4- [Kırmızı şarap]"Bana öyle baktı ve ben öldüm"

34 3 4
                                    

*Medyaya koyduğum şarkıyı okurken dinleyin çünkü hem bu bölüme uyuyor hemde içinde geçiyor*

"N'apıyorsun gece gece burada?" Felix'in sorusuyuyla Hyunjin, gecenin çıldırtacak kadar sessizliği ile salon masasının üstünde bağdaş kurmuş bir şekilde içkisini yudumluyordu,mavi saçlı oğlana cevap vermek yerine içkisini yudumlamaya devam etmişti,Felix sadece ay ışığının aydınlattığı büyük salonda oturan adama dikkatle bakmıştı.Yüzüne vuran ay ışığı onu tanrının kutsadığı bir nur gibi gösteriyordu.Masanın yanında bulunan siyah deri koltuğa oturmuş kızıl saçlı oğlanı izlemeye başlamıştı.O gerçekten... tanrının bir özenerek yarattığı bir melek gibiydi...Ölüm meleği...

"Angel of death" diye sessizce mırıldandı sessizce Felix "O kadar eşsiz görünüyorsun ki neden kendine ve diğer insanlara bunu yaptın? Oysaki melek gibi görünüyorsun,ama kötü bir melek...Ölüm meleği."Diye sessizce mırıldanmıştı Felix.Anlamıyordu,neden böyle yapmıştı?O kadar güzel bir insan gibi görünürken neden kirletmişti o güzel ellerini? "Birşey mi dedin?" demişti Hyunjin gözlerini ona doğru çevirerek."Hayır,gece gece neden içiyorsun?" Bu seferde Hyunjin Felix'e bakıyordu,ama öyle sıradan bir bakış değildi bu,Felix'in her detayını gözlerine hediye ediyordu sanki.

"Beni mi merak ettin?" Diye alayla gülmüştü kırmızı saçlı oğlan,sonra gülümsemesi yavaş yavaş dolgun ve güzel dudaklarını terk etmişti.Felix'i en ince ayrıntısına kadar süzüyordu,ve birkez daha onun eşi benzeri olmadığını anlıyordu."Her neyse...Bir kadeh banada versene" gözleriyle içkiyi işaret etmişti Felix,Hyunjin ise sadece kafasını iki yana sallamıştı,"Hayır,bitti" sırıtarak Felix'in dudaklarına doğru baktığında içinden bir saniyeliğine onu öpmek geçmişti...bir saniye."Gelsene buraya, masanın üzerine...Yanıma" demişti gözleri yorgun ve sert bakıyordu.Felix içkinin etkisiyle böyle konuştuğunu düşünmüştü ama yinede itiraz etmeden masanın üzerinde oturan oğlanın tam yanına oturmuştu."Aslında biraz kırmızı bir içkim kaldı,içer misin?" Demişti tekrar öpmek istediği dudaklara bakarak.Felix ise sadece onun gözlerine bakıyordu,o anın verdiği bilinşsizlikle kafasını sallamıştı.Hyunjin aldığı cevaba yüzünde bir zafer sırıtışı eklemesini durduramıştı.

Ardından hemen kırmızı içkisinden bir yudum almıştı ama yutmamıştı.Felix'in ensesinden tutup kendine yaklaştırmıştı,'Dayanamıyorum' demişti içinden.Felix hâlâ ona soran gözlerle bakarken Hyunjin dudaklarını Felix'e yaklaştırmıştı ama öylece durmuştu,sanki acı içindeymiş gibi sadece dudaklarını Felix'in dudaklarına armağan ediyordu.Daha sonra ağzındaki kırmızı içkiyi Felix'in ağzına doğru aktarmıştı.Felix o an zamanın durduğunu hissettmişti,ama mecaz anlamda değil zaman durmuştu sanki.Sanki evren onların yanındaydı ve bu an hiç bitmesin diye zamanı durdurmuştu.Ay ışığı dudaklarını aydınlatırken onlar sadece anın tadını çıkarıyordu.Felix bulunduğu durumun farkına varıp kendini yavaşça geri çekmişti.

"Hyunjin,uyumam gerek" diyip hızlıca üst kata çıkmıştı.Hyunjin arkasından yorgun ama eskisine göre daha da canlanmış gözlerle bakakalmıştı."Dudaklarının tadı güzeldi,kiraz tadı gibi..."

...

"Off bu yakıyo" Jisung konuşunca bütün ekip Jisung'a bakmıştı.Jisung ise elindeki Angel of death çetesinin bir üyesi olan Lee Know'un fotoğrafına büyümüş gözleri ile bakıyordu.Bütün ekip soran gözlerle Jisung'a bakarken Jisung kendi üzerindeki gözleri hissediyordu.Gözlerini tedirgin ve şirin bir şekilde yavaş yavaş ekibine çevirince sesli bir şekilde yutkunmuştu.Ekipten küçük kıkırtılar çıkarken Seungmin ve Changbin ellerine bellerinde birleştirmiş Jisung'a bakıyorlardı,Jisung ise süt dökmüş kedi yüzüyle şirince manevi abileri gibi gördüğü komiserlerine bakmıştı."Ay şaka yaptım canım,ben hiç bir suçluya aşık olur muyum?" Demişti ekip arkadaşları ise dudaklarını birbirine bastırmış gülmemeye çalışıyordu "Olmazsın,olamazsın,olmayacaksın" diyip odasına doğru adımlamıştı Seungmin.

Seungmin'in ardından Changbin'de peşinden gitmişti."Seungmin girebilir miyim kardeşim?" Demişti Changbin.Kardeşi olarak gördüğü Seungmin'i böyle görmeye dayanamıyordu.Seungmin,Jisung,Felix,Jeongin...Hepsi onun kardeşi gibiydi ve onlar için herşeyi yapmaya hazırdı.Ve şimdi canından bir parça olan Felix sırf bir operasyon uğruna ölümü göze alarak o çetenin yanına gitmişti.Seungmin'i çok iyi anlıyordu o yüzden.Jisung ise her zaman ekibin neşesiydi,tabii hırçın ve sinirli olduğu zamanlarda oluyordu...Hırçın sincap.Changbin ise hepsine bakıyor,onlar için herşeyi yapıyor,gerekirse canını ortaya koyuyor ama yinede adeta bir koruyucu baba edasıyla onları koruyordu.Ancak bazenleri omzuna taşıyamayacağından fazla yük geliyordu ama o yinede hepsini ezip geçip hayata meydan okuyordu.Ama her zaman mutlu olamıyordu en azından onlara göstermiyordu.Sonuçta onunda işleri vardı ve mutsuz olduğu zamanlar...

"Sormana gerek yok hyung gel." Dediğinde Changbin zaten çoktan içeri geçmişti.Masanın önünde bulunan karşı karşıya bakan iki sandalyeden birine oturarak Seungmin'e baktı."Üzülme artık Felix'i tanımıyor gibi konuşma Seungmin,kendine gel.Merak etme ona hiçbirşey olmayacak." Deyip yüzünde güven verici ifadeyle Seungmin'e bakıyordu. "Biliyorum ama yinede...Off yinede içimdeki gergunliği durduramıyorum." Diyip sandalyeye iyice yaslammıştı,kapının ritimli bir şekilde çalmasıyla ikisininde gözü kapıya çevrilmişti."Girebilir miyim Hyunglar?!" Diyen Jisung'un tatlı sesiyle ikisininde yüzünde tatlı bir tebessüm belirmişti "Gel sincap,gel"
Jisung heyecanlı bir şekilde içeriye girdiğinde kapıyı kapatıp yüzündeki gülümsemeyi soldurmuştu.Jisung'un gülüşünü soldurmasıyla Seungmin be Changbin'de gülüşlerini soldurmuştu çünkü biliyorlardı ki Jisung sadece insanların içindeyken mutluymuş gibi yapıyordu,Felix'in tehlike altında olması onun da mutsuz olduğunu biliyorlardı.Jeongin ise odasında Felix için dosyaları ile ilgileniyordu.

"Yeter amına koyim! Üzülmeyin,üzülmenize dayanamıyorum.Felix'e birşey olmayacak,kılına dahi zarar gelmeyecek size yemin ederim.Üzülmeyin amk" diyip arkasına yaslanmıştı,Seungmin ve Jisung Changbin'in böyle konuşmasının ardından birkaç saniye donakalmış ve sessizce gülmüşlerdi.Seungmin yüzündeki gülümsemeyi sırıtışa çevirip Changbin'e yaklaşırken Changbin'de Seungmin'e 'Ne sırıtıyon amk" bakışları atıyordu "Bizim Changbin bizim için fena endişlenmiş" diyip gülmüştü "Bi papatya çayı?" Deyince Jisung ile gülmeye başlamışlardı.Changbin ise sinirli bakışlarını kendisine gülen ikiliye atıyordu."Bu arada senin de ağzın bozuk" diyip gülmüştü Jisung,Changbin ise Jisung'a bakıp "Ne yapayım? Felix'e sor.Ağzı bozuk zaten banada bulaştırdı" diyip önüne dönmüştü.

Oda bir süre sessiz kalmıştı,sanki birbirleriyle içlerinden konuşuyorlardı,herkes sessizdi ama birbirlerinin seslerini dinliyorlardı sanki.Hepsinin içinde bir savaş vardı,bir feryat kopuyordu içlerinde ama herkes sessizdi.Sessizliğin sesiydi sanki.

Herkes konuşmaya korkuyordu sanki.Bir odada,farklı kişiler,ama aynı kalpler sanki birbirlerini dinliyorlardı.Sessizliği bozan bir telefonun çalmasıydı.Seungmin'in telefonunun çalmasıyla sessizlik bozulmuştu,hepsi kafasını kaldırıp Seungmin'e baktığında Seungmin telefonu alıp kimin aradığına baktı. "Bilinmeyen numara" diye fısıldadı, Changbin ve Jisung aynı anda birbirlerine baktıklarında Changbin konuştu "Açsana çabuk" demişti Seungmin telefonu açıp hoparlöre vermişti hepsinin duyabilmesi için "Alo?"

"Yardım et bana,aşık oldum.Aşık olmayacağım dedim,ama bana öyle baktı ve ben öldüm"

...

Olaylar baya iyi ilerliyor

Lütfen oy verip yorum yapın ayrıca kitabımı tanıtmak isteyen biri varmış izin veriyorum tanıtabilirsiniz çünkü farkettim ki bu kitabım çok şey hakediyor

Ankara'ya üniversitesiye gittim o yüzden aktif değildim ama vaktim olunca yb atıcan

Anamı özledim ağğ

Esen kalın~

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 21, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Victim of the demon / Hyunlix Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin