🍋
ben kardelenler arasına sırıtan kimliksiz ot
sen ayçiçeklerinin yüzünü döndüğü güneşEvimin sokağa bakan pencerisinin önüde tünemiş, çenem bir koluma yaslanmış saatler, belki de toplasan günler geçirmiştim. Yağmur damlalarının pencerelerimi dövüşünü, yere dokunduğu anda yok olan kar zerrelerinin havada uçuşunu bile görmüştüm. Güneşin tenimi yakmak için beni tokatladığı zamanlar da epey fazlaydı. Hatta bazen beni sinirlendirir, titrek ellerimin önümdeki ağzına kadar dolmuş, soluduğum havayı biraz daha zehreden küllüğü düşürmeme sebep olurdu. Alnımı yaslardım ben de cama, öyle gözlerim boşluklarda görmediği bedenleri ararken bir köşedeki karaltı için heyecanlanırdım kimi zaman. Benzer bir ses çalınırdı kulaklarıma çok uzaklardan, kalbimin gürültüsünden sağır olurdum bazen de.
Sigara çıtırtılarımı, sokaktan geçenlerin bilmediğim bir dilde konuşmalarını dinleyerek izlediğim sokaktan suratımda şapşal bir gülümseme ile yürüyerek döndüğüm evime geldiğimde Woosung hyung evde değildi. Birkaç dakika için çıkıp da saatlerce ortada görünmediğim için bana kızgın olmalıydı. Nerede olduğumu, kimle ne yaptığımı biliyordu ve en çok da bu yüzden bana kızıyor olmalıydı. Aylarca, yıllarca adını dahi anmaya cesaret edemediğim adamın tek bir lafıyla yine her şeyi, çektiğim acıları, döktüğüm gözyaşlarını, vazgeçtiğim hayatımı bir kenara bırakıyor oluşuma anlam veremiyor olmalıydı. Ben de anlam veremiyordum zaten, onun anlamamasına şaşmamalıydı.
Ona her baktığımda, kokusu ciğerlerime çektiğim nefese her karıştığında, sesi kulaklarımda her çınladığında, yüreğimin orta yerinde hançerim dahi sızlıyor olsa da ona bakmaya, onu solumaya, onu dinlemeye devam ediyordum. Teni tenimi çekiyor, çağırıyordu. Ona aldanmaya meyilliydim, ona aldanayım istiyordum ve ben her şeyi, her şeyi yine onun için tek kalemde siliyordum.
Anlamıyordum, anlayamıyordum. O da anlamıyor, o da anlayamıyordu. Neden? Neden Min Yoongi bu kadar önemliydi? Neden Min Yoongi kendimden bile önemliydi? Neden bir bakışı, neden gül dudaklarının arasından sarf ettiği tek bir kelimesi, beyaz teninin ufacık bir teması neden beni yine her şeyi görmezden gelmeye itiyordu bilmiyordum.
Nasıl bir belaydı bu? Nasıl bir lanetti? Lanetliydi Min Yoongi, benim cezam, tanrının günahlarım karşısında bu dünyaya gönderdiği azap meleğimdi. Can kıranımdı, paramparçaydım. Nefes kesenimdi, hayal yıkanım, ölüme çağıranımdı. Ne bileyim nasıl bir belaydı bu, öyle bir belaydı ki her şeye rağmen ona koşmadan da edemiyordu insan. Ben anlamıyordum, Woosung hyung da anlayamıyor olacak ki gecenin bir yarısı gelip de yatağın diğer ucunda yerini aldığında gözlerini gözlerime dikmek dışında bir şey yapmamıştı. Sonradan söylemişti, evde işleri olduğu için gecikmişti ama üstelemediğimden ne işi olduğunu da söylememişti bana. Gözlerimin içine bakmıştı, aklımdan geçenleri kendim bile anlayamazken o anlamaya, yaptığım hatanın ne kadar farkında olduğumu görmeye çalışmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
marina riviera|yoonmin 🍋
Fiksi PenggemarPark Jimin, kalbi paramparça olduğunda bütün hayatını arkada bırakarak bambaşka bir ülkede kendisine yeni bir hayat kurmuştur ta ki en büyük kalp kırıklığı Min Yoongi ile yıllar sonra yolları kesişene kadar. idol yoonmin 🍋 iki bin yirmi üç ağustosu