Günün son ışıkları güneşin batmasıyla beraber kayboldu. 2 arkadaş dağ evlerinde yaşadıkları haftanında sonuna gelmişlerdi. Pazar gününün akşamıydı. Yeterince yiyecekleri ve suları vardı. Her şey yolunda gidiyordu sayılabilirdi. Ava çıkıp geyik avlıyorlardı ve geyik etti muazzam bir lezzete sahipti. Şömine ateşinde ısınıyorlardı. Dışarısı soğuk sayılabilirdi. Çiğ damlaları salondan dışarı vuran lambanın ışığı ile çimlerin üzerinde dans ediyormuş gibi görünüyordu. Bütün gün yürümüşlerdi. Her gün yeni bir mesafe rekoru kırıyorlardı. İlk geldiklerinde 1 km ile bırakmışlardı ve eve dönmüşlerdi. Ancak günler geçtikçe kilometreler de artıyordu. Yürürken sohbet ediyorlardı ve yüzlerine vuran soğuğa rağmen güzel hissedebiliyorlardı.Her şey 2 hafta önce Jesse’nin Amy’e bir babasından kalan bir dağ evi olduğunu açıklaması ile başlamıştı. Genç kız zaten kamp ve orman işlerine çok yatkın olduğundan hiç tereddüt etmeden gitmek istemişti ormanın ortasındaki bu eve. Yapılan hazırlıklar, işten alınan 1 aylık izinler sonunda kararlarını uygulamaya geçirmişler ve Jesse’nin yine babasından kalan 2015 model kamyoneti ile yola çıkmışlardı. Yaklaşık olarak 25 gün boyunca yetecek erzak ve malzeme getirmişlerdi giysilerle beraber. Amy 1.65 boyunda ince vücutlu ve sarı saçlı bir kızdı. Güldüğünde yüzünde oluşan ifade Jesse’yi tanıştıkları günden beri etkilemeye devam etmişti. Geldikleri gün pek bir şey yapmamışlardı. Evi düzenlemek ve temizlik ile geçmişti. Bir de bol bol odun kırmak. Ormandan kesilmiş ağaçlar odunlukta depolanmıştı elektrikli testere ile ayrılmış biçimde. Isınmak için yapmaları gereken tek şey balta ile ikiye bölmekti odunları. Birkaç saatlik odun kesimi birkaç günü çıkaracak kadar yeterli oluyordu.
Akıllı telefonları hiçbir şekilde servis sağlamıyordu. O yüzden 2 kişilik kutu oyunları getirmişlerdi ve yüzüklerin efendisi serisinin kitaplarını. Tek yapabildikleri telefonlarından şarkı dinlemek ve eski fotoğraflar üzerine sohbet edebilmekti. İzinlerinin tümünü burada geçirmeyeceklerdi. Jesse bir pazarlama şirketinde satış danışmanı iken Amy ise bir internet sitesinin reklam kısmı ile ilgileniyordu. İyi para kazanıyorlardı ama ikisi de makul biçimde yorulduğu için bu tatil onlara çok iyi gelmişti. Zihinlerinin ferahladığını ve yaptıkları meditasyonlarla berraklaşan ruhlarını dinginliğe ulaştırmayı az da olsa başarabilmişlerdi. Pazartesi günü dönüş için yola çıkacaklardı. Benzinleri yeterliydi gelirken fulledikleri depo ile. Hava dağ havası olduğu için genellikle serin oluyordu ve bazen de yağmurlu. Ancak Pazar akşamı o kadar da soğuk hissettirmiyordu. Günün yorgunluğunu atmak amacıyla yaptıkları çay son demlerindeyken Amy Jesse’nin okuduğu kitabı yarıda bırakarak uykuya daldığını fark etti. Ayakkabılarını çıkarıp ses çıkmaması amacıyla çıplak ayakla kapıya kadar gitti ve avluya çıktı. Masa ve sandalyelerle donatılmış avluda bir ateş yakmışlardı akşama doğru ve közleri onu hafif de olsa serin olan havaya karşı ısıtmak amacıyla yeterliydi. Demir bir varilde yanan ateş masanın biraz ötesindeydi. Çay onu hiçbir zaman tatmin etmemişti. Evden çıkarken dolaptan aldığı viskiyi masada bulunan bardaklardan birisine az ve sek olarak doldurdu. Uzakta kurtlar, çakallar uluyordu. Gece kuşları ötüyordu ve ay dolunaydı. 15 dakika boyunca viskinin vücudunu ısıtması amacıyla 2 bardak birden içti az doldurulmuş biçimde.
Orman ay ışığı ile aydınlanmıştı. Az da olsa. Bir anlığına gözlerini kapadı ve Jesse ile tanıştığı günü hatırladı. Alışveriş merkezinde en sevdiği kahve olan americanoyu Starbucks’ta içiyordu. Önünde macbooku açık ve bir şeyler karalıyordu not defterine. Ölmeden önce yapılacaklar listesi tarzından. Bu yıllar önceydi ancak hala net biçimde hatırlıyordu. Masanın bir anda sarsılması ile kahvenin çalkalanması Amy’nin panikle bilgisayarını kapmasına sebep olmuştu. Kafasını kaldırdığında siyah saçlı ve ortalama seviyede yakışıklı bir adamın el işaretleriyle özür dilediğini görmüştü. Hafif biçimde dökülen kahvenin yenisini ısmarlamayı teklif ediyordu genç adam. Gerek yoktu ama isminin henüz Jesse olduğunu bilmediği kişinin cazibesi onunla tanışma isteği getirmişti ve oturmasını rica etmişti adamdan. Böyle başlamıştı ve uzun sayılabilecek bir sürede devam etmişti ilişkileri.