Ayna

29 5 3
                                    

İnandığınız bir gerçeği içinizde saklamak zorunda olduğunuz bir zaman oldu mu ? Her seferinde bu gerçekle yüzleşip sustuğunuz. Artık ne yapabilirim bilmiyorum. Tuhaf ama içimde anlamlandıramadığım bu güç bana bir gün zamanının geleceğini söylüyordu. O zaman kimse bana inanmasa da ben kendime inanmalıydım...

     Evrenin bir düzene ihtiyacı olduğuna inandığımız için dört bölgeye ayrılmış şekilde yaşıyorduk. Her bölgenin kendine ait bir gücü vardı. Bu güçler hava, su, toprak ve ateşten geliyordu. Hangi bölgede doğduysanız o bölgenin gücünü taşırsınız seçme şansınız yoktur...


AY IŞIĞI VADİSİ

Burası benim ait olduğum bölge

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Burası benim ait olduğum bölge. Biz gücümüzü havadan alıyoruz. Ayın dört ana evresi dört koruyucu temsil ediyor bu sebepten de bölgemiz ana bölge olarak herkese hizmet ediyor. Bende o koruyuculardan biriyim benim evrem dolunay. Bu bölgenin prensesiyim, adım Amaris. Diğer koruyucular ise : Mayar evresi yeni aydır kendisi görüp görebileceğiniz en iyi şifacıdır. Ondan sonra evresi ilk dördün olan Luna geliyor ailesinin yüzyıllardır yaptığı gibi bildiği her şeyi herkese öğretiyor ve Badru evresi son dördün barınma ve korunma konusunda bildiği savaş taktikleri sayesinde bize çok yardımcı olmuştur. Benim baş yardımcım ve koruyucumda kendisidir...


KIZIL GÖLGE ORMANI

Burası ise Kızıl Gölge Ormanı güçlerini topraktan alırlar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Burası ise Kızıl Gölge Ormanı güçlerini topraktan alırlar. Ormandaki hayvanlar ve bitkiler her bölgenin ihtiyacı için kullanır. Gereğinden fazla av asla yapmayız. Bu yasaktır. Ormanın girişinde bulunan bir kızıl ağaç var ve biz bu ağacın yedi yüz bin yıldır ayakta kaldığına inanıyoruz. Mayar her yeni ay zamanı mutlaka bu ağacın yapraklarından toplar ve bir çok hastalığın tedavisinde kullanır. Tabi ki burayı yöneten birisi daha doğrusu birileri var. Betsalel ve Saiya iki kardeş. Anne ve babaları hayatta olmasına rağmen bölge yönetimini onlara vermişlerdir...


KUZEY DİYARI DENİZİ

Çocukluğumdan beri gitmek istediğim ama asla gidemediğim o bölge Kuzey Diyarı Denizi burası babam tarafından bana yasaklandı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Çocukluğumdan beri gitmek istediğim ama asla gidemediğim o bölge Kuzey Diyarı Denizi burası babam tarafından bana yasaklandı. Orda ki insanlarla tanıştım ama nasıl bir yerde yaşadıklarını onların anlattıklarına göre kendi kafamdaki hayali ile biliyorum. Güçlerini sudan alıyorlar ve denizin altındaki canlıları kontrol edebiliyorlar. Burayı yöneten kişi ise Tao ama nasıl biri olduğunu bilmiyorum...


KANLI ŞAFAK KIYISI

Son bölge Kanlı Şafak Kıyısı güçlerini ateşten alırlar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Son bölge Kanlı Şafak Kıyısı güçlerini ateşten alırlar. Büyülü silah konusunda çok ustalaşmışlardır. Demir ve bir çok materyali işleyebiliyorlar. Yetenekleri beni hep büyülemiştir. Bulundukları konum ise hep ürkütmüştür. Lavların üzerinde yaşamak çok tuhaf bir duygu olsa gerek. Buranın yöneticisi ise Mishal cesareti bana hep örnek olmuştur..

                                                                                       .......


