2

64 10 13
                                    

- ♡ -

sonbaharın sonları, kasım artık çekilemeyecek kadar soğuktu. felix sıkı sıkı sarındığı montunun fermuarını biraz daha çekiştirdi. bu kuru soğuk sinirlerini bozuyordu, bir an önce bahar gelsin diye düşündü. sıcağı kucaklamak, tazecik açan çiçeklerin kokusunu içine çekmek istiyordu. diğer yandan bu soğuktan hoşlanan hyunjin, felix'in aksine yeterince kalın giyinmemişti. yüzüne esen soğuk rüzgar bir nevi mutlu ediyordu genç çocuğu.

okulun ana girişinde öğrencileri karşılama görevi bu defa ona geçtiği için şikayetçiydi aslında felix. dile getirmese de çilli öğretmen yüz ifadelerini gizlemek konusunda berbattı. bir süredir aralarında arkadaşlık olarak nitelenebilecek bir ilişki gelişen felix ve hyunjin, artık her sabah birbirlerine gülümsüyor, günaydınlaşıyor, üstelik bazı günler birlikte gidip geliyorlardı.

bugün ayrı geldikleri bir gündü, felix son öğrencisini de içeri aldıktan sonra arkasını dönmüş, rahat bir nefes vermişti.

"öğretmenim, burnunuz kızarmış!"

felix gülümsedi. küçük çocuk burnunu heyecanla işaret ederken, felix onun üzerindeki montu çıkarıp askıya astı. kendi önünü de açarken konuşmuştu küçük çocukla.

"çok soğuk, ben senin gibi dayanıklı bir adam değilim sanırım shun. bana daha sonra soğukla nasıl baş edebilirim öğretmelisin."

bunu duyan çocuk dudak büktü. felix, hâlâ gülümsemeye devam ediyordu. en az kendi kadar soğuktan hoşlanmıyormuş gibi duran oğlan, öğretmenine baktı.

"ben de dayanıklı değilim ki, ben öğretemem."

çocuğun hayal kırıklığıyla dolu sesine bir yeni ses eklendiğinde ikisi de o yöne dönmüşlerdi. hwang hyunjin, dedi felix içinden. yüzündeki gülümseme şimdi daha büyüktü. içeri girip arkasından kapıyı kapatan genç öğretmen, üzerindeki montu çıkarıp asmıştı hemen. felix gibi üst üste giyinmediğinden dolayı kolay olmuştu.

"ben öğretirim ikinize de, yetenekliyim bu konuda. biraz benden örnek alırsınız."

kendini beğenmiş ifadesi yüzünde yer edinirken amacı karşısındakileri gülümsetmekti yalnızca. hyunjin, istediğini aldı. felix'in genişleyen gülümsemesini izledi, heyecanla el çırpan küçük öğrencisini gördü. yeterliydi.

"ah! ne kadar da centilmen bir beyefendi. değil mi shun?"

felix, üzerindekinden kurtulduktan sonra diğerlerini taklit ederek astı. küçük çocuğun elini tutmuştu daha sonrasında.

"hyunjin öğretmenim en iyisi!"

hyunjin kıkırdadı. küçük çocuğun yanağından bir makas alıp yürümeye başladı. kolundaki saate bakıp dudak büktükten sonra onu izleyen ikiliye el salladı.

"biraz resim dersi vereceğim sonrasında soğuktan korunma dersleri için sizinle iletişime geçeceğim."

hyunjin, felix'e göz kırptı. felix kızaran yanaklarına engel olamadı, az önce soğuktan titrerken şimdi birden sıcak basmıştı çilli öğretmeni. hyunjin gülmemek için dudaklarını ısırdı. el sallayan öğrencisine karşılık verip sınıfına gitmek için merdivenlere yöneldi. arkasında bıraktığı karışıklık hoşuna gitmişti. felix kendine gelmek adına silkelendi. elini tuttuğu çocuğu alıp sınıfına ilerlerken aklı hâlâ hyunjindeydi.

okul çıkışına kadar, çok sık görüşemediler. ikisinin de bugün dersleri fazlaydı, yemek aralarında ya da ufak tuvalet kaçamaklarında isteyerek olmasa bile denk geliyorlardı. kadere inanmayan felix dahi, az kalsın inanacaktı bu deli saçması şeylere.

sweet creature, hyunlix Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin