye alma beni, şaka yapıyorum sadece. Bensiz gitmeni istemiyorum."
Tekrar göz göze geldiklerinde sabır dilercesine iç çekti küçük olan. "Senden kurtulmak için ne yapmam gerek?"
"Hiçbir şey yapamazsın ama benle kalabilirsin."
"Senle kalmak mı? Sen evsiz ve işsiz değil miydin? Her gün benim peşimdesin de."
Hyunjin, işaret parmağıyla Felix'in üstündeki kendi kürküne dokundu. "Sokakta kaldığın belli güzel çocuk. Yoksa bu kürkü günlerce giyecek biri gibi değilsin. Beni yanlış anlama, bunu giymen gururumu okşadı. Ama seni kurda kuşa yem edemem. Benle kal."
Felix bu teklifi beklemiyordu ama değerlendirmeden geçecek kadar salak da değildi. Evsiz ve çaresiz kaldığının farkındaydı. Hyunjin'in nasıl biri olduğunu dahi bilmiyordu ve bunca karşılaşmayı düşününce ondan tırsmıyor da değildi. Fakat derinlerinden bir his bu yabancının güvenli olduğunu söylüyordu.
"Seni tanımıyorum bile."
"Tanıman için fırsat sunuyorum sana. Bu güzel yüzü tanımak isteyeceğini biliyorum."
Kendini övmesi egoistliğinin mi yoksa öz güveninin göstergesi miydi bunu düşünmek gerekirdi ama haksız da sayılmazdı.
"Nerde kalıyorsun peki?"
Hyunjin bu soruya gülümseyip çocuğu yürümesi için yönlendirmeye başladı. "Teklifimi kabul edeceğini biliyordum. Büyükbabamın dükkanının üst katındayım. Uygun mudur size beyfendi?"
"Sus ve yolu göster."
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Hırsızlık yaptıkları için onları kınıyor ve yorum ve oylarınızı bekliyorum muah
Love you~