1 : seventeen - shadow

54 7 91
                                    

" 멀리 뜨거운 떠오르지 않길 원했어
빛의 반대편 그늘진 모든 싫어서"
"Uzaktaki sıcak güneşin doğmasını istemedim, çünkü ışığın arkasındaki gölgedeki her şeyden nefret ediyorum."

🔗

Park Seonghwa

Karanlık tüm varlığını kaplamışken Seonghwa ona fısıldayan gölgelerden kurtulamıyordu. Kendini yalnızlığa mahkum ederken her şeyi göze almıştı ama gölgeler ona öyle kötü şeyler fısıldıyordu ki Seonghwa bazen ölsem susarlar mı diye düşünüyordu.

6 yıl önce özgürlüklerine kavuşmuşlardı, onları esir tutup üzerlerinde çeşitli deneyler yapan korkunç enstitüden kurtulmuş ve hayatlarına yeni bir sayfa açmaya çalışmışlardı.

Ancak ne pahasına?

Seonghwa deliliğin sınırındaydı, Mingi sessizliğe kavuşmak için neredeyse kulaklarını koparacaktı, Hongjoong mafyaya bulaşmıştı, San zaten kördü, Yeosang sürekli bulunduğu andan kopup dalıp gidiyordu, Wooyoung hırsız olmaya karar vermişti, Yunho hayatına sokak hayvanlarıyla devam ediyordu ve Jongho diğer boyutlarda gezmekten kendi dünyasında yeterince bulunmuyordu.

Dağılmışlardı.

Üstelik özgür kalmış da sayılmazlardı. Enstitüde o kadar uzun süre kalmışlardı ki gerçek dünyanın neye benzediğini neredeyse unutmuşlardı. Henüz el kadar çocuklarken belki sokaktan belki ailelerinden kaçırılmışlardı. Şimdi hepsi 20'li yaşlarının ortalarında birer yetişkindi. Özgürlüklerine kavuşabilmek için henüz reşit bile olmadan defalarca cinayet işlemiş 8 çocuktu onlar.

Ve kimse onları asıl dünyaya hazırlamamıştı.

Enstitü onlara cehennemi yaşatmıştı ama orada kazandıkları güçler hala onlara işkence ediyordu. Belki içlerinden bazıları yetenekleriyle mutluydu, belki onlarla barışık bir şekilde hayatlarına devam edebiliyorlardı ancak geri kalanlar? O kadar şanslı değillerdi.

Seonghwa gölgelerden kurtulamıyordu. Işığın olduğu her yerde gölgeler vardı, dolayısıyla karanlıkta rahat edeceğini düşünürdünüz ama Seonghwa'nın gücü bununla yetinmiyordu. Karanlık bile ona işkence yapıyordu. Şimdi de karanlıkta, diğerlerini kendisinden korumak için kendine en büyük kabusunu yaşatıyordu, karanlığın içinde, fısıldaşan gölgelerle.

Küçükken en büyük korkusu karanlıktı Seonghwa'nın. Annesi onu hep "Sen bir yıldızsın, karanlığı kendi ışığınla bölüp insanlara yol gösterebilirsin." derdi ancak boşuna demiyorlardı hayat siz geleceğenizi planlarken başınıza gelen olaylardır diye. Hiçbir şey Seonghwa'nın planlarına uygun gitmemişti.

Küçükken realist bir çocuktu, başaramayacağı hiçbir şeyde gözü yoktu ve gözü olanları da kınardı. Eskiden arkadaşları büyüyünce süper güçlere sahip olup dünyayı kurtarmak istediklerini söylerlerdi, Seonghwa onlarla hep dalga geçerdi. Nereden bilebilirdi bir gün onların hayallerinin gerçek olabileceğini? Nereden bilebilirdi süper güçlere sahip olmanın bu kadar acı verici olabileceğini?

Çizgi romanlarda süper kahramanlar hep ne kadar yara alsalar da hayatlarına devam edip iyi insanlar olmaya devam ederlerdi. Asla pes etmez, hayatlarını diğer insanların güvenliğine adarlardı. Seonghwa onların bu yeteneğine çok özenirdi ancak asla bunu kendi hayatına kalibre edemedi. En ufak şeyde pes etti denilemezdi elbette ama sınırlarına çok çabuk ulaştı.

in the shadows : minhwaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin