Yemek

68 9 4
                                    

Sabah 08.00 gibi herkes eve gelmişti ve herkese bir görev verilmişti. Han ve minho yemek hatırlayacaklar, chan ve changbin sofrayı kuracaklar, seungmin ve jeongin yemek sonrası oynanacak kutu oyunlarını seçiyorlar ve son olarak felix ve Hyunjin alışverişe gideceklerdir.

-Minho ben felixle çarşıya gidiyorum eksik ne var.

-Kağıtta yazıyor al.

-Tamam gel felix market buraya yakın yürüyerek gidelim.

-Tamam hyunjin.

-Felix sana bir şey sorabilir miyim?

-Evet hyunjin.

-Senin sevgilin var mı?

-Hayır da neden sordun.

-Senin gibi tatlı birinin sevgilisi yok anlamıyorum.

-Senin var mı? Ya da hoşlandığın.

-Şey... bak markete geldik ordan market arabası alayım da alınacaklar alalım.

-Haha hyunjin çok tatlısın.

Alınacaklar alıp eve giderken hyunjin,felix yorulmasın diye elinden poşetleri almaya çalışırken birden felix'in üstüne düştü ve yanlışıkla felix'in dudağından öptü.

-Özür dilerim felix bilerek olmadı.

-Biliyorum. Dudaklarına krem sürdün heralde dudakların çok yumuşak.

-Ah evet krem sürmeyi severim.

-Bende krem değilde seni seviyorum hyunjin.

-Ne!?

-Evet , ilk günden beri gözümü senden alamıyorum seni çok seviyorum.

Hyunjin felix'in cümlesini bitirmesini izin vermeden öpmeye başladı. İki eliyle felix'in yanaklarından tutuyor felix ise hyunjin'in belini tutuyordu. Nefesleri bitene kadar birbirlerini bırakmadılar.

-Hyunjin.

-Efendim.

-Benim sevgilim olmak ister misin?

-Hayır diyeceğimi sanmıyorum.

-Neyse hyunjin gidelim biraz daha burda durursak bizi öldürecekler.

-Hm tamam ama elini ver.

-Neden?

-Elini tutmak istiyorum çünkü.

-Tamam o zaman.

*Kapı zili*

-Nerde kaldınız. Gelmeseydiz.

-Chan özür dilerim sıra vardı da.

-Tamam şunları mutfağa koyunda geçin salona .

-Tamam chan.

-Hyunjin tüm marketimi satın aldın neden bu kadar geç kaldın!

-Özür brom sıra vardı.

-Hadi koyda gidin.

-Han gel desen sebzeleri doğra.

-Tamam Lino.

-Lino mu?

-Evet sana Lino demek daha hoş. Diyebilir miyim?

-Istiyorsan. Hadi doğra.

-Lino doğru doğruyor muyum?

-Hayır çok kalınlar.

Minho han'ın arkasına geçti arkadan iki elini tut Han'a doğramayı göstermeye çalışıyordu. Han boynuna gelen sıcak hava yüzünden aklı dağılıyordu.

-Evet han ne kadar güzel doğradın.

-Lino. Nefesin o kadar yakın ki konsantre olamıyorum.

-Öyle mi?

-Evet.

Minho han'ın boynunu öptü ve beline sarıldı. Ikiside birbirinin gözüne sanki sonsuzluğa bakıyormuş gibi bakıyordu. Minho son kez han'ın alnından öptü ve çekildi.

-Neden beni öptün ki?

-Konsantreb yerine gelmesi için.

*içinden* Minho saçmalama sakın Han'a aşık oluyorum deme. Ama bir yandan o kadar tatlı ki ona her baktığımda karşımda küçük bebek bir sincap görüyorum.

-Lino.

-Evet sincap... pardon.

-Ben sana nasıl Lino diyorsam bana yanlız kalınca sincap diyebilirsin.

-Emin misin?

-Evet. Ama böyle giderse herkes açlıktan ölecek.

-Aha Peki yemek yapmaya dönelim o zaman.

-Changbin!!!

-Ne var la minho!!

-Masayı kurun 15 dk ya geliyor yemekler!!

-O iş bizde!!

-Chan sen bana şu örtüyü uzatır mısın?

-Changbin...

-Evet.

-Beni geçen neden öptün?

-Bunu neden şimdi soruyorsun ki?

-Senin yüzünden aklım karıştı. Aklımdan çıkmıyorsun. Naptın sen bana.

-Chan yani sen benden mi hoşlanıyorsun?

-Evet...Hayır  off bilmiyorum.

-Chan.

-Ne var.

-Sana utangaçlık o kadar yakışıyor ki. Seni öpme sebebim seni sevmem anladın mı?

-O zaman changbin benim sevgilim neden olmuyorsun?

-Benle sevgili olmak ister misi  ki?

-Evet. Hemde çok.

-Seni öpmek istiyorum ama biri görecek diye yapamıyorum. Chan artık sen benim sevgilimsin sakın bunu aklından çıkarma.

-Tamam.

-Ya changbin masa hazır mı!!!!!

-Mutfaktan çıktı bak deli dana gibi evde bağırma!!!

Herkes birbirinden  hoşlanmaya başlamıştı sanki gerçek sevgiyi bulmuşlardı. Ama hepsinin içindeki tek korku diğerleri öğrenirse ne olacaktı. Tek istekleri şu işi bitirip gerçekten bir aşk yaşamaktı.

Don't leave meHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin