✷Ağdanın tadı güzelmiş✷

Sana deliler gibi aşığım Han Jisung

Rastgele birinin gözünden işte

Acehanjininaminakoymavakfi ve
Hayatsızminhoyusikmevakfi
Dm

Minho:
Neredesin?
Bulamadım seni?

Jisung:
Arkandayım

Minho arkasını döndüğünde Jisung çatıya çıkılan kapının önünde duruyordu. Buraya çıkmak yasaktı ama Minho ve Jisung için bu kural geçerli değildi. Öğretmenlerin haberi olmadan bir şekilde çıkar ve konuşurlardı. Onların ciddi olduğu ve bütün duygularını ortaya döktükleri tek yer burasıydı, hem ağlar hem gülerlerdi. Ama buraya sık sık gelemezlerdi çünkü Minho'nun yükseklik korkusu vardı ve bu yüzden Jisung onu sürekli buraya çağırmazdı

Jisung aniden Minho'ya sarıldı, o da karşılık verdi.

"Ben kötü biri miyim? Neden kötü şeyler hep beni buluyor?"

Ağlamaya başladı Jisung.
Ve Minho bundan nefret ediyordu.

"Hayır Hanji... Sen kötü biri değilsin... Sen çok iyi niyetli ve çok tatlı bir insansın... Seni tanımayanlar utansın."

Jisung sadece o an sessiz kaldı.
Hep o şekilde, sarılırken kalmak istedi...

"Hep böyle kalmak isterdim Minho."

"Sen istiyorsan..."

Minho kollarını sıkılaştırdı başını Jisung'un boynuna gömdü ve fısıldayarak söyledi

"Kadınlarla yatıp o akşam eve gelmeyen bir liseli çocuk... Anlat. Ne oldu?"

"Neden sevişmeme bu kadar takıldın?"

"Daha 17 yaşındasın... Reşit bile değilsin..."

"Biliyorum... Ama sarhoştum, yemin ederim..."

"Neden içtin? Reşit olmadığın için vermemeleri gerekiyordu..."

"Chan hyungdan aldım. O da sarhoştu o gün bende onun evinden aldım."

"Bir daha istemiyorum böyle birşey, tamam mı?"

"Söz... Yapmam."

Jisung kollarını Minho'nun boynuna doladı ve ona baktı.

"Notlarım düşmüş... Babam beni öldürecek... Annemi düşünmek istemiyorum..."

Minho ellerini Jisung'un beline yerleştirdi. Kahretsin! Çok inceydi.

"Benim notlarımla değiştirelim?"

"Olmaz! Yalan söylediğimi öğrenirlerse daha beter olur!"

Dedi Jisung endişeli bir şekilde.

"O zaman öğretmenlerin yanına gidelim güzelim. Biraz puan isteriz, zaten 2 puanla kaçırmışsın..."

Ağlamaklı bir sesle konuşuyordu Jisung.

"Ya vermezlerse? Ne yapacağım o zaman?"