Güneşi esirgemiyorsa gökyüzü birileri bedelini ödediği içindir.
-Nevzat ÇelikSene 2018...
Züleyha, bu sefer Yusufuna kavuşamadı.
Evleneceklerdi belki...
Olmadı ama. Ne Yusuf Züleyha'yı gördü ne de Züleyha Yusuf'u vurulurken. Teröristlerle çıkan çatışmada hain bir terörist tarafından şehit edilmişti ikisi de.
............................................................................
Asena, arkadaşının şehitliğini öğrenmişti kapının önünde. Babasına düşmüştü haberini vermek annesine. Bir baba için en ağır şeydi bu haberi vermek ama zorundaydı. Bu onun göreviydi çünkü. Hiç ağlamadı babası. Gurur duyuyordu çünkü. Onu böyle görse üzülürdü diye düşündü bu nedenle ağlama isteğini tuttu. Umutla ona kavuşacağı günü bekliyordu babası.O an Asena için Dünya durmuştu sanki. Her şey durmuştu. Sadece ağlıyordu. Annesine sarıldı arkadaşının. Bugün acılarımızı paylaşma günüydü çünkü.
...........................................................................Bugün aşık vuslatına erecekti.
Coğrafyamda doğdu tevhidi güneşi.
Üfleyerek güneşi söndüremezler.Güneş doğmadan namaza kalktı genç kız. Önce abdest aldı. Sabah namazı ezanını duyana kadar Kur'an okudu ve ezan okununca namaz kıldı. Sonra tekrar Kur'an okudu ve Güneş doğmuştu okurken. Nereye bakarsanız bakın gökyüzünde Hilal'i göreceksiniz dedi Güneş'e bakarken. Kendine kahve yaptı. Düşündü öylece evreni. Her şey bir düzene göre sürüyor. Sabah kalkıyorsun akşam uyuyorsun. Zaman geçiyor. Her gün belirli vakitler namaz kılıyorsun. Her gün hayatını namaz vakitlerine göre düzenliyorsun.
Her şeyin ölçüsü ve bir vakti var. Tıpkı Güneş'in doğma ve batma vakitleri olduğu gibi dedi genç kız. Sonra kitaplığına yöneldi ve bugün yine ilmihal kitaplarından hangisini okuyacağına karar verdi. Sonuçta Oku diye başlıyordu Kur'an. Hz. Peygamber(s.a.v)'e gelen ilk ayetti. Sonrasında kahve bardağını koydu masaya. Kahvaltı hazırladı. Kahverengi masanın üstüne kahvaltılıkları serdi. Mavi dolaptan tabak aldı. Sonra bir çatal çıkardı. Kahvaltısını yaptı.
Okula gitmek için hazırlandı. Saçlarını
topladı. Kahvaltı hazırladı. Kahvaltısını yaptıktan sonra ayakkabılarını aldı. Aynada kendine baktıktan sonra saatine baktı. Servisin gelmesine yarım saat vardı. Arkadaşı Meva'yı alıp öyle gidecekti. Yürümeye başladı. Etraf çok güzel gül kokuyordu. Her yerde beyaz ve kırmızı gül vardı. Arada pembe güllerde bulunuyordu. Bir yandan kuş sesleri diğer yandan köpekler vardı etrafta.Bir tanesi önüne çıktı. Sevdi köpeği genç kız. Çantasından köpek maması çıkarıp koydu. Avcunu açtı ve bir miktar su döküp köpeğe içirdi. Köpek suya doyana kadar aynı hareketleri yaptı. Karnı doyan köpek eline bir pati attı. Asena gülümseyerek oradan uzaklaştı. Meva'yı görmüştü yanı başında.
"Köpekle arandaki bağı bölmek istemedim o an. Zira gülüyordun köpeğe. Diyaloğunuz baya iyiydi." dedi gülerek.
"Ya gülme!" dedi şakayla karışık sitem etti.
"Tamam canım gülmüyorum." dedi yüzünü yana çevirerek güldü.
"Görmedim sanma! ama neyse"dedi ve otobüse bindiler.Meva alt mahallede oturan arkadaşıydı. Babası din kültürü öğretmeni annesi doktordu. Babasından ve annesinden ilim öğreniyordu. Annesi ona yaratılış hikmetlerini babası ise ilim öğretiyordu.
Meva komando olmak istiyordu çünkü o Doğu Türkistan için üzülüyordu. Bu nedenle mavi bereyi isterdi hep.Otobüsten indiler ve bir adım attılar merdivenden. Bu onların ilk girişiydi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Vatan Meselesi
CasualeBu Reyyan Asena. Kendisi bir astsubay. Bir kadının güçlü olabileceğini gösterecek kadar cesur bir kız. Cesareti gözlerinde toplanmıştı. İntikam... İntikam istiyorum! Tüm şehit çocukları için, tüm şehitler için, içimde ukte kalan her hüzün için, bize...