Yavaş yavaş ayılmaya başladım, yine beni rahatsız eden bir şeyler vardı. Ah tabi ya yine çişim gelmişti. Her sabah bunun olması gerçekten sinir bozucuydu. Tam rüyanın ortasında birden uyanıyorsun, ah çok kötü. Kasıklarımı tuta tuta tuvalete koştum. Çişimi yaptıktan sonra bir "ohh" çektim. Gerçekten rahatladığımı hissediyordum. Dünya varmış valla.
Yatağının bana "Gel buraya şapşik" diye çağırması üzerine yatağıma atladım. Yastığıma sarıldım ve uyumaya çalıştım. Birkaç kere sağa sola döndüm. Bir türlü uyuyamıyordum. En son dayanamayıp komidinin üzerinde duran telefonumu aldım. WhatsApp'a girdim. Bizim Gaggoşlar yine çoşmuş. 165 mesaj nedir abi?
"...
Sarı Bok(Alya):"Millet iyi geceler. Bu arada Derin nerelerde?"
Embesil(Atakan):"Derin uykularda xD"
Göt Herif(Poyraz):"Biri siksin şu pezevenki."
Ucube(Kaan):"Aç götü Ata, geliyom."
Ah Gaggoşlarım beni hatırlayabilmişler.
Ne demek buluşmayı erken saate aldık? İnsan bi arar ya. Hay ben böyle işin.... Yataktan fırladığım gibi banyoya koşturdum. Suyu açtığım gibi üzerimdekileri çıkarmaya başladım. Hızlıca bir duş aldıktan sonra dolabımın karşısına geçtim. Önce ne giyeceğime karar vermem gerekiyor. Bir şort tulum, içine giymeklik bir beyaz askılı aldım(Multide var) ve yatağımın üzerine attım kıyafetleri. Saçlarımı kurutmaya başladım. Kuruduklarından emin olduktan sonra iç çamaşırlarımı ve kıyafetlerimi giydim.
Saçlarım hafif dalgalıydı, en iyisi doğal bırakmak diyerek doğal bıraktım. Makyaj masasına oturdum. Fazla makyaja gerek yoktu. Bir rimel ve kirazlı dudak balmımı sürüp çantamla telefonu kaptığım gibi aşağıya koştum. Aşağıya indiğimde annemle babamı kahvaltı masasında buldum. Hemen yanlarına gidip babamın yanağına sulu ve sesli bir öpücük kondurdum ve sırıtarak "Günaydın babacık" dedim. O da yanağıma sulu ve sesli şekilde öpüp "Günaydın prenses" dedi. Sonra annemin yanına gidip onu da aynı şekilde öpüp "Günaydın annelerin güzeli" dedim. Annemde beni öpüp " Günaydın güzel kızım" dedi.
Kapıya doğru koşturup çiçek desenli converslerimi giydim. Annemlere "Görüşürüüüzz" diye bağırdıktan sonra kapıdan dışarı çıktım. Sert bir şeye çarpmıştım. Kafamı kaldırmamla Poyraz'la karşılaşmam bir oldu.
"Senin ne işin var burada?"
Poyraz:"Ee, sen daha hazırlanmamışsın."
"Hazırım ki."
Poyraz:"Hani nerde? Ben niye göremiyorum?"
Anlamaz bir şekilde ona bakıyordum. Ellerimle üstümü gösterdim.
"Bu üzerimdekiler ne Poyraz?"
Biraz durduktan sonra cevap verdi.
Poyraz:"Neyse, hadi düş önüme gidiyoruz."
Gözlerimi devirerek, önden önden yürümeye başladım. Bu çocuğu bir türlü anlayamıyorum. Oha? Beni mi kıskandı yoksa bu? Yok canım saçmalama. Poyraz beni niye kıskansın ki? Kesin yine dalga geçecekti. Aman, boşver be Derin. Ben böyle kendi kendime konuşurken parka gelmişiz. Gece, parkta buluşuruz diye sözleşmiştik.
Atakan, gülerek bir şeyler anlatıyordu. Kaan 'hayattan bezmiş' gibi bakmasından anlaşıldığı gibi Atakan yine o esprilerini yapıyordu.
"Selaaam"
