Wiler Han'ın Patronu

3 0 0
                                    

*modern zaman*

"Bir varmış bir yokmuş. Hep böyle başlanır hikayeler. Peki neden biliyor musun Jackie?"

"Neden?" diye sordu o maviş gözlerindeki umursamaz bakışlarla. Bıkmıştı benden. Sırf işi erken bitti diye dövmemin üstünden geçiriyorum çünkü buradan sonra gideceğim yer çok sıkıcı. Biraz benimle ilgilense ne olacak? 

"Çünkü yok olan bir şeyden bahsettiklerini ilk cümleden anlatırlar. Olmayan bir hikayenin de bir olmayan kızı varmış. Çok yoksulmuş bu kız. Kibrit satarak geçimini sağlarmış. Babası pis bir adammış ve annesi o daha çok küçükken ölmüş. Küçük kızın getirdiği parayla, içki içer kardeşlerini dövermiş. Kardeşleri soğuktan titrer, ablalarının kazandığı parayla gidip bir iki kütük alıp, ısınmalarına yardım etmeleri için her gün beklerlermiş. Ve bir gün en küçük kardeşi, vebadan ölmüş. İkinci kardeş, ekmek çalarken acımasız bir soylu tarafından vurularak ölmüş ve üçüncü kardeş ise kendini uçurumdan atarak ölmüş. Bu şüpheli çünkü kesin değil intihar olduğu. Arkadaşlarıyla giderken görmüşler en son veledi ve sonra cesedi gelmiş. Sana da garip gelmiyor mu?"

"Kesin cinayet." dedi benimle alay ettiğini belli ederken. 

"Bence de. Neyse işte kızımızın ağlamaktan helak olduğu bir gün babası kızının eline kibritleri tutuşturmuş ve dışarı göndermiş. Bana para getirmeyene kadar gelemezsin eve demiş. Kız el mecbur gitmiş. Üzerinde yırtık bir tişört ve altında paçaları kısa bir eşofman varmış. Kız ne yaptıysa satamamış kibritleri. Ve bir mağazanın önünde yere çökmüş. O an senenin ilk karı gökyüzünden süzülerek düşmeye başlamış. Üşümekten dişleri birbirine çarpıp duruyordu kızın. Aldı kibritleri eline ve tek tek yakmaya başladı. Kendini öyle ısıtmaya çalıştı. Gece oldu, sokaklar boşaldı. Kız tek başımayım sanıyordu ama değildi. Yanına bir kadın oturmuş ve elini çenesinin altına koyup izlemeye başlamıştı küçük kızı. Kibritçi kız son kibriği yaktığında kadın gülümseyerek saçlarını okşamış. "Huzura kavuşacaksın güzel kızım, sadece bana kalbini teslim et." Kibritçi kız duydukları karşısında çok şaşırmış. Kalbini teslim ederse ne olacağını dahi bilmezken "Peki ya babam?" diye sormuş. Kadın ilk başta ne diyeceğini bilememiş. Bu kız, bu halde bile o iğrenç adamı mı düşünüyor diye sorgulamış. "Babanın ruhunu benden daha çirkin biri alacak." Kibritçi kız soğuktan donup ruhu bedeninden çıkınca kadını görmüş. "Neden kendime bakıyormuşum gibi hissediyorum" diye sormuş. Kadın gülümsemiş ve demiş ki, "biz cadılar bazen insanların hayatına dokunmak için masallara girer ve onlara varlığımızı hatırlatırız, sen benim çocukluğumdun, artık ölüme kavuşabilirsin." Kibritçi Kız elini kalbine götürmüş ve söküp cadı kadına vermiş. "Umarım kalbinin olmadığı zamanlar kimseye zarar vermemişsindir." Ve cadı kadın gülerek kalbi bir sandığa kilitlemiş. "Bir prenses benden güzel diye öldürmeye kalktım, ölmedi. Bir Kralın da küçük bebeğini iğneyle lanetledim, korkma hala yaşıyor. Ama kalbimi bu sandıkta ömür boyu saklamaya karar verdim. Çünkü senden çok, pamuk prensesi hatırlayacaklar. O güzel prensesler hep senden daha çok okunacak. Çünkü bu hayat her zaman iyi kalpli olanları yok sayar."

"Bu hikaye böyle değildi sanki, ha Lily? Ayrıca Kibritçi Kız nasıl olur da bir cadı olur. Saçmalık."

"Ha yani cadılar hep kötü mü?"

"Öyle ve öylesin." deyip güldü. "Ki sen en insafsızısın."

"Anlattım ya. Kalbimizi sandığa koyuyoruz işte. Gerekirse çıkarır takarım bu çok kolay!"

"Gecenin bu vakti, tam çıkması gereken yer."

"Okyanusun dibine attım. Üstelik kafam da güzeldi. Hangi okyanus olduğunu bile hatırlamıyorum." dedim hatırlamaya çalışırken. Kolay falan değilmiş, o an idrak ettim.

Lord'un ÖlümüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin