3| Katl

411 90 79
                                    

Selamlar, nasılsınız? Nasıl gidiyor?

Bu bölümü okuduğunuz tarihi ve saati benimle paylaşır mısınız?

Ben bu hikayeyi yazarken inanılmaz bir keyif alıyorum, umarım siz de okurken benim aldığım kadar keyif alırsınız. Lütfen oylarınızı ve yorumlarınızı esirgemeyin. Düşüncelerinizi, yorumlarınızı, hissettiklerinizi görmeyi çok isterim.

Herkese iyi okumalar, kocaman kocaman öpüyorum yüreklerinizi.

katl: öldürme, öldürülme

çünkü ateşin çizgileri, ateşin kanunu yoktur.
ateş, yalnızca ateştir.

🍋

İtalya'daki hayatımın birinci yılına yakın bir dönemde kapımda bulduğum ikinci isim ruh eşim Kim Taehyung olmuştu. Her ne kadar onu görünce korkuyla kalbim göğsümün içinde birkaç takla atmış olsa da mutlu da olmuştum. Arada mutlu olabildiğim de oluyordu işte. Taehyung'un görmeyeli epeyce uzamış gece karası saçları güzel gözlerinin üzerine dökülüyor, bir kısmı da kulağının arkasına sıkışıyordu. Saçlarını ensesinde topuz yapmıştı, dudakları her zamanki koyu bir kızıllıktaydı ve dişlerinin izi çıkmıştı üzerine. Öfkeliydi, öfkesinin kokusu burnuma doluyor, ona attığım tek bir bakışla bile suratıma tokat gibi çarpıyordu.

Korktum, korkudan kapıyı suratına kapatmak istedim. Taehyung'u görmek için yeterince güçlü değildim. Tüm derdimin ortağı, tüm kederimin birinci elden şahidiydi o, kalbimden sızan kanları hep o silmişti, taki onun bile silemeyeceği kadar çok kanayana kadar. Ruh eşimdi Kim Taehyung, tanrı bizi birbirimizi tamamlayalım diye yaratmıştı. Tam yetmiş yedi gün vardı doğumlarımızın arasında, bana kalırsa beni yarattıktan sonra yedi günde Taehyung'u yaratacakken ne kadar noksan kaldığımı fark etmişti ki yetmiş yedi günde ancak benim eksiklerimi de tamamlayabilmişti tanrı. Ben öylesine noksandım, Taehyung ise ikimizi birden tam ediyordu.

Kim Taehyung öfkeliydi, çok öfkeli. Çok kırgındı, kalbimden damlayan kanları takip ederek beni bulmuş, bunu attığı o mesajda da çok belli etmişti. Bir daha da ne aramış, ne sormuştu beni ama şimdi buradaydı. Kapımda.

Her ne kadar o anda ondan korksam da can yarım geldiğinde ruh halim daha yaşanılabilir, katlanılabilirdi. Yeni hayatımın ilk yılı biter gibiydi, ben alışmıştım pek çok şeye. Woosung hyungun göz yaşları eşliğinde bana aşkını itiraf etmesinin üzerinden ise yalnızca iki gün geçmişti. Tanrı, yine eksiklerimi tamamlasın diye Taehyung'u göndermişti bana.

Çok kalmadı ama Taehyung, birkaç saat ayırdı bana yalnızca, ona kalırsa bunu bile hak etmiyordum ama o yine de yapmıştı bunu. Bana kalırsa keşke biraz daha kalsaydı, ama o yine de kaldığı birkaç saatte önce beni ezip geçecek, sonra da ellerimden tutup kaldıracak vakti bulmuştu.

İlk öpücüğüm gitmeden evvel bir öpücük kondurmuştu dudaklarıma, can yarım, demişti, gül bıraktım dudaklarına gül diye. Her şeyimi bilirdi Taehyung, yaralarımın yerlerini, onları açanları ve iyileştirenleri, kabuk bağlasın diye bırakıp gidenleri ve göğsüme hançeri saplayanı. En sevdiğim şeyden hiç bahsetmedi bana, ben de onu Woosung hyungdan bahsetmedim. Can yarımla arama, birkaç ay sonraki ikinci ziyaretinde aslını öğreneceği bir sır mesafesi koydum.

marina riviera|yoonmin 🍋Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin