"Koordinatlar tam olarak bu noktayı gösteriyor, onu bulduk."
"İşte benim sevgilim, hadi gidip Hyunjin'i alalım."
Seungmin günlerdir yaptığı araştırma sonunda Hyunjin'in telefonundan bir bağlantı aldı. Zor bir tarama sonunda onun nerede olduğunu buldu ve diğerlerine haber etti.
Herkes yanına yeterli mühimmatı aldıktan sonra arabaya binip Hyunjin'in telefonundan ulaştıkları sinyale doğru ilerlemeye başladılar.
"Çok şükür ki onu bulabildik."
"Senin sayende seungmin, sen olmasan bulamazdık."
"Tabiki de bulamazdınız,ben harikayım."
"Öylesin bebeğim."
Dakikalar sonra Hyunjin'in bulunduğu yere geldiler. Eski terkedilmis bir depoya benziyordu. Arabayı bir yere gizledikten sonra indiler ve bellerindeki silahları ellerine aldılar. Chan ikisinin önüne geçip konuştu.
"Plan çok basit, adamları öldürüyoruz ve arkadaşımızı alıp gidiyoruz." Felix ve Seungmin kafalarını sallayıp önlerinden ilerleyen Chan'ı takip etmeye başladılar.
Deponun girişine geldiklerinde durdu Chan. Felix'e etrafta ve içeride kaç kişi olduğunu tespit etmesini söyledi. Felix elindeki silahı beline taktıktan sonra deponun etrafını sessiz adımlarla incelemeye başladı. Duvarlardaki delik ve pencerelerden içeriyi gözetledi ama bir sorun vardı ki o da içeride hiç bir yaşam belirtisinin olmamasıydı. Hemen diğerlerine söylemek için yanlarına ilerlemeye başladı. Yanlarına geldiğinde Seungmin konuştu.
"Baktın mı? kaç kişiler?"
"İçeride bir tane böcek bile yok. Hyunjin'i kaçıran kişi başına bir tane bile koruma dikemeyecek kadar aptal olabilir mi?"
Bu, üçüne de mantıksız gelmeye başladı. Kim rehin aldığı kişiyi başı boş bırakırdı ki?
"Belkide o kişi aptal değil zekidir." Diye söylendi Seungmin.
"Ne demek istiyorsun?"
"Kimse rehinisini başı boş bırakmaz değil mi? Geleceğimizden bir şekilde haberleri olmuş olmalı. Ya şuan yanı başımızdalar ya da büyük bir tuzağın ortasındayız." Felix ve Chan etkilenmiş şekilde seungmin'e bakmaya başladılar. Bazen zekası onları korkutuyordu veya seungmin çok fazla aksiyon seviyordu.
"İlk önce içeriyi kontrol edelim, Hyunjin yoksa aramaya devam ederiz." İkiside Chan'ı onayladıktan sonra silahlarına sarılıp yavaş ve sessiz adımlarla içeri girdiler. Silahlarını karşılarına dogrultmuş bütün köşeleri arıyorlardı. Seungmin'e göre Hyunjin'in buralarda bir yerlerde olmalıydı ama Felix'in dediği gibi içeride yaşam belirtisi yoktu.
"Herhangi bir şey buldunuz mu?"
"Hayır, hiç bir şey yok burada." Etrafına bakarak konuştu Seungmin. Bakınırken gözüne bir şey çarptı. Yerde bir eşya duruyordu. Yavaşça ona yaklaştı. Silahı beline takıp yere eğildi ve yerdeki eşyanın bir telefon olduğunu gördü. Eline alıp bakınca bunun Hyunjin'e ait olduğunu anladı. Doğrulurken konuştu.
"Bakın burada ne buldum." Felix ve Chan hemen Seungmin'in yanına geldi ve bulduğu şeye baktılar. "Bu telefon hyunjin'in değil mi?" Dedi Felix. "Aynen öyle, bu da neden burada kimsenin olmadığını açıklıyor."
"Burası temiz olduğuna göre geri dönelim." İkiside Chan'ı onayladıktan sonra beraber dışarı çıktılar. Nasıl buraya geleceklerini öğrenmiş olabilirler ki? Takip edilmediklerinden de eminlerdi.
Düşüncelerinde boğulan üçlünün sessizliğini bir sayaç sesi bozdu. Chan etrafına bakınmaya başladı. "Sesi duyuyor musunuz?"
"Eğer bip bip diye öten şeyden bahsediyorsan çok yakınımda duyuyorum." Dedi Felix. Chan bakmaya ederken deponun girişinde ki patlayıcıları gördü.
"Siktir,bomba yerleştirmişler, uzaklaşın hemen!"
