Karanlık gece gülümsediğinde gözlerinden acısını göstermeye çalışıyordu.Gözlerinin rengi değiştiğinde görüntü hücrelerin arasında kaynaşırdı.
Üçlü için kutsal olan bu sembolün üzerinde her zaman siyah örtü dönüyordu.
Sembolün asıl sahipleri, fitneleriyle dünyaya hükmedenlerdi.
Hilal sembolünü taşıyanlar en son gelenler arasındaydı .
Ancak buranın gerçek sahibi olduklarını sanıyorlardı.Haç sembolünü taşıyanlar ise hilalilerin sayısını azaltmak için anlamsız savaşlara
katılıyordular.Hilalliler bazen sembolün asıl sahipleriyle ittifak kurup,
haç sembolünü taşıyanlara karşı çıkıyordular.Hilaller parçalanınca Haç sembolünü taşıyanlar, hilallerin evrene dağılan elmas taşlarını hazine sandıklarına dolduruyorlardı.
Hilaller bu elmas parçalarını haç sembolünü taşıyanlardan geri almak için yoldaş gibi kendilerini gösterdiler.
Sembolün gerçek sahipleri ihanete uğradıklarını anlayınca içlerindeki ateşi savaş alanına çevirerek hem hilallere hem de haç sembolünü taşıyanlara karşı savaş başlatdılar.
Sembol sahibine iade edilene kadar meydandaki alev kulesi asla söndürülmeyecek .
Her zamanki gibi parlak ruh, evreni kölelikten kurtarmak için geri gelmişti.
Hem yeşil giynenlerin hem de şüursuz varlıkların kahramanı, parlak ruh
hür rengiyle örtünen,saf kokusunu dünyaya yayan şehire gelmek istemedi.Şehrin şahı anlamışdı ki,
eğer parlak ruh şehrin üzerine beyaz perdesini örtmese,
ülkeyi büyük bir bela bürüyecek.Şah bütün gün evrene baktı ve ay ile yıldızların çarpışmasını izledi.
Kimin kazanacağı çok merak ediliyordu. Gözlerinde yıldızları tasvir etti ve onları desteklediğini belirtti.
Aslında o Karanlık Gece, her zaman kanlı savaşlarla anılan Kudüs şehridir.
Yahudiler, hıristiyanlar, müslümanlar bu şehir için kendilerini parçalamaya
kendilerine söz vermişlerdir.Semavi dinlere inananlardan
buraya ilk yahudiler gelmişdir.Şehrin şahıda aslında Kagan Daniel'dir.
Ülkenin başkentinde ay doğmayınca müslümanlarla yahudiler arasında savaş çıkacağını anlıyor.
Daniel yatağında uzanıp,
gökyüzüne
bakarak savaş planlarını düşünüyordu.Planları düşünürken uykuya dalar.
Rüyasında Arapların şehre baskın
düzenleyerek kadın ve çocukları vahşice öldürdüğünü gördü.Daniel uyandığında gözlerindeki yaşlar kurumuştu,
saçından ve vücudundan ter damlıyordu.Yüzünü yıkayıp yemek yedikten sonra yasa çıkarmak için tüm danışmanlarını saraya çağıtrır.
Daniel toplantı için güzel ve enfes yemekler hazırladı.
Masada çeşit çeşit güzel yemekler insanlarını kendine çekiyordu.
Herkes karnını doyurduktan sonra Daniel konuşmaya başladı:
-Dün herkesi aydınlatan ayın doğmadığını gördüm.Arapların kutsal şehrimize saldıracağını anladım.Bunu düşünerek uyudum ve Arapların insanlarımızı öldürdüğünü gördüm ve gözlerimden yağmur kadar yaş aktı.
Ne düşünüyorsunuz beyler?Meclisteki beyefendilerden biri şunu söyledi:
-Ne zaman Müslüman kılığında Arapların yanında olsam,onların bizim hakkımızda nefret dolu dillerinden uygunsuz ifadeler çıktığını görüyorum.
Ve bir gün kutsal şehrimize gelip, bizim kutsal kadınlarımızı gözümüzün önünde vahşicesine katletmeyi diliyorlar.
Daniel tahminin doğru olduğunu anlayınca haylazca gülümsedi ve yasaları kabul edip toplantıyı dağıttı.Kağan arapların ülkeye girmesini yasakladı ve ülkeden araplarla temas kuran veya onlarla ticaret yapan herkes idam edilecekti.
Hazar Kağanlığında sıkı bir denetim vardı, kaleyi denetleyenler arasında Daniel de vardı, askerlerin denetimini üstlendi, bu yüzden Daniel gün boyunca hiç uyumadı.Daniel ile sürekli ilgilenen ,
ona öneriler veren hocası bu davranışından dolayı onu keskin azarladı ve ona uyumasını tavsiye etti.Türk kağanı Daniel ise kendini tatmin edip hocasının sözlerini dinlemedi.
Yahudi Daniel müslüman kıyafetleri giyerek Mekke şehrine geldi.
Arapların meclisinde oturdu ve konuşmalarını dinledi.
Toplantıdan sonra Daniel, arap şeyhinin evinde dolaşmaya başladı.Arap şeyhinin gardırobundaki kıyafetlere baktığında uykuya daldı.Araplar odaya girince onların aptal olduğunu düşünerek dolabın kapısını kapattı ve uyumaya devam etti.
Araplar dolaptan bir horlama sesi duyunca Danieli hapishaneye sürükleye sürükleye götürdüler.
Daniel gözlerini açtığında hapishanede olduğunu gördü, bir süre başını kaldırıp düşündü, ayağa kalktı ve duvarın kömürünü düzenli bir şekilde saçına sürdü.
Zindabani arapça çağırıb
onu buradan çıkarmasını istedi.
Zindaban onu dışarı çıkardı ve
Daniel kendi ülkesine doğru yola çıkmağa başladı.Daniel ülkesine vardığında hocası ona sımsıkı sarılarak öptü
ve "kulaklarına her zaman beni dinle oğlum" dedi.Evet arkadaşlar bölüm burda bitdi destek olmağı unutmayın bende size destek olucam.😻
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kanlı Güvercin
Historical FictionMilli fikirlerinizi imanızı ve plan kurma yeteğinizi güçlendire bilen bir kurgu