Kesit

642 68 22
                                    


Yeni kurgumuz Avare için DH'yi okumanıza gerek yoktur. Zaten ben bilmeniz gereken yerleri detaylıca anlatacağım.

Şu an okuyacağınız bölüm asıl bölümün ufak bir alıntısıdır.

İyi okumalar dilerim.

..

Elini sol göğüsünün üzerine koyup hafif bir sertlikle okşadı. Bu kadar çarpıntı yapması resmen başını döndürmüştü koca adamın.

Kalbe bırakılan iz nafes almaya başladı kendini Fırat Albayrak'ın göğsüne kazıyan kızı görünce.

Bir kuşun yuvadan ayrılacağı an, kanatlarını çırpıp kendini boşluğa bırakacağı anda hissettiği heyecan ve tereddüt vardı hislerinde.

Her ne kadar gönül kuşlarını kendi eliyle tek tek kafeslemiş olsa da yüreğini tarumar eden bir baskı tüm kafesleri kırmıştı. Gönül kuşları kanatlarını korkmadan çırparken içinde kopan fırtınalar tüm hislerini darma duman edivermişti.

Koskoca iki yıl...Dile kolay. İki yıldır kendisiyle birlikte dağlara gelen şu sevgiyi her zaman göz ardı etmeye çalışsa da pek başarılı olamamıştı. Çareyi en sonunda kabullenmekte bulmuştu ama bu sefer her şey daha kötü olmuştu.

Her geçen gün yüreği ağırlaşmaya başladı.Görevlerinin en önemli yerlerinde aklına gelmeye başlayan kız işlerini biraz zorlaştırmıştı. Şimdi de olduğu gibi...

"Fırat? İyi misin devrem?"

Masadan yükselen Yiğit'in sesi tüm gözlerin Fırat'ı bulmasına neden oldu.

Tek bir noktaya odaklanmış ve dış seslere kulak tıkamış olan adamın baktığı yöne başını çevirip bakan Doğan, restoranın kapısında durmuş yanındaki aşçı olduğunu tahmin ettiği adama ve yardımcılarına ciddi bir yüz ifadesiyle bir şeyler anlatan Dilanı görünce kaşları şaşkınlıkla havalandı.

İki yıldır memlekette yoklardı ve Dilanın bu kadar büyüdüğüne şu an şaşıran gözlerle bakıyordu. Melek'in düğününde gördüğü kız ufak tefek ve pek asosyal görünürken şimdi ise asil bir kadına evrimleşmiş gibiydi.

"Oooohaa," dudaklarının arasından kaçan kelimeyi hızla yutarak Dilan'a arkasını dönüp Fırat'a baktı. Alnında küçük ter damlacıkları oluşmuş adam put kesilmiş gibiydi.

Doğanın az önce arkadaşları tarafından bozulan morali şimdi yerine gelmişti işte. Keyfilice sırıttı ve çorbasından gülerek bir yudum aldı.

"Şimdi anlaşıldı," ağzının içinde geveleyerek söylediği çok net bir şekilde anlaşılmıştı Yiğitin.

"Kim bu?" dedi bir iş kadını gibi giyinmiş olan kadını baştan aşağı süzen Reha.

"Fena güzel değil mi?" Beğeniyle yanındakilere önemli bir şey anlatıyormuş gibi görünen kızı izledi bir süre Ferman.

Alımlı bir hanımefendi olduğunu inkâr edemezdi. Dalgalı gür ve ışıl ışıl parlayan saçları omuzlarından beline dökülürken küçük dudaklarının kırmızılığı fazla tatlıydı.

Fermana döndü hırçın dalgaların sahibi. Ferman'a karşı yoğun bir sinirle baktı. Tamam, Dilandan hoşlanıyordu, hoşlanmıyordu daha doğrusu kör kütük aşıktı ve Ferman'ın Dilan hakkındaki düşüncesi resmen beyninde şimşeklerin çakmasına neden olmuştu. Belki de saçmaydı bu siniri. Sonuçta arkadaşlarından Ferman ve Reha dahil daha sevdiği kadının bile aşkından haberi yokken Ferman'a olan bu sinirini içinde bastırması gerekiyordu.

"Sanırım gidip tanışacağım. Yok abi benim bu kadınla tanışmam lazım."

"Siktir," diye mırıldandı Yiğit.

Ferman sandalyesini geriye doğru itti. Dudaklarındaki serserice sırıtışıyla ayağa kalkacağı an göğüsüne sertçe çarpan iri el gömleğini yumruğunun içine aldığında kalktığı yere sertçe geri oturdu.

Sikerdi Ferman'a olan boşa sinirini. Haklıydı ayrıca. Sevdiği kıza dediğine bak.

"Ne oluyor lan?" dedi Ferman aniden afallayarak.

"Kalkarsan seni sikerim Ferman, duydun mu?"

Dişlerinin arasından sertçe konuşurken Ferman masada olan ve onlara bakan arkadaşlarında göz gezdirdi. Yiğit saçma sapan kaş göz işareti yaparken Doğan sırıtıyordu. Reha ise kaşları çatık olayı anlamaya çalışıyor gibi görünüyordu.

"Bana bak," baskın ve sert ses tam kulağının dibindeydi. Gerilmişti doğrusu. Ne olmuştu da az önce gülen eğlenen adam birden ciddileşmişti.

Başını çevirdi ve simsiyah kaşlarını çatan adama baktı. Gözlerinde yoğun bir kıskançlığın ablukasını gördüğü an gözleri kadını buldu.

"Bakma!"

Gözlerini hızla Fırat'a çevirdi. Dudaklarında yavaş yavaş büyüyen bir sırıtış yüzüne yayılırken "yoksa?" dedi sorarca.

"Anladım sanırım. Bu kim olduğunu bilmediğim kadın Fırat Albayrak'ın aşk yeminini bozduran kadın."

Reha'nın söylediği resmen deprem etkisi yarattı Fıratta. İlk defa kendinden başka biri açık açık söylemişti bu gerçeği.

"Şaka?" Dedi Ferman gömleğini tutan el gevşemişti.
Keyiflice güldü.

"Ferman gülme bak yanındasın." Dedi Doğan uyarır şekilde ama o da gülüyordu.

Fırat'ın gözleri, Reha'nın dediği gibi ona aşk yeminini yediren Dilan'ı buldu.

Bir insan iki senede bu kadar mı değişirdi? Bu kadar mı güzelleşirdi? Onu son gördüğü halinden eser yoktu.
Kendisini henüz farketmeden biraz daha özlem gidermeliydi.
Herkesi ayrı sevdiğini ise apayrı özlemişti.

Kalbi delice çarpamaya devam ediyordu. Bir ateş bedeninde yükselirken yanında konuştuğu kişiler gidip ela gözleri ve gülümseyen yüzü tamamen restorantın içine doğru dönünce gözleri saniyeler içinde kesişmişti.

Ve o an belki de ikisinin zihninde aynı görünteler canlanmaya başladı.

"Bana söylemek istediğin bir şey mi var Fırat...Abi?"

"Hayır, yok."

"Hiç mi yok?"

"Yok..."

O soruyu bana tekrar sorsana Dilan, söz yalan söylemeyeceğim bu sefer.

D&F

Veee bölüm sonu.

Hikayenin anlatımını İlahi bakış açısıyla yazmak istiyorum. Ara ara  kahraman bakış açısıyla yazayacağım.

Bu sene gireceğim YKS sınavı nedeniyle bölümler sınavdan sonra yayınlanacaktır.Tüm kitapların bölümleri YKS sınavından sonraya ertelenmiştir.

AVAREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin