ilk kar

1.4K 176 85
                                    

"Chan Hyung! Chan hyung!"

Kulüp odasında oturmuş çalışmanın başlamasını bekliyordu herkes. Namjoon Hoca işinin çıktığını ve çalışmanın bugün geç başlayacağını söylemişti. Hava durumu tüm haftayı karlı gösterse de çarşamba gününe gelmelerine rağmen hiçbir kar belirtisi yoktu ve herkes karın yağmasını beklemekten yorulmuştu. Seungmin bir eli çenesinde kalorifer tarafındaki sıraya yaslanmış otururken başını cama çevirip de tek tük yağmaya başlayan karı görünce heyecanla kalkmıştı yerinden ve şimdi okulun boş koridorlarında Chan'ı arıyordu.

Fotokopi odasında aradığı çocuğu bulunca koluna sarıldı heyecanla. ''Chan hyung kar yağıyor görmen lazım!''

Seungmin ve Chan bahçeye indiğinde kar yağışı da hızlanmış, yer beyaza boyanmıştı. Chan ömründe ilk defa karın yağışını görmenin verdiği heyecanla gökyüzüne bakıyordu sadece. Chan'ın ağzı kulaklarındaydı yağan karı izlerken ''Çok güzel Seungmin'' diyerek yanındaki çocuğa döndü Chan. Seungmin'in zaten ondaydı bakışları ve Chan'ın yüzündeki mutluluğu izlerken gözleri parlıyordu. Seungmin'i izlerken etraflarında akan zaman yavaşlar gibi oldu. Chan yutkundu yavaşça. Kar yavaşça ikisinin de saçlarına konuyordu, ikisinin de gözleri parlıyordu, ayaklarının altındaki zemin biraz daha uzaklaşıyordu sanki onlardan her saniye.

''Hurraaaaa!'' diye arkadan bağırarak merdivenlerden inen Yeonjun ile korkuyla sıçrayıp o tarafa döndü iki genç de. Karı gören diğerleri de inmişti bahçeye ve merdiven korkuluklarında, cam kenarlarında biriken azıcık karı alıp birbirlerine atarak oynamaya başlamışlardı.

''Kaç hyung'' diyerek Seungmin de koştu yakınındaki biriken karlara ve avcuna alabildiği kadarını alıp Chan'a doğru koşmaya başladı. Başına gelecekleri anlayan Chan da kaçmaya çalıştı Seungmin'den ama çok geç kalmıştı, Seungmin hemen ona yetişip ensesinden içeriye saldı karı.

Bahçedeki herkes birbirine kar fırlatıyor, koşarak eğleniyordu. Nayeon, onun farkına geç varmasının öcünü çıkarmak için var gücüyle fırlatıyordu karları Minhyuk'a, Jisung abisine sataşıyor, Yeonjun elinde nerelerden topladığı bilinmez, koca bir kar topuyla Minjeong ve Yuna'yı kovalıyordu. Herkes kendi dünyasında eğlenirken Minho tüm o karmaşanın ortasında durmuş Jisung'u izliyordu. Ayakkabısının altı yüzünden ıslak zeminde sağlam adımlar atamadığı halde koşan çocuğun düşeceğini anladığı gibi Jisung'a doğru koştu Minho. Jisung tökezlerken bir kol belinden yakaladı onu.

''Minho?''

''Jisung özür dilerim'' diyiverdi Minho tek nefeste. Hala aynı pozisyonda duruyorlardı. Minho'nun bir eli Jisung'un belinde diğeri kolunda, Jisung'un ise iki eli de Minho'nun kollarına tutunmuş şekilde.

''Sana anlatmadığım için özür dilerim. Sana güvenmediğimden ya da anlatacak kadar değer vermediğimden değildi söylememem. Anlatırsam sinirlenip olaya dahil olmandan korktum. Senin için endişelendiğimden söylemedim.''

''Minho iletişim konusunda çok kötüsün gerçekten. Endişelerini bana söyleyebilmelisin. Bu yüzden seninle sorunlar yaşayıp duruyoruz.''

Minho'nun yüzü düştü Jisung konuştukça. Bu konuşmanın nereye gittiğini anlamıştı, olmuyor daha fazla konuşmayalım diyecekti Jisung. Ancak yanaklarına konulan ellerle şaşkın bakışlarını yerden Jisung'un yüzüne çekti.

''Ama bunu birlikte aşabiliriz.''

''Gerçekten mi?'' diye sordu Minho şaşkınlıkla. İlişkilerini bu noktada sonlandıracaklarına hazırlamıştı kendini Jisung'un aklından geçenlerden bir haber.

''Gerçekten. Öğreticem oğlum sana iletişim kurmayı.'' diye güldü Jisung.

Daha fazla dayanamayıp sıkıca sarıldı Minho karşısındaki oğlana. ''Çok mu seviyorsun beni'' diye dalga geçti Jisung tüm kemikleri sıkıca sarılırken.

''Evet, çok seviyorum.''Ani itiraf karşısında ikisi de birbirlerine bakıyorlardı. Minho hislerini daha fazla içinde tutmak istemediğine karar vermişti. Jisung'un da dediği gibi, iletişim kurmayı öğrenmeliydi.

Ancak asıl beklenilmeyen, Jisung'un hislerini itiraf etmesiydi. ''Ben de çok seviyorum seni.''

O an beklenilmeyen bir diğer şeyse Minho'nun Jisung'u öpmesiydi. Hızlı, kısacık bir öpücüktü bu. Jisung'un gerçek olduğunu anlayabilmesi için durup ne olduğunu düşünmesi gerekmişti.

Karşısında utançla kulakları kızaran Minho o kadar sevimliydi ki Jisung uzanıp Minho'yu aynı şekilde öpmekten kendini alamadı. Kısacık, hızlı bir öpücük daha. Minho'nun şu anda yaşadıklarının gerçek olduğunu anlayabilmesi için kendini çimdiklemesi gerekmişti.

''Hadi bakalım gençler kulüp odasına.'' diye bağıran Namjoon Hoca ile herkes oyunu bırakmış okula geri girmişti sakince. 

Çalışma bittikten sonra herkes yavaşça evlerine dağılırken ''İşiniz yoksa bize gelsenize.'' diye bir öneri sundu Chan çocuklara.

''Hayırdır yine mi teyzen doğurdu?'' diye Chan'ın evine gittikleri bir önceki sefere gönderme yapmıştı Minho ama Jisung'tan yediği dirsekle ağzını açtığına pişman olmuştu.

''Minho hariç diğerleri işiniz yoksa bize gelsenize.''

''Özür dilerim.'' diye mırıldandı Minho Jisung ona kızan gözlerle bakınca.

''Ne dedin ne dedin duyamadım?''

Minho bu sefer daha gür konuştu ''Özür dilerim.''

''Tamam sen de gelebilirsin affettim.''

''Bak gördün mü böyle böyle düzeleceksin.'' diyen Felix'e aldırmadan önden önden yürümeye başladı Minho.

Geçen sefer Chan'ın evine gittiklerinde sabah ortalığı toparlamak hepsinin pestilini çıkardığından bu defa ortalığa fazla sıçıp batırmadan vakit geçirmeye karar verdiler. Saat geç olunca hepsi evlerine giderken ''Seungmin, bekle.'' diyerek kapının arkasından montunu alıp Chan da evden çıktı.

''Ne oldu?''

''Ben de seninle yürüyeceğim. Gece yürüyüşü olur hem çok yedik şiştim.''

Chan'ın bahanesine gülüp yürümeye başladı Seungmin. Kar tutmuş kaldırımda düşmemek için birbirlerin koluna girmişlerdi. Chan'ın onunla minik minik bu şekilde ilgilenmesi çok hoşuna gidiyordu. İlgisine karşılık alabilmek onu mutluluktan havaya uçuruyordu her seferinde.

''Bugün için teşekkür ederim.'' dedi Chan bakışlarını adımlardan çekip Seungmin'e dönüp.

''Hangi kısmı için tam olarak?''

''Gelip bana yağan karı gösterdiğin ve altında benimle oynadığın için. Hayatımda ilk defa kar gördüm ve bu seninle olduğu için mutluyum.''

Kızaran yüzünü gizlemek için başını gömdü atkısına Seungmin. ''Önemli değil. Benimle mutlu anılar biriktirdiğin için ben de çok mutluyum.''

Seungmin'in evinin kapısına geldiklerinde durdurdular adımlarını. ''Dahasını da biriktirebilmek için can atıyorum.'' dedi Chan ve uzanıp Seungmin'in yanağına bir öpücük kondurdu. ''İyi geceler.'' diyip arkasına döndü Chan ve ilerlemeye başladı Seungmin'in bir şey demesini beklemeden.

---------
8. sınıfta bir crushım vardı hep böyle zartton zurttan aaa bana baktı ay bana güldü diye heyecanlanırdım. kar yağarken hepimiz bahçeye çıkmıştık ben kendi arkadaşlarımla oynuyordum o kendi arkadaşlarıyla sonra birden aramızda kar topu savaşı başlamıştı ömrümde en mutlu olduğum günlerdendi. sınıfa gidince aaaa bana kar topu attı diye feels krizleri geçirmiştim. o günü hatırladım yazarken ah gençlik...

circus | stray kids ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin