Yüreğinde yanan ateş sönmek bilmiyordu. Sinirliydi çünkü hiç olmaması gereken kişiye gönül veren koca adam bir çift ela gözün karşısında ayakta dahi duramıyordu. Tamam kabul ediyordu. Kimseyi sevmemek için yemin şerbetini içmişti ama o... "Şimdi sana son defa soruyorum." Sesi ürkekçe çıktı. Askeriyede esip gürleyen adamı askerler görse duyduklarına inanmayacakaları aşikârdır. Alacağı cevaptan çok korkuyordu. Cevabı zaten belliydi ama bir umut belki değişmiştir diye dudakları arasından çıkacak olan sözlere odaklanmış, kalbinin güm güm diye atan sesine kulak tıkamıştı. "Fırat," kendisine resmen yalvaran mavi irislere bir saniyeden fazla bakamıyordu. İçi yanıyordu ama ikisinden olmazdı işte. "Ben seni bekleyemem." Dedi birden ve belki de bundan sonra hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağından bihaberdi. Belki de bu an onlar için son andı... ** Bu kitap için Dershane Hocamı okumanıza gerek yoktur.