1

93 11 10
                                    

- ♡ -

"günaydın! günaydın, çocuklar."

hyunjin elindeki boya kalemlerini geniş masaya serdi dikkatlice. atölyeye yeni yeni doluşan küçük çocuklar heyecanla öğretmenlerinin masasına ilerlemişlerdi. genç öğretmen dudak büktü, parmak uçları usul usul renklerde gezerken bir yandan da gözlerini onu gülerek izleyen küçüklerde gezdiriyordu. oturduğu yerde dikleşti.

"hmm, bugün hangi rengi seçeceğiz? çok zor! gökkuşağı'nın tüm renklerini kullandık mı çocuklar?"

heyecanla havaya kalkan minik parmaklar, dillerinin ucuna gelmiş şeyleri söylemek için can atan bir avuç çocuk. gülümsedi, hyunjin. dibine kadar gelmiş, utangaç bir şekilde önlüğünü tutan kıza döndü bu defa.

"öğretmenim,

derin bir nefes aldı küçük kız. diyeceklerini unutmuş gibi baktı birkaç saniye, ardından heyecanla elini masanın üzerine dağılmış renklerden birine doğru uzattı.

bunu hiç kullanmadık! diğerlerinin hepsini kullandık ama bu hep köşede kaldı."

hyunjin düşünüyormuş gibi parmağını çenesine yasladı. diğerleri kendi aralarında bu rengi kullanıp kullanmadıklarını tartışıyorlardı. aslında bir hayli gürültülüydü ortam. ayaklandı, öğrencisine kulak vererek gösterdiği kalemi eline aldı. gülümseyerek, kendi resim çantasından çıkardığı kağıdı masasına koydu.

"pekala, bugün mor kullanacağız."

çocukların arasından atölyedeki küçük masalara ilerledi. aslında daha önce nasıl mor rengi kullanmadıklarına anlam verememişti. onlarca rengin arasından belki de en akla gelebilecek olanlardan bir tanesiydi. buna şaşırmayı bir kenara attı. öğrencileri usluydu, bu onun en büyük şansıydı. çocuklar öğretmenlerinin demesine kalmadan heyecanla yerlerine geçmişlerdi.

"mor olan şeyler, hmm, var mı aklınıza gelen?"

"çiçek!"

gelen ilk yanıtla gülümsedi. ardı arkası gelmeyen yanıtları dinlemek hoşuna gidiyordu.

"yatağım da mor benim!"

hyunjin bu defa sesli bir şekilde gülmeden edemedi. shun'un kağıdına karaladığı yatağa baktı. dediğini hemen resmetmiş, ödevini diğerlerinden önce bitirmeyi amaçlamıştı belli ki oğlan.

"ben bisikletten düşmüştüm, öğretmenim. o yüzden benim de bacağım mor? o da olmaz mı?"

hyunjin başını aşağı yukarı salladı. varoluştan mor şeyleri istememişti hiç öğrencilerinden bunda bir sıkıntı yoktu, açıkçası küçük kızın bir morluğu kağıt üzerinde nasıl göstereceğini merak etmişti.

"tabii ki, o da mor değil mi sonuçta? umarım şimdi dizin acımıyordur, min-ah."

kapının usulca açılması beklediği bir şey değildi, öğrencileri kendi hallerine dönmüş fısır fısır konuşarak resim çizerken kapıdan giren felix, hyunjin'in dikkatini çekmişti. hyunjin işe gireli birkaç ay olmuştu, çok kimseyle arkadaşlık kurmamıştı. birkaç samimiyeti olacak gibi olsa da insanlar onu yanlış anlamış, daha yakın olmak için çabalamışlardı. oysa ki istediği şey bu değildi, istediği samimiyet bir arkadaştan öte değildi genç öğretmenin. felix ise ona arkadaşlık için dahi olsa yaklaşmayan tek insandı, garipsese bile umursamamayı tercih etmişti. bu nedendir ki, şu an bir anda felix'in bu sınıfa girmesi meraklandırmıştı hyunjin'i.

"bay hwang."

bay hwang. gülmeden edememiş, daha sonrasında felix'in yüzündeki ifadeyi gördüğünde bundan pişman olmuştu hyunjin. felix, görmezden gelerek devam etti diyeceğine.

sweet creature, hyunlix Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin