“Tuttum seni,yine...”
Gözlerim Ayaz'ın gözlerinden ayrılmadı,açık verdiğini belli eden bir ifade vardı yüzünde.
Dudaklarını ısırdı.Ayaz'dan ayrılamam sebep olan - ki iyi ki,yoksa nasıl ayrılırdım bilemiyorum - kişneme sesiyle Ayaz'ın kolunu belimden çekip nereye gittiğimi bilmeden yürümeye başladım, nefesimi tuttuğumu bile yeni fark ediyordum,bu beni sinirlendirmişti.
Bahçe de gelen öğrencilerin beni göremeyeceği bir yere geçtim,onlardan önce burda bulunmam dikkat çekerdi. Bakışlarım bahçede dolaşıyordu, hayır bakışlarım bahçede Ayaz'ı arıyordu ve bu çok sinir bozucu birşeydi.
O sırada kadrajima Anabel ve Egemen girdi,Ayaz ortada yoktu.
Bahçe kapısı tüm asaletiyle açıldı ve atlı arabalar konvoy şekilde bahçeye giriş yaptı.Toplam on beş araba vardı,ve ortalama bir tanesinde üç kişi vardı. Buda demek oluyor ki kırk beş kişiye yakın oluyorduk.
Tek tek herkes indi, bahçe de kalabalık oluşmaya başlamıştı. Bende bunu fırsat bilerek aralarına giriştim,ortamda yoğun bir gürültü vardı. Yani isteseler de beni fark edemeyebilirlerdi.
Bakışlarım etrafta dolaştı,yaş grubu ortalama on sekiz ila,yirmi altı civarıydı,yani benim yaşıtlarımlardı.
Egemen'in öksürmesiyle bütün bakışlar o'nu buldu, uğultular sustu. İçeriden Ayaz çıktı o sıra, bakışları durgundu. Egemen göz ucuyla Ayaz'a baktı ve ortaya geçmesi için eliyle işaret etti. Sanırım Ayaz Egemen'den biraz daha üst mertebedeydi. Başını sallayıp ortaya geçti. Solunda Egemen,sağında Anabel duruyordu.
“Sevgili öğrencilerimiz, bildiğiniz üzere yaptığımız testleri geçmiş seçilmiş kişilersiniz.” Çoğu kişi gururla başını salladı,ben ise boş boş baktım.
Ben herhangi bir testen geçmemiştim.
“Bugün Kraliçemiz de burda olmayı çok isterdi ama önemli bir toplantıdan dolayı burda bulunamamakta. Ama üzülmeyin, onla konuşmak için burda daha çok zamanınız var.”
Ayaz'ın kurduğu cümleler herkesi heycanlandırmıştı. Elimi kalbimin üzerine koydum ama normaldi,her hangi bir heycanlanma belirtisi yoktu.
Belki de kendi Krallıklarının Kraliçesi olduğu içindir dedi çok derinlerde ki bir ses.
Haklıydı,belkide ondandı.
“Sözü uzatmaya gerek yok bence,bildiğiniz gibi sizi gruplara ayıracağız.” İçerden üç erkek,iki kadın çıktı. Üzerlerinde savaşçı kıyafetleri vardı ve daha önce onları gördüğümü hatırlamıyordum. Kalabalıkta bir hareketlenme oldu,herkes kulaktan kulağa fısıldaşmaya başladı. Kulaklarım kamaşınca ellerimle kulaklarımı kapattım.
Ayaz'ın,“SESİZLİK!” diye bağırmasıyla sanki herkes dilini yuttu,lal oldu. Ben bile irkilmiştim doğrusu.
O beş kişi tek sıra halinde önümüz de durdular. Ellerin de de parşömen kağıtlar vardı. “Eğitmenleriniz isimlerinizi okuyacak. İsmi söylenen,ismini okuyan eğitmenin arkasına geçsin. Ve unutmayın,bundan sonra yapıcağınız her yanlış için cezayı eğitmenleriniz vericek.” En çatık kaşlarıyla bize döndü tekrar. Ayaz'ı daha önce bu kadar ciddi ve sert görmemiştim. “ANLAŞILDI MI?” herkes aynı anda,“ANLAŞILDI VARİSİM.”diye bağırdı,ben ise hiç bir şey demedim.
Bu Ayaz'ı sevmemiştim.
“O sırada tek tek isimler okunmaya başladı,herkes kendi ismini okuyan eğitmenin yanına gidiyordu. Son bir kaç kişi kaldık ve benim ismim hala okunmamıştı. Kaşlarımı çatarak Egemen'e baktım. Gülümsedi. Başımı sallayarak geri önüme döndüm.“Gece.”dedi erkek eğitmenlerden biri. Bakışlarım hemen o'nu buldu. İyi bir fiziği vardı,hatta bayağa iyiydi. Siyah saçlı,kara gözlüydü. Sert yüz hatlarına sahipti ama bir o kadar da sıcak kanlı duruyordu. Elimi kaldırarak o'nun olduğu tarafa gittim. Kalan bir kaç kişide gruplarına yerleşti. Ayazların olduğu tarafa baktığım da kadın eğitmenlerin biriyle konuşuyordu. Gözlerimi kısarak o'nları inceleme devam ettim taki isminin Marlon olduğunu öğrendiğim eğitmenim bana seslene kadar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ABİS SAVAŞI
FantasyBir gün Nöbet çıkışı hastaneden çıkan Gece,hayatının komple değişiceğinden habersizdi. Ormanda gördükleri o'nu bambaşka bir hayata sürükleyecekti. Gece ne kadar önemli birisi olduğunun farkında değildi,o pâh biçilmezdi. Ama kum saati kimin yönüne ak...