6

32 10 3
                                    

- ♡ -

shun, elindeki resim kağıdıyla koşturarak sınıfa girmişti. gülerek felix'e doğru geliyor, elindeki kağıdı öğretmenine göstermek için sallıyordu. felix, gülümsedi. hiç keyfi yoktu ancak öğrencileri hâlâ daha içini ısıtıyorlardı.

"öğretmenim bunu sana yaptım!"

shun elindeki kağıdı öğretmeninin masasına bırakmış, felix'in tepkilerini bekliyordu. felix, kağıdı masasından aldı. çok tatlı bir resimdi. kar yağıyordu, shun, sınıf arkadaşları ve felix kardan adam yapıyorlardı. gülümsemesi genişledi. kağıdı masaya geri bırakıp, saçlarını okşadı öğrencisinin.

"çok güzel olmuş, shun. bunu evimin en güzel köşesine asacağım."

birkaç dakika sonrasında sınıfa doluşan diğer öğrencileri izledi felix. peşlerinden giren hyunjin, görmek istediği son kişiydi o gün. nefesini tuttu. hyunjin, ona gülümseyip bir şeyler söylediğinde duyamadı. öylesine bir baş onayı verdi yalnızca.

hyunjin, anlamadı. felix, onu görünce başını çevirmişti. şaşırmıştı ancak içini kaplayan korkuya da engel olamamıştı. felix, ona neden böyle davranıyordu bilmiyordu. sabah, felix evden gelmemişti. bunu biliyordu çünkü her sabah evden aynı saatte çıkar illaki karşılaşırlardı. okula geldiğinde, felix yüzüne bakmamıştı. sanki bilerek kendisinden kaçıyor gibiydi. hyunjin, bunları görmezden gelip iyimser olmaya çalışsa da artık gerçekten endişelenmeye başlamıştı. felix'i kaybetmek istemiyordu.

"felix? bir sıkıntı mı var?"

felix, bu defa duymuştu. kendini gülümsemek için zorlasa bile yapamadı. hyunjin'e baktı.

"hayır,

önündeki kağıtları bir araya toplayıp düzeltmiş, yerlerine oturan öğrencilerine baktıktan sonra yeniden hyunjin'e dönmüştü

ders işleyeceğim."

felix, hyunjin'i tatlı bir dille kovmuştu. bu durumda olabileceği en nazik kişi buydu çünkü. hyunjin'i biraz görmek istemiyordu. jisung ve minho'da kaldığı gece konuşmuşlardı. dinlemeden yargılamak, yaptığı buydu evet, ancak eğer gerçekler gördüğü gibiyse bunu duymak istemiyordu.

kaçınmayı, bunlardan uzak durmayı tercih etti. bunu kendini korumak olarak adlandırsa da öyle olmadığını biliyordu.

hyunjin, gözlerini kırpıştırdı birkaç kere. felix, açıkça olmasa bile ona git demişti. üstelik ne dalga geçiyor ne de gülüyordu. içini kaplayan huzursuzlukla geri döndü. kapıdan çıkmış, kendi sınıfına ilerlerken saçlarını karıştırmıştı. ne olmuştu birden?

felix, öğrencilerini diğer dersleri için sınıflarında bırakmış biraz dışarı çıkıp hava almayı istemişti. elindeki birkaç dosyayı öğretmenler odasındaki dolabına koymuş, bahçeye ilerlemişti. hiç kimse yoktu, gözlerini kapatıp derin bir nefes çekti içine. birisi gelip dokunsa ağlayacak gibi hissediyordu ancak görmezden geldi.

elindeki su şişesini oturduğu bankta yanına koymuş, arkasına yaslanmıştı. felix, kendi kendine etrafı incelerken yanında hissettiği hareketlilikle bankın diğer tarafına baktı.

"hey, naber?"

kyun, sahiden de merak etmişti. felix, solgun görünüyordu. başını yanında oturan sarışına çevirdi ancak felix onu duymuyor gibiydi.

"felix?"

felix, kendine gelir gibi irkildiğinde kyun'a döndü. fazla yakın değillerdi. bazen karşılaştıklarında selamlaşır, öylece birbirlerinin yanından geçip giderlerdi. felix, şaşırdı ancak belli etmedi.

"teşekkür ederim, kyun. senden?"

kyun, aldığı kuru teşekkürün yanında bir yanıtta alamamıştı kaşları çatıldı. felix, böyleyken hyunjin yanında olur diye düşünmüştü aslında. içindeki meraka engel olamadı.

