Sıkıntılı hayatından yorulan Jin, sadece güzelce bir uyku çekmek ve dinlenmek istiyordu fakat ertesi gün uyandığında kendini lüks bir sarayın içinde bulmuştu. Güç uğruna acımasızca rekabet edenler arasında hayatta kalabilmek ve ikinci şansını iyi de...
"Basit bir projeyi bile doğru düzgün yapamıyor musun?!"
Patron sinirden köpüren ağzıyla etrafa deli gibi bağırıp çağırdı. Sinirini her seferinde çalışanlardan çıkarırdı, bu sefer de kurbanı Jin olmuştu. Hiddetle belgeleri Jin'in suratına fırlattı ve ofisinden kovdu.
Jin, patronu tarafından aşağılandıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi masasına dönüp işine odaklanmaya çalıştı. Eğer doğru şekilde yapamazsa bu sefer kesin kovulacaktı o yüzden başka şansı yoktu.
Para için gururunu bir kenara atalı çok olmuştu ama yine de içindeki burukluğu bastıramıyordu. Sefillik içinde zar zor yaşamını sürdürebiliyordu ve işinden olursa ölürdü. Yapmayı bildiği veya iyi olduğu başka hiçbir şey yoktu çünkü. O yüzden, görüntüsünü bulanıklaştıran göz yaşlarını geri çekti ve hatasını düzeltmek için titreyen elleriyle telaş içinde çalışmaya geri döndü.
Sonunda eve varabildiğinde saat oldukça geç olmuştu. Kıyafetlerini değiştirmek için fazla yorgun olan bedenini doğrudan yatağa attı.
Artık hiçbir şey düşünmek istemiyordu. Kendine acıyor ve yaptığı şeylerden pişmanlık duyuyordu. O kadar yorgundu ki hiç birini düşünmeden bir an önce uykuya dalmak istedi. Yeni aldığı uyku ilacından ağzına attı ve kendini uykunun tatlı ellerine bıraktı.
°°°
"Bugün ekselanslarının doğum günü. Her şey kusursuz olmalı. Tek bir şey bile eksik olmayacak! Şimdi bir an önce işe koyul ve küveti hazırla."
Yanı başında konuşan insanların gürültüsü uyanmasına sebep olmuştu. Birileri fısıldaşıyordu ama konuşmalarına anlam veremiyordu.
Jin, hâlâ yarı uykulu halde gözlerini açmak için büyük bir çaba sarf ettiyse de geniş camlardan odayı dolduran gün ışığı, gözünü tam açmasını engelliyordu.
Hafif araladığı gözlerini etrafta gezindirirken iki çift göz ile karşı karşıya geldi.
Yatağının başında dikilen adam "Günaydın ekselansları." diyip başını eğdi.
Yatakta doğrulup esnedikten sonra adamın verdiği içeceği içip yataktan kalktı. Kalkar kalkmaz adamın uzattığı sabahlığı giyip banyoya yöneldi ve hazırlanmış sıcak küvete kendini bıraktı.
Gününe sıcak su dolusu küvette başlamak kadar iyisi yoktu. Yanı başına konmuş çerez ve yemişlerden ağzına birer birer attı ve bugün yapacaklarını gözden geçirdi.
İlk önce yapması gereken şey...
Ne yapması gerekiyordu?
Ne kadar düşünse de ne yapması gerektiğini veya neden bir şey yapması gerektiğini hatırlayamadı. Sonra her şey kafasına dank etti.
"Ben, sıradan bir ofis çalışanı olan Kim Seokjin, nasıl sarayda uyanmıştım? Ve neden önemli bir insan muamelesi görüyordum?"
°°°
Can sıkıntısından bir deneme yaptım onu da buraya bırakayım boşa gitmesin (◠‿・)—☆
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