Yazdığım son sayfadan sonra elimde ki defteri mi kapattım. İçimden bir ses bana yazmam ve çizmem konusunda öncü olmuştu. Bir boşluk içinde arayışa girmiştim. Onca olan şeyden sonra kaçacak bir yer arıyor da olabilirim ama bunu kendime itiraf etmek istemiyordum. Birden bire bu kadar yük bu kadar görev  karmaşa ahh bunu yapmak istiyor muyum onu bile bilmiyorum ki . Birileri gelip bana fikrimi sormalı ama bu olmayacak bunu çok iyi biliyorum. Elime aldığım defteri masanın üzerine bıraktım ve aynanın karşısına geçip kendimle yüzleşmem gerektiğine kara verdim ne kadar süre aynaya baktım bilmiyorum ama bir an karşımda gördüğüm kişinin ben değil annem olduğunu anladım.

 Elime aldığım defteri masanın üzerine bıraktım ve aynanın karşısına geçip kendimle yüzleşmem gerektiğine kara verdim ne kadar süre aynaya baktım bilmiyorum ama bir an karşımda gördüğüm kişinin ben değil annem olduğunu anladım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Beni ve bölgemizi bıraktığından beri tam yedi yıl geçmişti ve o zamandan beridir rüyamda bile görmemiştim onu. Şimdi kanlı canlı karşımda duruyordu. Yüzü biraz solgun gözüküyordu. Üstünde onu son gördüğüm o elbise. Elini aynanın bir köşesine koymuştu o köşe birden çatlamaya başladı. Elinden kanlar akıyordu. Aynaya yaklaşıp dokunmak istedim ama gözleriyle bana hayır diyordu resmen. Kendimi geri çektim. Neden diye çığlık atmak istedim yapamadım sanki sesimi yutmuş gibiydim. Eliyle bana pencereden dışarıyı bir yeri gösteriyordum ama neresi anlayamamıştım. Birden kendimi geriye savrulup yere düşmüş bir halde buldum. Bu sefer aynada gördüğüm bendim ama nasıl ne olmuştu daha yeni ve bana ne söylemek istemişti en önemlisi de o yaşıyor muydu. Ona sormak istediğim o kadar çok soru vardı ki içimde bir yankıya sebep oldu bu. Neden gitmişti babam öldükten sonra burada beni bırakıp. Yokluğunda bir çok şey değişmişti özellikle de ben. Bir kaç gün sonra 19 olacaktım ve tamamen bütün görevleri ben üstlenecektim. Bu benim kanımda vardı bunu her koşulda yapmam gerektiğini biliyorum ama benim tek çekincem bana hep destek olacağına inandığım annemin beni bırakıp gitmiş olmasıydı. Gerçi bunu düşünecek zamanım yok. Daha yeni bana ne olmuştu bunu anlamalıydım. Şimdilik bu olanı kimseye anlatmamalıyım. Ayağa kalkıp az önce kırılan o noktaya dokundum ve elimi geri çekip baktığımda avcumun kan olduğunu gördüm. Telaşla elimi salladım, tekrar baktığımda ince bir kesik olduğunu fark ettim. Sanırım düştüğüm zaman fark etmeden bir yere sürtündü ve kesildi. Buna kendimi inandırmak istedim. Başka bir şey düşünmek istemiyordum ama bunu yapamayacağımı da biliyordum. Bana ne olduğunu anlamak için kütüphaneye gitmeye karar verdim. Üstüme pelerinimi atıp hemen odadan çıktım. Kafamda tek bir ses yankılanıyordu bu da annemin sesiydi: ' Amaris içinde ön gördüğün her şeye inan ve unutma sen bundan daha fazlasısın ve o yer o yeri bul seni seviyorum.'  İçimde bir şey alevlenmişti. Ne pahasına olursa olsun yapmam gereken neyse onu yapacaktım. Aynada ki yansıma aklıma geldi, yüzünün solgunluğu... Kütüphanenin kapısının önüne geldiğimde ağzımdan çıkan tek bir cümle olmuştu seni bulacağım anne.

Dört Unsur: YolcukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin