han jisung bir ressamdı ve en güzel eseri ise ölen sevgilisiydi.
☆oneshot (+1)
(uyarı! fic içerisinde rahatsız edici, tetikleyici ifadeler vardır. bunun bilincinde okuyun.)
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
.°˖☆.°˖
minho, belki de en çok beğendiği şiirini sevgilisine okuturken, yüzünde her zamanki heyecanı asılıydı. masasından kalkar kalkmaz jisungun yanına koşturmuş ve duygularını ifade ettiği şiirleriyle dolu olan defterini ona uzatmıştı.
gözlerindeyim, gözlerinin içindeki yıldızlarda yeknesaktır, senin hakkındaki güzel düşüncelerim kalbimle benimsediğim aşk, acı tatlıdır tüm mısralarımda geçer adın sevgilim, papatyaların kokusu senin gerdanından mı çalınır? kötü şeytan değilim ki ben, sevdiğini üzen bir sevdalı olayım o gece gelsin, tüm "kusurlarından" öpüp iyileştireyim seni günahımdır sana olan aşkım çok severim seni, acır canım sana olan aşkımdan gözlerin bağlar beni yaşama herkese isyanımızdır sarılışımız belki çok sevgili tanrımız kabul etmez bizi cennetine biz bize yeteriz sevgimizle
jisung okuduğu kelimelerin ahenkinde kaybolmuştu. sevgilisinin her bir cümlesi, her bir kelimesi onun için o kadar değerliydi ki, gözleri doluyordu bu duygu patlamasından. belki de hiç bitmesin isterdi ama kafasını kaldırıp sevgilisinin gözlerinin içine baktığında, asıl şiirin orada devam ettiğini gördü. şiir gibiydi. büyüleyici, bir yıldızdan daha parlak. tanrı, onun için asırlar boyunca uğraşmış olmalıydı.
"sevgilim, bu çok güzel olmuş."
minho yüzündeki büyük gülümseme ile bakıyordu jisunga. jisungun yanına otururken ise, "hep aynı şeyi diyorsun jisung." diyip kollarını göğsünde toplamıştı. jisung ise sevgilisinin bu tatlı haline kıkırdamış ve kollarını minhoya dolamıştı. sızlanmasına izin vermeden, dudaklarının ulaştığı her bir zerresine öpücükler kondurdu.
"çünkü senin yazdığın herhangi bir şeyin, kötü kelimesinin yanından bile geçmesine imkan yok aşkım." minho, arkasındaki bedene daha fazla sokulmuş, şımarmıştı. kafasını jisungun omzuna koyduğunda bu, öpüşmek istediğine dair bir işaretti. jisung sevgilisinin istediği geri çevirmeden hemen dudaklarını, bal dudaklara bastırdı. balının boynunun ağrımasını istemediği, daha rahat olduğunu düşündüğü için, onu kucağına çekmişti. minho dudaklarını saniyelik olsa bile ayırmadan, jisungun kucağına yerleşti ve ellerini ilk önce geniş omuzlara ondan sonra da, kendisi sevdiği için sevgilisinin uzattığı saçlarına uzattı. dakikalar süren öpüşmeden sonra minho, zar zor ayırdı kendini jisungdan. jisunga kalsa hiç ayrılmayacaktı ki buna kanıt olarak anında mızmızlandı.
"dudakların bal gibi, bırak da tadına bakayım biraz daha," burunlarını birbirine sürtüyordu "balım." minhonun en sevdiği hitap buydu sanırım, jisungun kendisine kullandığı. bebeğim, sevgilim, aşkım, ışığım ve balım. kendisi konuşmaya geldiği zaman, pek beceremezdi kendince ancak aşkını yazdığı şiirler ile göstermeyi çok iyi biliyordu.