5.bölüm
'KAYBOLMUŞ İÇİNDE KAYBOLUŞ'Tek bir sarılma, tek bir sarılma açlığımı doyuruyor ama senin yokluğunu aratıyor anne...
"Tamam, yeter bu kadar sarılma yoldan geçen görecek ki çok kötü bir şey oldu, " dedim.
Defne sırtıma vurup "Daha ne kadar kötü bir şey olabilir deli!" diye bağırdı. O an içinden "hayvan!" veya "köpek!" diye bağırdığına yemin edebilirdim. Gerçekten.
"Bin arabaya akıl hastası!" diye söylenerek sürücü koltuğuna doğru ilerledi. Kapıyı alarak oturdu ve bana kaş göz işareti yaptı.
Gelmezsem bilin ki ölmüşüm. O bakışları tam olarak bunu temsil ediyordu.
Bende ön koltuğa geçip oturdum ve kapıyı sertçe kapattım. Gözleri büyük bir şekilde bana bakarken "Kızım o kapı kaç para haberin var mı?" diye bağırdı.
Papatya öneririm. Bu sefer evrenden fazlasını kesinlikle öneririm. Gerçekten.
"Haberin var, ama senin kapıyı bu kadar sert çarpmamın anlamından haberin var mı?" dediğimde sesizce düştü ve arabayı sürdü.
Yok boyunca hiç konuşmamıştık. Ben kafamı cama yaslayıp düşüncelere dalmıştım. Yolculuğumuz kısa bir süre ilerisinde son bulurken araba durdu ve arabadan indim. Ardımdan inen Defne ile beraber otaparkın asansörü ne doğru yürüdük.
Asansöre binmeden önce mavi pastel boyayla duvarın alt tarafına yazılmış olan yazı dikkatimi çekti.
'Bazen insanlar ne yapcağını bilemezler, onlara yok gösterecek olan şey ise akışına bırakmaktır. Sadece akışına bırak her şeyi.'
Duraksamamla Defne bana doğru dönerken içeri girmişti. "Gelsene kapanacak şimdi." diyerek asansörün kapanmak üzere olan kapısına elini gösterdi ve kapı tekrar açıldı.
Gözümü yazıdan çekerek asansöre bindim ve kapı tekrar kapandı.
"Revan," dedi Defne sakinleşmiş gibi. "Anlatıcak mısın?" derin bir nefes çekerek "her şeyin bir zamanı var Defne."dedim ve asansörün duvarına yaslandım.
Kısa bir süre içerisinde asansörün açılan kapısı ile beraber asansörün çıktık ve Defne'nin evinden içeri girdik.
Ben hızlıca koltuğa yayılırken Defne odasına girmiş bir şeyler arıyor gibiydi. En sonunda açılan kapı sesiyle ona döndüğümde elinde kıyaferler vardı. Bana kaş göz yaparak " Etrafta böyle dolaşmayı düşünmüyorsun heralde. Bir modacının arkadaşı her zaman şık olmalı." diye söylenerek kıyafetleri yanıma bıraktı.
Bende ayağa kalkıp banyoya girerek üstümü değiştirdim.
Bana verdiği kısa mini eteği çekiştirerek olabildiğince aşağı çekmeyi becerdim. Üstümde gömlek ve gömleğin üzerinde ise sweatshirt vardı. Altımda günler önceki lacivert çorabım vardı. Bir gün daha idare eder diyerek banyodan çıktım.
Defne mutfakta bir şeylerle uğraşıyordu. Menemen dışında bir şey yaparsa zaten geceyi hastanede geçireceğim kesin olurdu.
Zehirlenmesek iyi...
"Ne yaptın?" diye sordum mutfağa yaklaşırken.
Ben kapıdan içeri girerken tencereyle karıştırdığını gördüm. "Kazandibi" dedi dalga geçercesine."Gerçekten yaptıysan yerim, bak gerçekten yaptıysan" diyerek karıştırdığı şeye baktım.
Ezogelin çorbası. "Bence Ezo benim gelini de sensin" dedi bana bakarak Defne. "Tam tersine bir kere" dedim. Kulağına fısıldayarak "Eren aşkında damadın olur." dedim ve hemen uzaklaşarak yukarıda olan dolaptan iki tane tabak çıkardım.
