4

77 10 13
                                    

  Okuldan birlikte çıkarlarken öğle arası henüz bitmişti. Çıktıklarında uzun boylu biri onları -daha doğrusu Sanzu'yu- bekliyordu. Kendini hırkasının kapüşonuyla gizlemişti. Sanzu ile aralarında sessiz bir konuşma geçti ve Sanzu'ya bir sırt çantası verdi. Uzun olan yanlarından ayrılırken Rindou şüpheyle ikisini süzmeden edemedi.

"Neydi bu Sanzu?"

"Bir kaç işim olduğunu söylemiştim."

  Sanzu sık sık yaptığı gibi konuyu geçiştirdi.  Sarışın olan konuşmak için dudaklarını aralasa da fırsat vermedi ona. Her zaman sadece kendi istediği kadarı söylüyordu. Rindou Sanzu'nun bu huyundan nefret ediyordu.

  Sırt çantasını tek omzuna atıp yürümeye başladı. "Motorum biraz ileride. Uğramam gereken bir yer var, sonra özgürüz."

  Sanzu'nun yönlendirmesiyle motorun yanına geldiklerinde şaşkınlığını gizleyemedi Rindou. Parmaklarını Harley Davidson marka siyah motorda gezdirdi hayranlıkla. Bir liselinin sahip olabileceği bir şey gibi görünmüyordu.

"Bunun senin olduğunu söyleme."

Kalbini kıracaksa söylemem."

  Rindou'nun bir süre daha ilgiyle motorunu süzmesine izin verdi. Yaptığı yorumları sırıtarak dinliyordu.

"Eğer bu kadar beğendiysen," dedi sarışının sözünü keserek. Rindou irkildi onun sesini duyduğunda. Dalgınken yanına yaklaşıp kısık bir tonda konuşmuştu Sanzu. "Bir ara kullanmana müsade edebilirim belki. Şimdilik benim sürüşümün keyfini çıkar."

-

  Etrafı izlemekten sıkılan Rindou telefonunu çıkardı cebinden. Beklerken Sanzu'nun onun yanında bıraktığı motoruna olan ilgisini bile kaybetmişti. Gelen mesajları görmezden gelerek vakit geçirmek için bir oyuna girdi.

  Neredeyse yirmi dakika önce Sanzu'nun işleri yüzünden şehrin pek kullanılmayan kısımlarından birine gelmişlerdi. Sanzu beklemesini söylemek dışında bir şey yapmadan gitmiş ve hâlâ gelmemişti.

  Pembe saçlı görüş alanına girdiğinde oyunla ne kadar vakit geçirdiğini bilmiyordu. Öfkeyle kaşları çatılmıştı Sanzu'nun. Sık nefeslerle kendini sakinleştirmeye çalışıyor ancak pek başarılı gibi oluyormuş gibi durmuyordu.

  Rindou sol elinden akan kanı fark etti. Yarasına bakmak için eline uzandığında geri çekildi Sanzu. Ne olduğunu kavrayamayarak bir süreliğine eli havada kaldı sarışının. Bakışlarını yüzüne çıkardığında Sanzu ona bakmıyordu.

"Eline bakmama izin ver."

  Yaralandığının yeni farkına varmış gibi eline baktı Sanzu. Kısık sesle bir kaç küfür savurdu. Sallayarak kandan kurtulmaya çalıştı. "İlk defa yaralanıyor değilim Rin."

"Yaralara alışık olman canının acımadığı anlamına gelmez."

  İkiside kavgalara karışmaya alışıklardı. Ve Rindou biliyordu ki sonrasında yaralarıyla ilgilenecek birinin olması iyi geliyordu. Rindou için her zaman Ran vardı. Her kavga edişlerinden sonra önce Rindou'yu kontrol eder, sonra kendi yaralarıyla ilgilenirdi. Sanzu için böyle birinin olup olmadığını merak etti.

  Bir karşılık alamayınca konuşmaya devam etti Rindou. "Bir yerde oturalım ve eline bakayım. Hem pansuman yaptığım ilk kişi olma şerefini kazanabilirsin."

  Bir süreliğine gözlerini yumdu Sanzu. Rindou onun karar vermeye mi yoksa hâlâ sakinleşmeye mi çalıştığını anlayamadı.

"Pekâlâ," dedi gözlerini açarken. Etrafa kısa bir bakış atıp çevrelerini kontrol etti. "Başka bir yere gidelim."

Yıldızlar Bataklığı | RinzuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin