Yolda sessizce yürüyorduk
Halim gerçekten yoktu zaten ders de çalışmayacaktım çünkü istesem de odaklanamazdım
Sadece yakınında olmak için onunla kütüphaneye gidiyordum"İyi olduğuna emin misin? İstersen gerçekten dinlen"
"Hayır, hayır gayet iyiyim dediğim gibi biraz uykusuzum ama bu çalışmamı engellemez"
Ona doğru dönüp kocaman gülümsedim.
Ben gülümsedikten sonra onun yüzünde de bir gülümseme oldu."O zaman iyi olmana sevindim"
Değildim, olmayacaktım da.
Hiçbir şey umrumda değildi, Lee Know dışında.
Tek istediğim ona sonsuza kadar sarılmaktı. Sadece sıcak ve sonsuz bir sarılma.
Çok büyük bir istek farkındayım.
Ben güzel bir üniversite kazanırım ama o sarılma gerçekleşmezdi.
Neyse, hayali de güzel.."Sen nasılsın, onu sormadım"
"Ben iyiyim, dün sen gittikten sonra biraz daha ders çalışıp uyudum zaten, bugün de deneme yaptık"
"Sonuçlar nasıl"
"İstediğimin biraz altında ama 2 ay kaldı zaten 2 ayda toparlarım"
"Yaparsın, ben inanıyorum sana"
Kıkırdadı, yüzümün kızardığına çok emindim. Neden bu çocuğa karşı bu kadar savunmasızdım?
Normalde Felix dışı kimseye böyle davranmazdım bile
Kimseyle bu samimiyette konuşmazdım, konuşkan biriyim fakat sadece ortamlarda takılan biriyim.
Öyle kimse halimi hatrımı sormazdı
İçmeye falan gideriz ya da okulda takılırız
Takıldığım kişilerin soyadımı bile bilmediklerine eminim, ben de onlarınkini bilmiyorum zaten."Bana olan güvenin için teşekkür ederim Hyunjin"
Kütühaneye girip boş yer aramaya başladık bulmamız biraz sürmüştü fakat kitapların arasında çok güzel kimsenin olmadığı bir yer bulduk
İkimiz de kitapları çıkartıp çalışmaya başladık.
Tabii ki de derse odaklanamıyordum, kafam çok doluydu
Gerçekten ne yapacaktım ki?
Bir planım yoktu yapmaya da niyetim yoktu.
Motivasyonum yoktu, babam gibi mi olacaktım?
Şu sıralar çok içiyordum zaten, ona mı benzeyecektim?
Ders çalışmam gerekiyordu, tek yapacağım şey 1 yıl dişimi sıkıp derslere odaklanmak.
Ama yapmayacaktım çünkü kendimi tanıyorum.Onu izlemeye başladım, O kadar güzel görünüyor ki gözlerimi ondan ayırasım gelmiyor.
Saçlarına dokunmak istiyorum, yumuşak olduklarına çok eminim
Ama yapmadım.
Kafamı masaya koyup biraz gözlerimi dinlendirdim.
Uyumak istiyordum, uykudan nefret etsem de istiyordum.
Uykundan nefret ederdim çünkü hayatımı mahvedecek ne olduysa ben uyurken olmuştu.
Annem ben uyurken öldü, felix ben uyurken şehirden ayrılıyordu, babam sarhoşken bir kaç gece beni boğmayı denedi.
Daha fazla kafamı masada tutarsam uyuyacağım için kalktım ve rafları dolaşmaya başladım.
kitapları incelerken Lee Know da yanıma geldi.Kitaplara bakıyordum ki Lee Know elini uzatıp bir kitabı aldı
"Çok sevdiğim bir kitapdır"
Kalbimin çarptığını hissediyordum.
"Genç Werther'in Acıları"
"Okumanı öneririm"
Daha önce çizgi roman dışı bir kitabı 8.sınıfta okumuştum.
"Ödünç alayım o zaman, okurum"
"Güzel fikir, beni çok etkileyen bir eser, ne kadar şey yaşasa da aşkından vazgeçmeyen Werther'i anlatıyor kitap"
Ağzından çıkan kelimeler kalbimin içine kadar girmişti.
Lee Minho, Bana kendimi mi anlatıyorsun?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
gökyüzüm / hyunho
Romancedün gibi hatırlıyorum mavi gökyüzüme beyaz bulutlarınla katıldığını angst