"bu surat asıklığının hyunjin ile mi bir ilgisi var?"

felix, sinirlendi. neden böylesine bir tepki verdiğini bilmese de kyun'un onu ilgilendirmeyen şeyler hakkında konuşması canını sıkmıştı. bu konu hakkında hassastı ve eşelenmesini istemiyordu. kyun'u yanıtlamadı ancak o bunu 'dur' olarak algılayamamıştı.

"miyeon ile çıktıkları randevu yüzünden mi? miyeon her yerde konuşuyor şimdi. yoksa hyunjin ilişkisinden bahsetmedi diye mi? yakın arkadaş gibiydiniz oysa."

son damlaydı. felix, ayaklandı. sinirden dolan gözleri yüzünden dudaklarını ısırıyordu. sessiz bir şekilde dinlenmek, temiz hava almak için dışarı çıkmıştı ama bu bile zehir olmuştu.

"haddin olmayan konulara karışma, kyun."

felix'in sert ve net sesi kyun'u kendine getirmişti. kendi merakına küfür edip özür dileyecekken felix, çoktan bahçeden çıkmıştı.

saatini kontrol etti, böyle derse giremezdi. öğrencilerini emanet edecek kadar samimi olduğu bir öğretmen de yoktu okulda. eliyle alnını ovaladı. kyun'dan duyduğu şeyler kaçındığı gerçeklerdi. duymamak için elinden geleni yapmasına rağmen yine de dibinde bitmişlerdi. yakın arkadaş gibiydiniz oysa. bir cümle. felix, başından beri her şeyi yanlış anladığından emindi. aptal hissetti yeniden. eve gitmek istiyordu.

hyunjin, dersinden çıkmıştı. bugün için son dersi olsa da, eve gitmek istemiyordu. felix'i öylece bırakmak istemiyordu. bir derdi olduğu belliydi ve hyunjin bunun kendisiyle alakalı olup olmamasını umursamadan düzeltmek istiyordu.

felix, iyi hissetsin diye yapmayacağı şey yoktu. koridorda yürürken, gün boyu aklından bir kere bile çıkmamış olan çilli öğretmeni gördü. başı eğikti, kimseyi görmüyor gibiydi. seslenmek istedi ama ona kalmadan felix çoktan lavaboya girmişti.

felix, bir kere bile hyunjin'e bakmamıştı. sabahtan beri hyunjin onu gördüğü her yerde peşinde dolanıyor, konuşsun diye bir reaksiyon bekliyordu ancak felix cevap vermiyor, mimik dahi oynatmıyordu. hyunjin, o kadar kötü hissediyordu ki bir ara ağlamamak için kendini zor tutmuştu.

çilli öğretmen lavabodan çıktığında peşine takıldı hyunjin.

"lix! derslerin bitti mi? kaçta çıkacaksın? bir şeyler yapalım mı birlikte?"

felix, yutkundu. hyunjin, her peşinde dolandığında onu görmezden gelmek daha da zorlaşıyordu. deli gibi konuşmak istese de bunu kendine yediremiyordu. sakincene hyunjin'e döndü.

"işlerim var. gidecek başka birilerini bulacağından eminim."

hyunjin'in kaşları çatıldı. ondan başkasını istemiyordu ki? felix'in dediğine karşılık birkaç adım ona yaklaştı.

"ben seninle birlikte olmak istiyorum."

felix, geriledi. başını çevirip derin bir nefes vermişti. hyunjin'in yalan söylediğini kendine telkin ediyordu ki yeniden inanmasın.

"ama ben istemiyorum."

hyunjin, dünyasının başına yıkıldığını sandı. yutkunamadı, nefes alamadı. bir anda ne olmuştu, felix neden böyle yapıyordu hâlâ bilmiyordu. bilmediği o kadar çok şey vardı ki, içinden çıkamıyordu. başıyla onayladı felix'i, karşısındaki öyle emin duruyordu ki itiraz edemedi. felix, böyle söylediği için kötü hissetti ancak geri almak için geçti. sınıfına girmek için hareketlendi.

hyunjin hâlâ öylece duruyordu. felix, arkasına bakmadı. sınıfına girip kapıyı kapattıktan sonra masasına oturdu. başını elleri arasına aldığında, ağladığını yeni fark etmişti. 

- ♡ -

elimdekiler bitince napıcam 🥲

sweet creature, hyunlix Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin