Arkadaşlar lütfen yorum yapıp oy verir misiniz çünkü okuyanlar oy verip yorum yapmazsa hikayemi yazma motivasyonu bulamam ki sık bölüm atıyorum farkındaysanız. İki üç kişi hariç okuyan var mı anlam veremiyorum. Hikayeme değer verenlere teşekkür ederim. Size iyi okumalar. muah <3
Boynuma son kez kremi yedirirken yavaştım. Beklediğimden daha hızlı moraran boynuma geç sürüyordum merhemi. Bunun da bedeli daha fazla kullanacağım fondöten olacaktı.
Kulaklarım su sesini duymaya devam ediyordu.
Eve gelir gelmez odama girmiş ve kapımı kilitlemiştim. Timuçin bir iki laf atsa da daha fazla beni zorlamamış ve ev sessizliğe gömülmüştü. Saat gece yarısına geliyordu. Deli gibi açtım ancak aynı zamanda hiç aç değildim. Bir şey yesem kusacaktım. Yemesem bayılacaktım. İki ucu boklu değnekti.
Bir saat kadar odamda takılmış, banyoda su sesini duyunca çıkmıştım odamdan. Hazır ortalıkta yokken buzdolabından aldığım kremle beraber odama koşup yeniden kitlemiştim. Yalnız kalmak istiyordum ve Timuçin bana özel alan tanımamaya yeminliydi.
Kremin kapağını kapatıp masaya bırakırken oturduğum yerden aynaya bakmaya devam ettim. Eski bir makyaj masasıydı bu. Ya adi bir masaydı ya da antika, o kadar eskiydi. İki küçük çekmecesi vardı yanlarda. Onlara makyaj malzemelerimi koyuyordum. Çoğu yeri fondötenler kaplıyordu. Masanın üstünde ise birkaç oje, saç spreyi ve parfüm vardı. Bir de takılarımı koyduğum kutu. Minik bir kutuydu. Çoğu küpeydi zaten. Küpelere bayılırdım.
Tarağı elime aldım ve saçlarımı arkaya ittiren bezi çözdüm. Çok uzun değildi ancak gözlerimi kapatacak kadar da uzamışlardı. Kahverengi saçlarımı geriye ittirdim ve yüzümü inceledim.
Yüzüm güzeldi. Dudağımın bir tık üstünde küçük bir ben vardı. Müşterilerim ve arkadaşlarım bunu beğenirdi o yüzden nefret etmekle etmemek arasında gidip geliyordum. Kirpiklerim uzundu. Kız gibi uzun derlerdi bazen. Sinirlenmeden edemiyordum. Ülkedeki çoğu kişinin kirpiği uzundu zaten. Neden bahsedip duruyorlardı?
Neyse ki kirpiğimi de seviyordum.
Gözlerim açığa yakın bir kahverengiydi ve tenim beyazla buğday arasında gidip geliyordu. Boyum çok uzun değildi ama kısa da değildi. 1.75di. Yani ideal boy.
Yirmi dört yıllık hayatımda ne zaman aynaya baksam bu yüzden nefret etmiştim.
Anneme benziyordum.
Tarağı kaldırıp dalgalı saçlarımı taramaya başladım. Yavaşça bukleleri çözerken sakin kalmaya çalışıyordum. Asla bakışlarımı kendimden ayırmadım. Her tarayışımda aklıma annem geldi. O da küçükken saçlarımı tarar, beni överdi. Yüzümü, gözlerimi, dudaklarımı, saçlarımı. Bunu severdim. Beni övdüğü tek yer oydu zaten. İlk başlarda hayatım o kadar da kötü değildi.
Sonra her şey tepe taklak olmuştu. Cehenneme düşmüştüm. Annem tamamen değişmiş, şeytana dönüşmüştü. Ben daha çocukken, o zamanları bile hatırlamayacağım yaşlarda babam ölmüştü. İçkici ve kumarbazdı. Allah affetsin, göbekli çirkin sayılabilecek bir adamdı. Bazı söylentiler annemi zorla kaçırıp tecavüz ederek evlendi derdi ancak çocuk aklımla anlamazdım. O zamanlar annem hariç kimse sevmezdi beni.
Şeytan derlerdi.
Asıl şeytan babamdı ama ondan olmam bunun için yeterliydi.
Sonra babam öldü. Birileri alkol komasından dedi. Başkaları öldürüldü derken annem sessiz kalmıştı.
O öldükten sonra annem iyiye gitmek yerine kötüye gitti. Eve değişik değişik adamlar gelirken annemin günden güne çökmesini izlemiştim. Sonra... sonra...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Verus
Misteri / ThrillerHer insan şanslı doğmuyordu. Korkunç bir ailede doğmuştum. Yıllarımı, yaşamak istediğim için sokaklarda geçirmek zorunda kalmıştım. Ben insanların hor gözle baktığı o müsveddelerden fazlası değildim. Fakat bir gün en yakın arkadaşımın ortadan kaybol...