"Olmaz, kaçarak kurtulamayız." Dedi Seungmin. Felix yaklaşıp Seungmin'in kolunu tuttu. "Hasta mısın sen ne kadar hızlı koşarsan o kadar az yara alırsın, koş hemen!"
"Anlamıyorsun Felix, bu patlayıcıların bir tanesi bile kilometrelerce ötede ki birini bile yaralayabilir. İmha etmeliyiz."
"Parçalanmak mı istiyorsun salak herif koşsana!" Chan yaklaşıp Felix'in kolunu tuttu. "Felix bırakta yapsın,ne dediğini duymuyor musun? 58 saniye kaldı." Sinirle kolunu kurtardı Felix. Daha sonra Seungmin çantasındaki bir penseyi çıkarıp bombaya yaklaştı. Mekanizmayı açtığında içine baktı ve bir sürü farklı renkte kablo gördü. Sessizce küfürler mırıldandı. Kabloları takip ederek hangisini kesmesi gerektiğini anlamaya çalışıyordu. Bu esnada süresi azaldı. 30 saniyesi kaldı. Kesmeyeceği kabloları eledikten sonra geriye iki tane kablo kaldı.
"Neleri kesmemem gerektiğini biliyorum ama bu iki tanesinden hangisinin kesmem gerektiğini bilmiyorum çocuklar."
Felix ve Chan şok içinde birbirlerine baktılar. Sonra Chan bakışlarını Seungmin'e yöneltti. "Seungmin,bana köpek alacağın konusunda söz vermiştin,sözünü tutman lazım,kendine güven kes şu kablolardan birini." Seungmin Chan'ın dediklerinden sonra gözlerini bir kaç kere kırpıştırdıktan sonra bombaya baktı 10 saniyesi kalmıştı. Penseyi kırmızı olan kabloya yaklaştırdı. Gözlerini kapattı. Derin nefes aldı. "Chan eğer şimdi öleceksek söylemeliyim ki seninle evlenmeyi çok istiyorum."
~
"Arkadaşların düşündüğümden daha aptallarmış Hyunjin, doğrudan tuzağıma düştüler."
"Eğer onlara bir şey olursa seni mahfedeceğimi bil Minho."
"Burdan sağ kurtul, sonra düşünürüz onu."
Bir kaç saat önce Felix'ten aldığı mesaj ile konum değiştirmek zorunda kaldı Minho.
Seungmin ve Chan'ın yola çıkacağını anlayınca hemen Minho'ya yazdı.
Felix-Minho
-Seungmin akıllısı yerini buldu Minho, başka bir yere geçin.
sonunda buldu, bende ne zaman şu bombaları patlatabileceğiz diye endişelenmeye başlamıştım.
-Eğlencenin sırası değil Minho.
Sinirlenmene gerek yok bebeğim.
-Bebeğim? Jisung duymasın.
Merak etme. Diğerleri bombayı yerleştiriyor,sen şüphe çekmeden rol
yapmaya devam et.-Bunların alacağım parayı arttıracağını düşünüyorum. Nede olsa canımı ortaya koyuyorum.
Elbette. Anlaşma anlaşmadır.
-Hyunjin'i nereye götüreceksin?
Kendi evime götüreceğim.
-Daha güvenli bir yer olamazdı zaten.
Aynen öyle.
~
Lafını bitir bitirmez kabloyu kesti Seungmin.
Herkes yüksek sesin ardından ağır bir acı hissedeceğini düşünürken,hissettikleri tek sey rüzgar esintilerinin tenlerini okşamasıydı. Seungmin gözlerini açıp bombaya baktı. Sayaç, 1 saniye kala kablo ile iletimini kaybettiği için kendini durdurmuştu. Bu da bombayı etkisiz hâle getirmişti.
"başardın Seungmin!" Chan, seungmin'e koşup sıkıca sarıldı ve etrafında döndürdü. Seungmin ona karşılık verirken kendi kendine konuştu. "Başardım Chan, kurtardım sizi."
Felix sarılan ikiliye baktı. Bunu Minho'ya söylediğinde sinirlerinin nasıl bozulacağını çok iyi biliyordu. Kendisi içinde endişeleniyordu. Minho'nun onu öldürmemesini ummaya başladı.
"Hadi eve dönelim,Hyunjin'den başka bir sinyal alana kadar araştırmaya devam ederiz." İkili kafasını salladıktan sonra hep birlikte arabaya binip eve döndüler.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
oath of revenge/Hyunho
Fanfiction"Senin için bu kadarmış." "Beni öldürmeyeceksin." "Haklısın, seni öldürmeyeceğim," "Seni öldürmem için yalvaracaksın."