Defne bozulmuş şekilde bana bakıyordu. "Yenezler." diyerek tabağa yemeğini koydu.
Dakikalar sonra bana yemek koymadığında bozuntuya vurarak "Bana koymayacak mısın?" diye sordum. Söylenerek masadan kalktı ve tabağa çorbayı koydu. "Az önce dalga geçende bendim." dedi tabağı masaya koyarken.
"Ne oldu aranız mı bozuldu?" diye alaylı bir şekilde sordum.
Masaya doğru ilerleyerek sandalyeyi kendime doğru çektim ve oturdum. Kaşığı elime alarak çorba ndan yudumlamak başladım.
O sırada çalan kapı ile gerginliğin arttı. "Kim?" diye sordum Defneye bakarak. "Yeni sevgilim manita yaptım haberin yok mu?" diyerek ayağa kalktı ve mutfaktan çıktı.
Kapıyı açnadan hemen önce "GERÇEKTEN!" diye bağırdı. Kapının açılma sesi ile gülerken mutfağa Defne bir adam girdi. "Tanıtıyım." dedi hava atarak. "Sevgilim Kaan," dedi gülümseyerek. Kaan bana elini uzatarak "tanıştığıma memnun oldum." dedi. " Revan, ben de tanıştığıma memnun oldum." dedim tebessüm etmeye çalışarak.
Kaan ortada kalan sandalyeye oturdu. Defne "yemek yer misin aşkım?" diye sorduğunda resmen bayılacaktım. Bu kız neden böyleydi?
"Yok." dedi sertçe.
İnsan sevgilisine tatlı konuşurdu. Şu Kaan tam bir horozdu. Diğer horozlardan bir farkı yoktu eski horozlarıda aynıydı."
"O zaman içler misiniz?" dedi masanın köşesinde duran içkileri işaret ederek. Taylan hayır diyecekken "Olur." dedim hızlıca.
Madem yeni manita yapmıştı birleşsinler de gerçekmiler bakalım diyerek içkileri Defne'nin getirdiği 3 ayrı bardağa doldurdum.
Bardağın birini Kaan'a birini -manitası olan- Defne'ye uzattım.
Defne kafaya dikerken Kaan yavaş yavaş yudumluyordu.
Yaklaşık bir saat sonrasında Defne sarhoş olmuştu. Kaan yavaşça ellerini Defne'nin beline dolarken sessizce ortamdan ayrıldım ve kapıya doğru yaklaştım.
"Nereye gidiyorsun?" arkamdan gelen sesle ilkinerek arkama döndüm. Karşımda Kaan vardı. "Sanane." diyerek askılıktan bir hırka aldım ve üzerime geçirdim.
"Sanane ne demek?" diyerek sert bir şekilde sordu. "Sanane ya kimsin sen annemin babamın karışmadığına sen mi karışıyorsun?" diye sessizce bağırarak kapıyı açtım.
"Gidemezsin." dedi. "Nedenmiş?" dedim. "Kaç gündür ne olduğunu anlatırım Defneye." dediğinde alaylı bir şekilde güldü. "Anlat, biliyor zaten bir de senden dinler konuyu tam kavrar." diyerek kapıdan çıktım ve kapıyı sert bir şekilde kapattım.
Asansöre bindim ve zemin kata bastım.
Nereye gideceğini bilmiyordum. Bu yolun sonu nereye gidecekti bilmiyordum. Tek tesellim Defne'nin mutlu olmasıydı.
O benim kardeşimdi. Babamdan hediyeydi. Her ne kadar ilk zaman onu kabul etmesemde şimdi en yakınımdı. Herkes arkadaşım diye bilse de o benim kardeşimdi.
Canımdı, kanımdı.
Kanım ve canım için yapamayacağım hiçbir şey yoktu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CEHENNEM ATEŞİ
FantasíaASKIYA ALINDI "Sen ne diye odayı bu hale getirirsin!" diye bağırdığında korkudan titremeye başlamıştım. Niye titriyor dum ki o kadar da korkmuyordum. En sonunda yaklaşan hareketleriyle karnıma bir yumruk vurdu. Acıyla inlesemde durmayarak boks kumu...