Hyunjin'den*
Sabaha karşı uyandım. Kendi odamda degildim. Etrafıma bakındım ve Seungmin'in odasında olduğumu anladım. İyi de neden buradaydım?
Odadan çıkıp kendi odama uğramadan Felix'in odasına ilerledim. Kapıyı açtığımda Seungmin ve Felix'in uyuduğunu gördüm. Adım seslerimle Seungmin uyanmıştı. Hemen ayağa kalkıp yanıma geldi.
"Hyunjin, ne yapıyorsun burada?"
Kafam karışmıştı.
"Asıl sen burada ne yapıyorsun, ben neden senin odanda uyuyordum?"
Seungmin 'acaba' der gibi baktı.
"Gece olanları hatırlamıyor musun?"
Durup düşündüm. Odamda çizim yaparken telefonuma gelen bildirime bakmıştım. Ondan sonrasını hatırlayamıyordum.
"En son telefonuma gelen mesaja baktım, sonrasını hatırlamıyorum. Ne oldu?"
"Kriz geçiriyordun. Felix'e söylediklerin pek hoş şeyler değildi ve en son Chan seni geri çekmeseydi Felix'e yumruk atacaktın..."
Şok olmuştum. Bunları ben mi yapmıştım?
"Peki ne mesajı geldi? Mesaj yüzünden mi kriz geçirdin?"
Hafızamı zorlayıp hatırlamaya çalıştım. Telefonumu çıkarıp kontrol ettim.
"Evet sanırım mesaj yüzündendi. Gizli numara, isim veya bir ipucu yok. Yeosang'ın ölümünden beni suçluyor... O an kendimi pek iyi hissetmiyordum bir de bu olunca krize girdim sanırım."
Seungmin başını salladı.
"Felix sana çok kırıldı. Bir süre seninle konuşmaz. Gönlünü almayı denemelisin."
Felix'le küs olmak hoşuma gitmemişti. Başımı salladım. Ve oradan ayrılıp tekrar Seungmin'in odasında dönüp uyudum.
Felix'ten*
Sabah uyandığımda dinlenmiş hissetmiyordum. Uyurken daha çok yorulmuştum sanki. Yatağın içinde oturur pozisyona geldim. Hareketlilik sebebiyle Seungmin de uyandı.
"Günaydın."
"Günaydın, uykumda sen mi beni dövdün?"
Kaşlarını çatıp "Yine ne diyor bu manyak" bakışlarını attı.
"Felix ne anlatıyorsun yine sabah sabah ya."
Yataktan kalkıp banyoya ilerledim. İhtiyaçlarımı giderip çıktım. Chan hyung ve Jeongin mutfakta kahvaltı hazırlıyordu. Daha doğrusu Chan hyung kahvaltı hazırlıyordu, Jeongin ise bir köşede oturmuş Chan hyunga sorular soruyordu.
Aç değildim. Odama gidip hızlıca giyindim, montumu alıp odadan çıktım.
"Chan hyung ben çıkıyorum."
Mutfağın kapısından başını çıkardı.
"Felix yeni uyanmadın mı, nereye bu saatte. Kahvaltı yapsaydık önce."
"Ben aç değilim. Çıkıp biraz hava alacağım. Canım sıkılıyor."
"Tamam dikkat et."
Başımı sallayıp çıktım. Hava gerçekten soğuktu. Yakın zamanda kar yağışı bekleniyordu. Kahve dükkanının yolunu tuttum.
Kahveciye yetişmem yalnızca birkaç dakikamı almıştı. Buranın hem kahvesi çok güzeldi hem de Niki buradaydı.
Yaklaşık 3 dakika sonra Niki elinde 2 kahve bardağıyla yanıma geldi. Bardaklardan birini önüme bıraktıktan sonra karşımdaki sandalyeyi çekip oturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stars In Your Eyes | Hyunlix
FanfictionGözlerinden dökülen yıldızlar hayatımla eşdeğer... Semelix UkeHyun Angst değildir Smut yok