Boun evlerine girdiğinde etraftaki uçuşan tozları ve çürümeye başlayan yemeklerin kokusu ile burun kıvırdı. Hemen birkaç temizlik malzemesi ile evi temizlemeye başlamıştı. Fakat yaptığı tek şey masada oturup uzun süre ağlamak olmuştu.
Telefon sesi ile yaşlı gözlerini sildi. Sesini toparlayıp telefonu açtı.
"Oğlum nasılsın? Birkaç gündür şirkete gelmiyorsun. Annen Prem ile ayrıldığınızı söyledi."
"Evet baba, bir süre gelemeyeceğim. Prem'i da yakın zamanda getireceğim. Merak etmeyin."
"Peki Boun. Sağlığına dikkat et, öğünlerini atlama."
Telefonu kapattığında anılarını biriktirdikleri yerde hep ondan bir parça vardı. Beraber fotoğraflarının olduğu duvarın önündeki daima kulaklarına fısıldadığı o söz Prem'in el yazısı ile ortada yazıyordu.
'Eğer sen ayçiçeği olursan, ben de güneş olurum.'
Telefonunu çıkartıp birkaç tuşa bastı. Karşısındakinin telefonunu açmayı beklerken duvara yaslandı. Sonunda cevap almayı başardığında yumuşak bir ifade ile konuşmaya başladı.
"Çalışan bilgilerine ulaşmam gerek. Bana yardım eder misin phi?"
...
Küçük lokantaya girdiğinde içerdeki güler yüzlü kadın yanına yaklaştı. boş masalardan birini oturana kadar yanında durdu. Boun sipariş verdiğinde aynı güler yüzlü hali ile yanından ayrıldı. O sırada üzerindeki önlük ile içeri giren kadın Boun'u fark ettiğinde şok olmuş ifade ile ona bakındı. Elindekileri masasına yerleştirip gitmek üzereyken Boun'un sesi ile duraksadı.
"Bayan Nin o gece neler olduğunu anlatır mısınız? Lütfen... öğrenmem gerek."
"Size bir şey anlatamam Boun Bey. Sadece o gece gerçekten beraberdik."
"En azından Benim içi Prem ile konuşsanız. Öyle bir şey olmadığı..."
"Üzgünüm... Söyleyemem."
Kadın yanından ayrılmadan kolundan tuttu. "Telefonumu biliyorsunuz. Eğer anlatmak isterseniz mutlaka arayın."
Selam verip yanından ayrıldığında Boun da masaya bir miktar bırakıp lokantadan çıktığında başına giren ağrı ile duvara tutundu. Hafiften eğildi. O sırada dışarı arkasından çıkan Bayan Nin Boun'u o halde gördüğünde kolundan tuttu.
"İyi misiniz Boun Bey?"
Ağrının dinmesini bekledi. Yavaştan azaldığında nefes nefese kalmıştı. O sıra yanında gelen kadını da fark etti. Kısaca başını salladı. Sessizce teşekkür edip arabasına ilerledi.
...
Prem otel odasından sıkıldığı için dışarı çıkmış, istemsizce evinin önüne gelmişti. Kapıyı araladı ve içeri adımladı. Ev hala bıraktığı gibiydi. O geceden kalma masaya birkaç tane daha şişe eklenmişti. Boun her gece içtikten sonra masanın başında ağlayarak sızıyordu. Evi asla toplamıyor o gece yaptıkları için suçluluk duymaya devam ediyordu.
Yatak odası çıkardığı kıyafetler ile dağılmıştı. Köşedeki valizini birkaç eşyası ile doldurdu. Boun olmadığı için şanslıydı. Hızlıca toplanmıştı ki açılan kapı sesi ile durdu. Birkaç adımda odanın ortasına kadar gelen adım sesleri sonrasında büyük gürültü ile çökmüştü. İç çekişleri çok net duyabiliyordu. Boun elindeki bira şişesinden birkaç yudum aldı.
"Bu gece de yaşayabilirim. Bir gün daha sabret Boun. yakında Prem yanında olacak."
Bir süre sonra sesler kesildiğinde Prem, Boun'un uyuduğunu düşündüğü için odadan çıktı. Fakat yerde titreyen bedeni gördüğünde koşarak yanına gitti. Kendi titreyen ellerini alnına götürdüğünde sıcaktan yanıyordu. Cebindeki telefonu çıkartıp ambulansı aradı.
"P'Boun... Phi beni duyabiliyor musun? Uyan P'Boun."
Hastaneye geldiklerinde yatakta yatan phisinin elini tuttu. Yanında olduğunu göstermek istemişçesine... Boun'un ailesi acile giriş yaptığında Prem ayaklanıp onları selamladı. Korkudan beyazlamış kadın Prem'e sarıldığında gözyaşlarına engel olamamıştı. Karşılıklı ikisi de ağlıyordu.
"Doktor alkol sersemliği dedi ama ayılınca bir kez daha bakacaklarmış."
"Sen Prem. Daha iyi misin peki?"
Kadını sorusu ile boşluğa düştü. Gerçekten iyi miydi kendisi de bilmiyordu. Beslediği kin yüzünden acı çekiyordu ama onu böyle görmek daha çok canını yakıyordu.
"Boun uzun süredir sana yaptıkları yüzünden acı çekiyor Prem. Geçen evine gittiğimde kapının sesine mutlu olmuştu. Sadece seninle olan fotoğraflara bakıyor. Seni arıyor Prem hala. Kaybolduğu yerde..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7 Yılın Ardındakiler
FanficYavaşça açılan kırmızı gözler karşısında birbirine karışmış sarı saçlar ve dolu dolu kendisine bakan gözler gördüğünde biraz parıldadı. Prem başını masadan kaldırıp uyuşmuş kollarını karşısındaki kişinin boynuna dolamak istedi bir an. Ama yapamadı...